9 Nisan 2017 13:38

‘Ruhi Su’dan Bize, Bizden Zamana’ albümü çıktı

Dostlar Korosunun ilk koristleri çalışmalarına devam ediyor. 1975 yılında Ruhi Su ile çalışmaya başlayan ve hocalarıyla “Sabahın Sahibi Var”, “El Kapıları” ve “Semahlar” uzunçalarlarını (LP) yapan korodan 15 korist yeniden bir araya geldi. 42. yılında, Nisan ayında dinleyicilerin karşısına “Ruhi Su’dan Bize, Bizden Zamana” isimli uzunçalarla (LP) çıktı. Plakta, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ve anonim türküler Ruhi Su duyarlılığıyla bütünleşiyor. Ayrıca Ruhi Su ile olan çalışmalarda kayda alınmamış parçalar plakta yer alıyor.

‘HOCA ORADA, SOLUĞU HİSSEDİLİYOR’

Koronun tanıtım yazısında Genco Erkal, “Pir Sultan Abdal albümünü yeni çıkarmıştı Ruhi Su. Bir gün bize, tiyatroya geldi. 'Çocuklar birlikte bir Pir Sultan gecesi yapalım diye düşündüm, ne dersiniz? Dostlar Tiyatrosu oyuncuları olarak siz şiirleri okursunuz, Sümeyra’yla ben türküleri söyleriz, nakarat bölümlerinde siz de koro olarak bize katılırsınız. Bence çok güzel olur' dedi. Müthiş bir coşku fırtınası esti tiyatroda. O zamanlar biz Şişli’de Ümit Tiyatrosunda oynuyoruz. Dört başı mamur bir kültür merkezi gibi çalışıyoruz. Gençleri yetiştirdiğimiz tiyatro kurslarımız var. Oyunların yanı sıra konserler, sanat filmleri gösterileri, resim sergileri düzenliyoruz. Bu albümü yapan ilk koristlerin başka bir derdi var. Onlar koronun ilk kuruluş yıllarına dönerek Ruhi Su öğretisini, ilk koronun özünü ve ruhunu yakalayarak yeniden yaşatmak istiyorlar. Albümü dinlerken ben de aynı şeyi duyumsadım. Bu sanki bir profesyonel kayıt değil de Ruhi Su’nun evinde bir koro çalışması, bir prova. Hoca orada, soluğu hissediliyor, onları yönetiyor ve neredeyse 'Çocuklar şurayı baştan alalım, daha yumuşak, daha ifadeli olsun istiyorum' diyecek, belki de az sonra onlarla birlikte söylemeye başlayacak. Öylesine yapmacıksız ve içten bir tavır var bu kayıtta. Sanırım bu çalışmanın özelliği ve özgünlüğü de burada. Ben Dostlar Korosunun ilk koristlerine tuttukları yolda başarılar diliyorum. Topluluklarını parlak solistlerle de zenginleştireceklerine, müzik serüvenlerini gelişerek sürdüreceklerine inanıyorum” dedi. 

‘RUHİ SU BİR DÖNEME DAMGASINI VURMUŞTUR’

Yusuf Başaran ise, Ruhi Su’yu şöyle anlattı: Ruhi Su bir döneme damgasını vurmuştur bir müzisyen, şair, kavga adamı ve müzikolog olarak. Neydi Ruhi Su’nun vurduğu damga? Kuşkusuz aldığı eğitim sonucu müzik bilimini kılavuz edinmesiydi yaptığı işe. Türkü söyleme geleneğinde, yüzyıllardır usta çırak ilişkisi içinde verilen bir eğitim vardı. Ancak bu bilinenlerin aktarılması anlamında bir eğitimdi. Klasik anlamda verilen bir müzik eğitimi değildi. Türkü, deyiş söylemede geleneğin içinden gelmeyen Ruhi Su; söyleme, söyleyiş, ağız, otantiklik tartışmaları içinde geleneğin yönünü değiştiren büyük bir ustaydı. Bu anlamda izi silinmeyecek bir damga vurdu söyleme tekniğine.

Geldiğimiz noktada söylenen bir çok türkü ve deyişte eğitim aldığı halde geleneğin bile gerisine düşmüş söyleyiş örnekleri görmek mümkün. Yıllarca tek seslilik, çok seslilik tartışmaları yapıldı müzik dünyamızda. Oysa ki hem müzik kurallarını ve konuştuğumuz dili doğru kullanma hem de vurgu ve tonlamaların doğru yapılması açısından tek sesli bir melodinin doğru bir şekilde söylenmesi konusunda daha alacağımız epey bir yol olsa gerek. Bu eğitim ve terbiyeyi edinebilirsek o zaman çok seslilik anlamlı olacaktır. Ruhi Su yıllarca bunları öğretmeye çalıştı koroda olan bizlere ve dinleyicilerine. Bu çok basit gibi görünse de toplumları dönüştürmek, onların kültürüne iz bırakmak ve bu ancak Ruhi Su gibi çağdaş ve yetenekli sanatçıların yapabileceği bir iştir. Bu anlamda Ruhi Su’nun bıraktığı izler müzik var oldukça silinmeyecektir. (KÜLTÜR SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et