16 Nisan 2017 00:32

İsyana öncülük eden kadınlar

Mustafa Aslan, Reşat Enis’in 'Afrodit Buhurdanında Bir Kadın' ve Sadri Ertem’in 'Çıkrıklar Durunca' kitaplarındaki isyancı kadınları yazdı.

Paylaş

Mustafa ASLAN
İstanbul

Türkiye edebiyatında, ezen ezilen çelişkisini, çalışan insanı, sıradan insanı dahası emeğinden başka satacak bir şeyleri olmayanların sesini duyuran yazarları Nabizade Nazım’ın Karabibik’inden başlayarak sıralayabiliriz. Toplumcu gerçekçi edebiyatta bir diğer önemli isim Reşat Enis’in “Afrodit Buhurdanında Bir Kadın” adlı kitabı Evrensel Basım Yayın tarafından okuyucuya sunulmuştu. Kitap, toplumun yoksul ve çalışan kesimlerinin sorunlarını edebiyata taşıyan öncü eserlerden biri olarak kabul ediliyor. İşçilerin yaşayışları, patronla ilişkileri, çalışan ve yoksul kadının çifte sömürülüşü ustalıkla ve tüm gerçekliği ile kitapta sergileniyor. Yine Sadri Ertem’in “Çıkrıklar Durunca” adlı eseri toplumcu gerçekçi romanların başında geliyor. 

İKİ ÖNCÜ YAPITTA SINIFSALLIK

Çıkrıklar Durunca adlı yapıtında Sadri Ertem, Afrodit Buhurdanında Bir Kadın adlı yapıtıyla Reşat Enis ezen ezilen çelişkisi üzerinden bir sınıfsal tavır belirlediği görülüyor. Her iki yapıtta da açıkça ezilenlerin, çalışanların safında yer alınıyor. Varsılların ve merkezi otoritenin fakirin yanında değil zenginin yanında yer aldığı ve inim inim inlettiği veriliyor, özellikle Çıkrıklar Durunca’da.

Yapıtların gidiş yönünü belirleyen kadınlar öne çıkıyor, kahraman olarak ve erkeklerin dünyasından fırlayarak. Çıkrıklar Durunca’da üretim aracı çıkrıklara sahip olan Adaköylülerin yerini Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’da emeğini satarak geçinen fabrika işçileri alıyor. 

Çalışanların sömürülmesi konusuna dikkati çeken Reşat Enis’in sınıfsal tutumunun Sadri Ertem kadar net olduğu görülüyor. İki yazarın destekledikleri toplumun geniş yığınlarını oluşturan insanlar konusunda herhangi bir düşünce bulanıklığı içinde olmadıkları görülüyor.

Sadri Ertem’in Çıkrıklar Durunca’daki Sıddıkzade Ağa’sının yerini Afrodit Buhurdanında Bir Kadın’da patronlar alıyor. Emeğiyle geçinen insanlar için değişen bir şey olmadığı sade sömürücünün adı ve üretim araçlarının gelişerek değiştiği görülüyor.

Halk tarafından peygamber mertebesine kadar yükseltilen Dudu ve Esma adlı iki kadınn mevcut erke karşı savaşım verirken, Reşat Enis’in kahramanı Yıldız ise daha iyi bir yaşamın mücadelesini veriyor, arkadaşlarıyla.

GELENEKSEL ÜRETİM VE KAPİTALİZM

Sadri Ertem’in Çıkrıklar Durunca adlı yapıtında geleneksel yöntemlerle ham madde deposu olarak görülen Anadolu topraklarının bu yönüyle gözden çıkarılması sonrasında yaşananları Hasan ile Hatice’nin aşkıyla başlatıp ilerleyen bölümlerde ise bambaşka zeminlere kayan olaylar anlatılıyor.

Adaköylüler tiftik keçisinden yünü satarak geçimlerini sağladıkları sırada, bu iş geçer akçe olmaktan çıkıyor. O da yetmiyor borçlarına karşılık olarak vali tarafından kapatılan dokuma çıkrıklarına Sıddıkzade tarafından el konuyor.

“Vali Paşa, idari bir tedbir olmak üzere, vilayetin asayişini temin için dokumacıları iş işlemekten men etti. Tezgâhlar, jandarma kuvvetiyle kapatıldı. Çıkrıklar sustu, bir cenaze gibi tezgâhların üzerine beyaz örtüler çekildi.” (s.111)

Kitapta, Avrupa’nın makineleşme sayesinde seri üretime geçerek az emekle daha düşük maliyetle üretilen malları ucuza satması sonucunda iç piyasayı ele geçirmesi anlatılıyor, bir yanıyla. Eşit rekabet koşullarına sahip olmayan geleneksel üretim yapan Adaköylüler daha fazla fabrika dokumaları karşısında iflas bayrağını çekmek zorunda kalıyor.

Birlik oldukları için ele geçirdikleri üretim araçlarını (çıkrıklar) Avrupa kapitalizmi sayesinde, mevcut erk ve onun uzantıları Sıddıkzade Ağa’nın yüzünden kaybedeceklerini anlayan Adaköylüler isyandan başka çıkar yol kalmıyor. Avrupa’dan hızla ülkemize giren fabrika kumaşları çıkrıklarda üretilen kumaşlardan daha ucuz olduğu için tüketici tarafından tercih ediliyor.

Afrodit Buhurdanında Bir Kadın adlı yapıtta ise kahramanlarımız sendika ve emekten gelen güçlerini kullanma yollarından olan grev aracılığıyla daha güzel bir yaşam kurmaya çalışıyorlar. Reşat Enis’in yapıtında, işverenler çalışanların üretimden gelen güçlerini kullandıkları yolu tıkadıklarından o kadar eminler ki “Patron bile, işçinin grev yapacağını aklından geçirmiyor…” (s.76)

İSYAN VE KADINLAR

Her iki yapıtta da kadın kahramanlar ilk sıralarda yer alıyor. Reşat Enis’in Yıldız’ı var olma mücadelesi verirken, Sadri Ertem’in yapıtındaki Esma ve Dudu adlı kadınlar isyana öncülük ediyor, yeni ve daha güzel bir dünya kurmak için. Tahsildar, jandarma ve Yemen korkusu içindeki halk tarafından peygamber kadınlar olarak da adlandırılan iki kadın, Çıkrıklar Durunca adlı romanda...

Her şeyin ortak olduğu özel bir yönetim kuruyorlar. Adaköylülerin yaptıklarına yazar açıkça söylemek gerekirse “köylü ihtilali” adını veriyor. Bölgesinde (Bolu, Kastamonu çevresinde) halkın iradesine dayalı bir yönetimi yaşama geçirmeye çalışan ve Zülfikar Ordusu adlı özel ordu bile kuran iki kadından  “Esma Devrek’e geldiğinde bir hükümdar gibi harekete başlıyor”(s.155) diye söz ediliyor.

“Bu emri verirken Esma bir hükümdar gururu duydu. Emretmenin zevki onu sarhoş bile etti. Şimdiye kadar birçok emirler vermiş olan Esma, bu son emre benzeyen bir emir daha vermemişti. Bu son emirde Koca Ömer’in odasından doğan devletin ilk istilacılığı başlıyordu.” (s.147)

Sadri Ertem’in Adaköy isyanının öncüsü iki kadının öne çıktığı Çıkrıklar Durunca ve Reşat Enis’in Afrodit Buhurdanında Bir Kadın adlı yapıtları farklı dönemlerde yaşayan insanların ortak yazgılarını değiştirmek için verilen mücadeleyi anlaşılır bir dille anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Rüya gibi eşleşme: Harden, Westbrook’a karşı

SONRAKİ HABER

‘Gerçek iş(çi) sağlığı ve güvenliği nedir’ toplantıda gördük

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...