07 Nisan 2017 13:07

Üniversitede Referandum Nabzı

Bilmedikleri bir şey var: bizlerin dayatmaların karşısında bütün gücümüzle bilimi, akademiyi ve özgür bir üniversiteyi var gücümüzle savunacak olmamız

Paylaş

Eren SERTKAYA

Dokuz Eylül Üniversitesi

Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Topluluğu’ndan arkadaşlar ile referandum sürecini değerlendirdik. Geçtiğimiz günlerde Eğitim-Sen ile ortaklaşa düzenlenen “Referandum Sürecinde Demokrasi ve Hukuk” adlı konferans gerçekleştirildi. Konferansın değerlendirmesini yapan arkadaşlarımız konferansı üniversite öğrencilerinin, üniversite dışarısında yaptıkları bir etkinlik olarak nitelendirilmesinin daha uygun olacağını söyleyip karşılaştıkları zorlukları dile getirdiler. Dilerseniz bu zorluklara bir göz atalım;

EVET BAŞ TACI, HAYIR KAPI DIŞARI

Geçtiğimiz günlerde AKP’li Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un “evet” propagandası yaptığı etkinliğe izin verip, öğretim görevlileri ve öğrencilere resmi davet gönderen İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, Eğitim-Sen ve İktisat Topluluğu’nun düzenlemek istediği etkinliğe izin verilmedi. 10 Mart 2017 günü AKP Milletvekili Mustafa Şentop, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde DESEM 75. Yıl Amfisinde, rektörlüğün davetiyle, bir söyleşi düzenlemiş ve “evet” propagandası yapmıştı. Etkinlik öncesi rektörlük tarafından, öğrencilere ve öğretim görevlilerine resmi davet yapılmıştı. Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri ve Eğitim-Sen Üniversiteler Şubesi üyesi akademisyenler de, aynı yerde 31 Mart 2017 günü İlhan Cihaner’in katılımıyla Referandum Sürecinde Demokrasi ve Hukuk konulu konferans düzenlemek için rektörlüğe başvurdu. Ancak Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü bu konferansa izin vermedi. Bunun üzerine öğrenciler, konferansı üniversitenin karşısında yer alan Buca Belediyesi Tarık Akan Kültür Merkezi’ne aldı. Üniversitelerde en ufak bir  “hayır” tartışmasına bile tahammülü olmayanlar, “evet” konulu bütün etkinlikler için seferber olmuş durumdalar diyerek sohbetimize devam edelim.

“EVET”E TANINAN İMKANLARIN 10 DA 1’İ BİZLERE TANINMADI

Çıkartılan KHK’ler ile üniversitelerin içinin boşalttırıldığını söyleyen İktisat Kulübü üyesi Fatma; üniversitelerin bilimden, akademiden uzaklaştırılmaması gerektiğini söyledi. Değiştirilmek istenen maddelerin ne olduğunu ve hukuki açıdan değerlendirilmesini biz dahil birçok üniversite öğrencisi bilmiyor. Oysa biz isterdik ki üniversitede “evet”  konulu yapılacak bir panele katılıp kafamızdaki soruları rahatça sorabilelim veya neden “hayır” denmesi hakkında kafasında soru işareti olan arkadaşlarımız gerçekleştirdiğimiz bu panele katılıp sorularını sorabilsinler. Fakat “evet”e tanınan imkanların 10 da 1’i bizlere tanınmadı ve daha çok baskılandık.  Tam bu sırada İbrahim alıyor sözü ve ekliyor. Öğrenci profilinin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Yanımda oturan arkadaşım KPSS’ye çalışıyor fakat bu tartışmalara duyarsız. Halbuki bugün yapılacak olan referandum tam da bizleri kapsıyor. Geleceğe dair yaptığımız planlar 16 Nisan’dan sonra birden değişebilir. Sırf bu yüzden bile bu konuların tartışılması, konuşulması gerekiyor. İktisat politikadan ayrı düşünülemez. Ama derslerimize giren birçok hocanın en ufak tartışma ortamında “burada siyaset yapılamaz” diye dayattıklarını görüyoruz. Kamu Yönetimi bölümü öğrencisi olan Gamze de sohbetimize dahil olup ekliyor; henüz dersliklerde dahi konuşup tartışamadığımız konular varken bir de içi boş kavramlar ortaya atılıyor. Bütün bunların tek bir sebebi var aslında. O da düşünmeyen, tartışmayan ve sorgulamayan bir gençlik yaratmak. Bizden istenilen neyse ona uymak ve aksini iddia etmemek. Fakat bilmedikleri bir şey var: bizlerin bütün bu dayatmaların karşısında bütün gücümüzle bilimi, akademiyi ve özgür bir üniversiteyi var gücümüzle savunacak olmamız. Yasakçı zihniyetin en baskıcı halini üniversitelerde daha net görebiliriz. Örneğin biz öğrencilerin ve hocalarımızın 1 haftadır duyurusunu yaptığı etkinlik bildirileri üniversite içerisinde dağıttırılmadı. Yine de dağıtmaya çalışan arkadaşlarımız GBT’ye tabii tutuldu. Hatta üniversite dışında dağıtmaya çalıştığımız bildirilere bile okulun ÖGB’leri tarafından yasak getirilmeye çalışıldı. Başlarından geçen olayları gülerek ve öfkelenerek anlatıyor olmaları bir yana en çok sorulması gereken sorulardan bir tanesini yöneltiyor İktisat Topluluğu’ndan Emir; daha “evet” çıkmamışken bile böylesi yasakçı ve baskıcı durumlarla karşılaşıyoruz. Peki ya evet çıkarsa ne yapacağız? Kaygılarımız bu kadar ortaklaşmışken bütün kaygı duyduğumuz durumların yaşanmaması  için “hayır”ı daha yüksek sesle örgütlemeliyiz diyip bitiriyoruz konuşmamızı.

ÖNCEKİ HABER

Malatya Cezaevinde kadın tutuklulara işkence

SONRAKİ HABER

Erdoğan mitingine giden midibüs devrildi: 3 ölü, 16 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...