11 Nisan 2017 10:10

Yılmazer: İstanbul üzerine düşeni yapsaydı cinayet önlenirdi

Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin duruşmaya dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in çapraz sorgusuyla devam edildi.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

 
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasına dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in çapraz sorgusuyla devam edildi. “Dink cinayetinde ihmaller zinciri istanbul’da kopmuş’ olabilir” diyen Yılmazer, “Eğer İstanbul üzerine düşeni yapsaydı cinayet önlenirdi” ifadelerini kullandı.

Aralarında dönemin polis şefleri, Celalettin Cerrah, Engin Dinç, Ramazan Aküyrek, Ali Fuat Yılmazer, Ahmet İlhan Güler’in de bulunduğu kamu görevlerinin yargılandığı Dink cinayeti davasının duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ile tutuksuz sanıklar Reşat Altay ve Ahmet İlhan Güler hazır bulundu.

‘TUNCEL’İN DEĞİL YASİN HAYAL’İN PEŞİNE DÜŞTÜK’

Duruşma, Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu’nun, sanık Ali Fuat Yılmazer'e sorularıyla başladı. Hakan Bakırcıoğlu Yılmazer’e “Erhan Tuncel işin neresinde? Cinayetten sonra bunu anlamaya çalıştınız mı” sorusu yöneltti. Yılmazer ise “Bugün gelinen noktada yanlış yapıldığını söylerim. O gün bu verilere sahip değildim. Eksiklikler var. Yasin Hayal’in peşine düştük” diye yanıtladı. Yılmazer’in yazmış olduğu istihbarat raporlarına ilişkin, “Sizin yazınız Yasin Hayal’in örgüt tanımını dar bir çerçevede yapmıyor mu” diye soran Bakırcıoğlu’ya Yılmazer, “Bir örgüt tanımı yapamadık o zaman. Ulusalcılık veya aşırı sağ faaliyetler hukuken terör örgütü olarak tanımlanamaz. Ama bu örgütlü suç anlamına gelmez de değildir’ dedi. Yılmazer, Bakırcıoğlu’nun “Dink ve Santoro cinayetinde ulusalcı söylemlerin etkisini vurgulamışsınız. Bu da cinayetlerin kapsamını dar tutmak değil mi” sorusuna ise “Kanaatim gizli bir örgütlenme olduğuydu ama bu o zaman bir istihbari değerlendirmeydi. Hukuki düzleme taşınamadı” diye cevapladı. Bakırcıoğlu, “Dink ve Santoro cinayetinde ulusalcı söylemlerin etkisini vurgulamışsınız. Bu da cinayetlerin kapsamını dar tutmak değil mi” sorusunu yanıtlayan Yılmazer, “Bunların ardında dönemin siyasi iktidarının değil ulusalcı grupların arasındaki gizli bir örgütlenme olduğunu düşünüyorum ama bu o zaman bir istihbari değerlendirmeydi. Hukuki düzleme taşınamadı” dedi.

‘ŞEMAYI BAŞBAKAN VERMİŞ’

Bakırcıoğlu’nun sorularının ardından dönemin  İstanbul İstihbarat Müdürü Ahmet İlhan Güler, Yılmazer'e şemaların cinayetin çözümünde hukuki bir anlamı olup olmadığını sordu. Yılmazer ise şemaların hukuki delil olmadığını belirterek, “Şemalar hukuki nitelik taşımaz. Dosya içindeydi. İstihbari nitelikte ham bilgidir. İllerde teyit çalışmasından geçmesi gerekir. Şemalara temel olan dara programı yani dinlemeler önemlidir. İstihbari çalışmaya temel oluşturur” yanıtını verdi. Bunun üzerine Güler, “O şemayı merhumun oğlu Arat Dink ve gazeteci Ali Bayramoğlu’nda da görmüştüm. Şemalar sizin dışınızda başka biri tarafından mı verildi yoksa siz mi verdiniz? Şemadaki alakasız kişilerin hukuki durumu ne olacak” diye sordu. Yılmazer, “Alakasız kişiler azdır, kamuoyuyla paylaşmadık. Arat’ın elindekini Ali Bayramoğlu vermiş o da Başbakan’dan almış. Başbakan da bakandan almıştır. Yargıya vermediğimi söyledim, savcı istedi zorla aldı. Biz istihbaratçı olarak yapmışız adliye basına vermedik. Değerlendirmelerimi hukuki perspektiften yapmıyorum ama değerlendirmelerim üzerine çalışıyorum. Şemalara temel olan DARA programında yani dinlemeler önemlidir. İstihbari çalışmaya temel oluşturur” dedi.

‘BİR ŞUBE MÜDÜRÜNÜN HEZEYANINI DİNLEDİK’

Danıştay cinayetine ilişkin soru soran Güler, “Muzaffer Tekin ile ilgili benim engelleme şansım olamaz. Danıştay soruşturmasını Ankara emniyeti sürdürdü. Kimseye talimat vermedim” dedi. Bunun üzerine Yılmazer, “Muzaffer Tekin İstanbul'da dinlenmiş. Örgütsel intisakı olmadan nasıl dinlenmiş? Demek ki olabiliyor. İstihbaratta delil aranmaz” ifadesinde bulundu. Güler de “Bu kadar insanın adı geçiyor Yasin Hayal tek kişi değil. Burada planlı istihbarat operasyonu açılmayacak da nerede açılacak” diye sordu. Yılmazer de  “İllerin çalışmasına onay verirdik. Trabzon da kapsamlı bir dosya hazırlasa planlı operasyona onay verirdik. Ne değişecekti ki” dedi. Bunun üzerine Güler, “Bir şube müdürünün hezeyanını dinledik teşekkür ederim” dedi.

‘İHMALLER ZİNCİRİ İSTANBUL'DA KOPTU’

Heyet başkanı, Ali Fuat Yılmazer'e Dink cinayetine giden ihmaller zincirinin ilk nerede koptuğunu sordu. Yılmazer ise “İstanbul olduğunu düşünüyorum” diyerek şöyle devam etti: “Eğer İstanbul üzerine düşeni yapsaydı cinayet önlenirdi. O günkü güvenlik konsepti içerisinde ulusalcı grupların şiddet söylemli ve saldırganlığı tahrik eden yapıların istihbarat sistemi içinde takip edilse ve bir delillendirme süreci başlatılsaydı bu tehdit bertaraf edilebilirdi."

Dink cinayeti sanığı Ali Fuat Yılmazer'in sorgusunun bitmesiyle mahkemeye perşembe gününe kadar ara verildi. Perşembe günü görülecek duruşmada Başbakanlık Teftiş Müfettişleri Mütalip Ünal, Ayşegül Genç, Yasemin Tuğçe İnan ve Mehmet Akın dinlenecek.

ÖNCEKİ HABER

Vinçte baygınlık geçiren operatör kurtarıldı

SONRAKİ HABER

Kerim Çaplı’nın kayıp albümü ilk kez 'Blue' belgeselinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa