12 Nisan 2017 01:39

Fransız sağında yolsuzluk bataklığı ve yeniden yapılanma 

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Fransa’da yolsuzluk iddiaları kazanacağına kesin gözüyle bakılan adayı neredeyse eledi, kartlar yeniden karıldı.

Paylaş

Fransa’da, Cumhuriyetçiler partisinin adayının “ultra liberal ve muhafazakar” François Fillon olarak belirlenmesi, ardından Benoit Hamon’un da hükümet partisi olan Sosyalist Partinin adayı olduğunun netleşmesinden sonra, “Tamam artık seçim kampanyası tüm hızıyla başlayabilir” denilecekti. Ancak öyle olmadı. Bu sefer de Fillon’u bataklığa sürükleyecek soruşturmalar ortaya çıktı. 

AİLE BOYU YOLSUZLUK

Önce Canard Enchainé adlı haftalık gazete Fillon’un eşinin uzun yıllar boyunca meclis danışmanı olduğunu fakat hiçbir zaman meclise gelmediğini ortaya çıkardı. Ardından yine eşinin, aile dostu bir milyarderin sahip olduğu bir dergiden bir kaç ay boyunca 5 bin avro civarında maaş aldığı ama buraya sadece iki kısa yazı yazdığı ortaya çıktı... 

“Eşim seçim bölgesinde/evde çalıştı” benzeri bir savunma yapsa da, bu sefer de kadının, hiçbir zaman eşinin siyasi işlerine karışmadığı, asla danışmanı olmadığını ifade ettiği eski bir röportaj basına servis edildi.

Ardından Fillon’un çocuklarını da yanında çalıştırdığı, çocuklar hâlâ hukuk fakültesinde öğrenci olmalarına rağmen yüksek maaşlar aldıkları ortaya çıktı. 

Savcı soruşturma başlattı ve dava açılmasına karar verildi. Fillon kendisini seçim yarışından elemeye yönelik ‘komplo’ olduğu savunması yaptı; savcıları suçladı, adaletin bağımsız olmadığına yönelik sert açıklamalarda bulundu. 

Parti içi muhalefet ise derhal ‘B planı’nı oluşturmak için harekete geçti ve eski Başbakan Alain Juppe’nin adaylığı öne sürüldü. Fillon ise iç muhalefeti ezmek için derhal harekete geçti ve kendi adaylığını tekrar dayatmak için Paris’te on binlerin katıldığı bir miting düzenledi. 

Böylece parti içi muhalefete karşı tekrar kazandı ve adaylığını tekrar dayattı. 

HALKA TASARRUF DEDİ, 25 BİN AVROLUK SAAT TAKTI

Ancak yolsuzluk bu kadar değildi. Bu kez yine milyoner bir dostunun ona 13 bin avro değerinde iki takım elbise armağan ettiği ortaya çıktı. Bir başka zengin dostunun ise 25 bin avro civarında saat armağan ettiği basına yansıdı. Kuşkusuz bunların hiçbiri yasal anlamda suç değil. Bir parlamenter, eşini de, çocuklarını da yanında danışman ya da sekreter olarak çalıştırabilir ya da dost ve arkadaşlarının hediyelerini de kabul edebilir... 

Ama 100 milyonluk tasarruf paketi dayatmak isteyen; yoksulları, işsizleri sosyal yardım almak için hilelere başvurmakla suçlayan birisinin devlet kasasını kendi çıkarları için bu kadar rahat kullanması, kişiliğinin daha iyi görünmesini sağladı. Hiç kuşkusuz seçim öncesi bunların art arda basına servis edilmesi de meşruiyetinin yıpratılmasına yönelikti. 

Bunu kimin yaptığı henüz bilinmiyor. Fillon hükümeti suçlarken, birçok gazetecinin araştırması Sarkozy destekçilerinin yaptığı yönünde. 

KESİN KAZANACAKTI, NEREDEYSE ELENDİ

Kesin olan bir şey var, o da 7 Mayıs akşamı cumhurbaşkanı olacağına kesin olarak bakılan bir adayın birkaç haftada büyük oranda yıpratılmış olduğu. Fakat tamamen elendiğini söylemek için daha çok etken. 

Ama tarihin bir cilvesi olsa gerek, bundan 5 yıl önce, yine seçimlerde kazanması kesin olarak değerlendirilen Eski İMF Başkanı Dominique Strauss Kahn da seçimlerden birkaç ay önce “benzer” davalardan dolayı seçim yarışından elenmişti. Sosyalist Parti içerisinde yönettiği en büyük siyasi akımlardan birisi de böylelikle bitmişti. 

Fillon’un seçimleri kaybettiği koşullarda Cumhuriyetçilerde de ciddi dönüşümler yaşanacağı şimdiden kesin.

FILLON BATAKLIĞINDAN ‘ORTA YOLCU’ MACRON YÜKSELDİ

CUMHURİYETÇİLERİN Adayı Fillon’un geriye düşmesi esas olarak başka bir adayın işine yaradı: Emmanuel Macron. 

Macron, 2012’den itibaren Hollande’ın kabinesinde genel sekreter yardımcılığı yapmış; ekonomi danışmanı olmuş ve 2014’den sonra ise hükümette ekonomi bakanlığı görevini üstlenmiş 39 yaşında eski bir bankacı. 

2012 ile 2014 arasında kamuoyunda bilinmiyordu ama Hollande’ın tüm ultraliberal yasalarının mimarlarından biriydi. Zaten bu performansından dolayı 2014’te, Sosyalist Partinin ‘sol muhalif’ kanadının hükümeti terk etmesinden sonra, doğrudan ekonomi bakanlığına atandı. Burada 2 yıl kaldı ve bu sürede kemer sıkma politikalarından, iş hayatında esnek çalışmayı dayatmaya kadar birçok yasa ve projeye imza attı. 

YENİ PARTİ KURDU, ESKİ PARTİSİNİ BÖLDÜ

François Hollande’ın seçimlere katılamayacağı giderek netleştiğinde, Sosyalist Partinin ön seçimine katılmayı reddetti. Çünkü burada kaybetmesi kesindi, zira parti içinde onu destekleyen hiçbir akım yok. Ve bir parti kurdu. İlk altı ay hükümette olmanın olanaklarını kullanarak “En Marche” (İleriye Doğru) partisini oluşturdu. Tüm eski ve yeni ilişkileri seferber ederek partisi için destek ve finansman sağladı. Ağustos 2016’da ise cumhurbaşkanlığına aday olabilmek için hükümetten istifa etti. 

Macron uzun süre kamuoyu yoklamalarında aşağılarda göründü, fakat Sosyalist Partinin ön seçimlerini Sol Kanadın Adayı Benoit Hamon’un kazanması, partinin sağ kanadından onlarca milletvekili ve üst kadro yöneticisinin parti disiplinine uymayarak Macron’u desteklemesine neden oldu. 

Cumhuriyetçilerin Adayı Fillon’un bataklığa sürüklenmesinden sonra ise Macron hızlı bir şekilde şişirilmeye başlandı. Onlarca dergi ve gazete, haftalar boyunca onu manşetlerine taşıdı, televizyon stüdyolarına davet edildi ve haliyle kamuoyu yoklamalarında da birden yükselerek Fillon’un önüne geçirildi. Yükseldikçe de Sosyalist Partiden kaçan ve onu destekleyenlerin sayısı arttı. 

İKİ AYDA BALON GİBİ ŞİŞİRİLDİ

Hükümette olan ve hâlâ görev yapan birçok bakan da açıktan onu destekliyor. Kazanma ihtimali arttıkça da ona yaklaşan ve destek sunanların listesi uzamaya başladı. Hatta Sosyalist Partinin Sağ Kanadının Lideri, Eski Başbakan Manuel Valls kendi partisinin adayını desteklemeyeceğini, onun yerine Macron’a oy vereceğini açıkladı. Açıktan kendi adaylarının yenilmesini istedi. 

Macron bir iki ay içinde basında ‘sistem karşıtı aday’ iddiasıyla balon gibi şişirildi, kamuoyu yoklamalarında birinci görünmesi sağlandı. Kendisini sistem karşıtı olarak tanıtan Macron’u sistemin yöneticilerinin önemli bir kesimi destekliyor. Hollande döneminin icraatlarına laf cambazlığıyla açıktan sahip çıkmazken, aslında savunduğu programla hayata geçirilen emek düşmanı politikaların daha da ileri götürülmesini savunuyor. 

Macron, ‘ne sağcı ne solcu’ olduğunu öne sürüyor, ikisinin ortasında olduğunu ve iki taraftan da ‘geçerli’ önerileri benimsediğini savunuyor. Bu “orta yolcu” çizgi taktiği, bunca beklenmedik olayın yaşandığı; hükümet partisinden ‘solcu bir muhalefetin’, ana muhalefet partisinden ise ibreyi tamamen sağa kaydıran fakat farklı yolsuzluk davalarından dolayı bataklığa sürüklenmiş bir ultraliberal muhafazakar adayın çıktığı koşullarda, şimdilik, tutmuş gibi görünüyor. 

Siyasetteki alt üstlerden şu ana kadar en fazla beslenen Macron oldu. Ama unutmamak gerek ki Macron şişirilmiş bir balondur, büyük bir titizlikle besleniyor ama fazla şişirilirse her an patlayabilir de. Üstelik favori olmasından dolayı tüm diğer adayların saldırısına maruz kalıyor; genç ve tecrübesiz olması ise işini hiç de kolaylaştırmıyor. En ufak hatası diğer adaylar tarafından yeni saldırıların konusu olabiliyor ve balonun hava kaybetmesine neden oluyor. İki hafta da böyle sürdürebilecek mi, göreceğiz

FAŞİST ULUSAL CEPHEYİ (FN) YENİLEME OPERASYONU

FRANSA’daki bu seçim sürecinde oyunu arttıran diğer bir parti ise aşırı sağcı Ulusal Cephe (FL) Adayı Marine Le Pen oldu. 

Le Pen, 2011 yılında partinin başına geçti ve 2012 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldı. 6.5 milyona yakın oy alarak parti tarihinin en büyük seçim başarısını kazandı. Bu meşruiyetle parti içi muhalefeti yavaş yavaş eleyerek, FN’nin seçimleri kazanmasını engelleyen tüm sivri ‘faşizan’ uçları törpülemeye başladı. Mart 2012’de, kendisinin merkezinde bulunduğu ama Ulusal Cepheden bağımsız bir hareket kurdu (Rassemblement bleu Marine). 

Hareketin ilk amacı Ulusal Cephenin sunduğu olanakları muhafaza ederek başka bir isim kullanmak; böylelikle FN isminin anımsattığı tarihsel kötü ve ürküten ünden kurtulmaktı. FN’nin kurucusu Jean-Marie Le Pen ve FN’nin en radikal ve kemikleşmiş faşist unsurları bu stratejiye açıktan karşı çıkarak bir iç muhalefet oluşturdular. Bunu fırsat olarak değerlendiren Marine Le Pen, parti içinde faşist çıkışlarıyla bilinen ve kamuoyunda artık teşhir olmuş unsurları temizlemeye başladı, üstelik seçimlerdeki başarıları da taktiğini meşrulaştırmıştı. 

Onlarca kişi FN’den ihraç edildi. FN ve Marine Le Pen’in söylemlerinde de bir yenilenme yaşandı ve solcuların, özelliklede Sol Cephenin söylemleri taklit edildi.

BABASINI BİLE TANIMADI!

Ülkenin tüm sorunlarını eskisi gibi sadece ‘yabancılar’la açıklamaktan uzaklaşıldı, demagojik söylemlerle AB düşmanlığı öne çıkartıldı. Farklı seçimlerde elde edilen başarılar Marine Le Pen’in partide önemli bir otorite oluşturmasını sağladı ve partisinin imajını yenileme girişiminde bir adım daha atarak Nisan 2015’te FN’nin kurucusu ve artık onursal başkanı olan Jean-Marie Le Pen’in onursal başkanlığını düşürmeye karar verdi. 

Geniş kamuoyunda “faşist” diye bilinen Jean-Marie Le Pen, Temmuz 2015’de kurduğu partiden ihraç edildi. 

Marine Le Pen, dünya çapında da estirilen rüzgara uygun sağcı çizgisini partiye dayattı, liderliği de herkes tarafından kabul edilir hale geldi. En yakın kurmaylarının yaptığı çeşitli açıklamalara bakılınca bir sonraki adımın partinin ismini değiştirmek olduğu anlaşılıyor. 

Bu seçim sürecinde de Marine Le Pen, FN adını kullanmamaya özel bir önem gösteriyor ve seçim kampanyasının merkezine “Fransızların yoksulluğunu çözme” ve “AB karşıtlığını” koyuyor. 

Son kamuoyu yoklamalarına göre Marine Le Pen’in, seçimlerin ilk turunda birinci çıkması bekleniyor. İkinci turda elenmesi ise neredeyse kesin, fakat kendisine desteğin sürekli arttığı, önemli bir seçmen kitlesini kendisine bağladığı söylenebilir. Bu açıdan hâlâ ciddi bir tehdit olmaya devam ediyor.

Yarın: İşçi hareketi, sol güçler ve seçimler

ÖNCEKİ HABER

‘Demokrasi ve barış için ‘hayır’dan fazlası lazım’

SONRAKİ HABER

Darbe iddianamesindeki İçişleri Bakanı kim?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...