05 Nisan 2017 03:08

Devlete hukuk adliyeye adalet lazım

Hukuk örgütü temsilcileriyle 5 Nisan Dünya Avukatlar Günü'nde Türkiye'de hukukçu olmanın zorluklarını konuştuk.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Türkiye’deki avukatlar 5 Nisan Avukatlar Günü’nü OHAL koşullarında, ciddi mesleki sorunların kıskacında karşılıyor. Evrensel'e konuşan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, kapatılan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil ve ÖHD İstanbul Şube Eş Başkanı Sinan Zincir, 5 Nisan’ı OHAL koşullarında, avukatlık yapmalarının önüne çıkarılan engeller ve yargı bağımsızlığının yitirildiği koşullarda karşıladıklarını söyledi. Hukukçular bu yüzden bugünü kutlamadıklarını ifade etti. 

YANDAŞ GAZETECİLER BİLE  TEHDİT EDİYOR 

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, 5 Nisan’ı hukuk devleti konusunda çok ciddi handikaplara sahip olunan bir dönemde karşıladıklarını söyledi. Yargı bağımsızlığının ciddi bir biçimde zedelendiğini, siyasal iktidar tarafından yeniden dizayn edildiğini söyleyen Durakoğlu, yargının bir kısım yandaş gazeteciler tarafından dahi tehdit edilebiliyor hale geldiğine vurgu yaptı. İlk kez OHAL koşullarında avukatlık yapmaya çalıştıklarını vurgulayan Durakoğlu, savunma hakkını kullanamadıklarını, avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırıldığını, denetimsiz şekilde açılan üniversiteler nedeniyle avukatlar arasında ciddi bir haksız rekabet yaşandığını ifade etti. Siyasal iktidarın barolardan ve baroların fikir söylemesinden bile rahatsız olduğunu, baroları sadece bir meslek örgütü olarak görmekle yetindiğini dile getiren Durakoğlu, “Mesela anayasa değişikliği konusunda görüşlerimizi açıklamaya bile tahammül edemiyorlar. Biz hukuk devleti olabilmenin, yargıyı bağımsız ve tarafsız kılabilmenin, o arada da ne olursa olsun demokrasiye sahip çıkabilmenin mücadelesini veriyoruz” diye konuştu. Durakoğlu, “Hukuksuzluğun olduğu her yerde bir direniş oldu. Devlete hukuk adliyeye adalet gelene kadar da biz mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” sözlerini noktaladı. 

YURTTAŞIN HAK ARAMA İMKANI İHLAL EDİLİYOR

Kapatılan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gökmen Yeşil de, avukatların 5 Nisan’ı mesleklerini yapmalarının önüne çıkarılan engeller, kısıtlamalar, baskılar ve hak ihlalleriyle karşıladığını söyledi. KHK’yle derneklerinin kapılarına mühür vurulduğunu ve tüm eşyalarına el konulduğunu hatırlatan Yeşil, hukukun ve hukukçuların yaşadığı sorunların hukuk örgütlerinin kapatılmasından ibaret olmadığına vurgu yaparak, avukatların  5 Nisan’a giderken yaşadığı sıkıntıları şöyle anlattı: “Bugün avukatlar, adliyelere rahatça giremiyor, kapılarda sıraya dizilip, detaylı üst aramasından geçiriliyor, kısıtlı alan uygulaması ile avukatların mahkeme ve savcılık kalemlerinde doğrudan iş yapması engelleniyor; örneğin avukat bir savcılık dosyasını incelemek istediğinde şanslı ise savcının katibi ile ancak güvenlik görevlisinin sağladığı telefonla iletişim kurabiliyor. Tabii bu kısıtlamalar ve baskılar özel olarak avukata değil tüm yurttaşların hak arama imkanına yönelik hak ihlalleridir. Bu tabloya hakim ve savcılara görevden alma furyasını eklersek hukukun ve hak arama imkanının ne halde olduğunu anlayabiliriz. Maalesef 5 Nisan’ı bu şartlarda karşılıyoruz.”

HERKES SUSSA BİLE HUKUKÇULAR SUSMAMALI

Kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Eş Başkanı Avukat Sinan Zincir de, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü her dönem hak ve özgürlükler mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin bir günü olarak anlamlandırdıklarını söyledi. “Bu yıl ki 5 Nisan, 16 Nisan referandumu öncesinde ve OHAL rejimi var iken çok daha anlamlı hale geliyor” diyen Zincir, yargının tamamen siyasi iktidarın idari birimi haline geldiğini, binlerce muhalifin tutuklandığını, emniyet müdürlükleri ve cezaevlerinin işkence merkezlerine dönüştüğünü söyledi. Türkiye ve Kürt kentlerinde muhaliflerin, kadınların, emekçilerin, Kürt halkının hak savunuculuğunu yaptığı için ÖHD’nin KHK ile kapatıldığını vurgulayan Zincir, “Biz o gün, mücadelemiz mühürlenemez demiştik, öyle de oldu” dedi. Şimdi Özgürlükçü Hukukçular Platformu adıyla hak arama mücadelesinde yer aldıklarını kaydeden Zincir, “Her muhalifin, demokratın, insan hakları aktivistinin zindanlar ile ‘ıslah’ edilmeye çalışıldığı bir dönemde herkes sussa bile hukukçuların susmaması gerekir. Onun için biz 5 Nisan’ı ve yeni dönemi, hak ve özgürlükler  mücadelemizin, adalet mücadelesinin, zorbalığa ve diktatoryaya karşı demokrasi ve hukuk mücadelesinin verildiği bir gün olarak karşılayacağız” diye devam etti.  

İSTANBUL BAROSU VE TBB’YE ELEŞTİRİ

Avukat Gökmen Yeşil ve Sinan Zincir, avukatların yaşadığı sorunlara hem İstanbul Barosu  hem de TBB’nin sessiz kaldığını savundu. Gökmen Yeşil, “Avukata ve hak arama imkanlarına yönelik ihlaller barolar ve Barolar Birliğinin sessizliği sayesinde oluyor. Bu sessizlik bazen örtülü yol verme şeklinde iken bazen de açıkça bu hak ihlalleri barolar tarafından destekleniyor” dedi. Avukat Sinan Zincir de, Türkiye’de Baroların kendilerine düşen, “hukukun üstünlüğünü koruma, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkma, yaşam hakkını koruma, işkenceye karşı mücadele” görevlerini yerine getiremediğini ifade etti. Zincir, “Kimi zaman geri çekilerek, kimi zaman iktidar ve güç odaklarına eklemlenerek işlevsiz, çoğu yerde suça ortak oldular” diye konuştu. Eleştirilere yanıt veren İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise, eleştirileri haksız bulduğunu söyledi. ÇHD ve ÖHD’nin kapatılmasına karşı sessiz kaldıkları yönündeki eleştirinin doğru olmadığını savunan Durakoğlu, “Türkiye’nin özellikle darbe ortamından geçtiği olağanüstü hal koşullarını yaşadığı, terörle çok ciddi şekilde boğuştuğu ve bu boğuşmanın giderek kendi sınırlarının ötesinde savaş koşullarına vardırıldığı bir dönem içerisinde bizim de İstanbul Barosu olarak bu kadar büyük bir kurumsallık olarak belli duyarlılıkları korumamız gerektiği konusunda meslektaşlarımızdan bir anlayış bekleme konumumuz söz konusu” dedi. Bütün bu yaşananlar içerisinde avukatların dik durarak bir tarih yazdıklarını söyleyen Durakoğlu, “Bu mücadelelerinde onlarla birlikteyiz” dedi. Durakoğlu, stajyer avukatların mesleki sorunlarına dönük baronun yeteri kadar çalışma yapmadığı eleştirilerine “Genç avukatlara yönelik olarak bir baronun baro olma özelliklerini çok aşan bir düzeyde taleple karşılaşıyor olmamız nedeniyle bazı eksikliklerimizin bulunmasının doğal karşılanması gerekiyor. Anayasa değişikliği olmasaydı şimdiye kadar devreye sokmuş olacaktık” dedi. Durakoğlu,  bunun için referandum sonrası genç avukatlar platformu kurarak, bu sorunları tek tek tespit edeceklerini ve çözümü birlikte konuşacaklarını vurguladı.

ÖNCEKİ HABER

Antep Katliamı’nda 10 Ekim’in ‘parmak izi’

SONRAKİ HABER

Mühendislik öğrencisi için referandum ne anlama geliyor? 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...