04 Nisan 2017 08:51

Cumhuriyet iddianamesi avukatlardan önce Sabah'a gitti!

Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri hakkında iddianame hazırlanırken, iddianamenin avukatlardan önce Sabah'a servis edildiği belirtildi.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları için 156 gün sonra iddianame hazırlandı.

Hazırlanan iddianame avukatlardan önce iktidara yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesine servis edildi. Can Dündar, Akın Atalay, Ahmet Şık, Bülent Utku, Kadri Gürsel ve Aydın Engin’in de aralarında bulunduğu 19 gazetecinin ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme,’ ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ ve ‘hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma’ suçlamalarınden yüzlerce yıl hapsi isteniyor. Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin yapmış olduğu yayınlar için “terör örgütleri ve faaliyetlerini ‘sevimli göstermeye’, güvenlik güçlerinin meşru operasyonlarını ‘etkisizleştirmeye’ çalıştığı, bu doğrultuda algı yaratmaya yönelik kapsamlı haberlere imza atıldığı saptanmıştır” ifadelerine yer verildi.

Cumhuriyet gazetesi avukatlarından Abbas Yalçın, mahkemece henüz kabul edilmemiş iddianamenin avukatlardan evvel basına sızdırılmasının yasal olmadığını söyledi. Yalçın, dosya üzerinden gazetecilere yöneltilen suçlamalara ilişkin de, “Delil yok, haber var. Suçlamaların tamamı gazetecilik faaliyetinden dolayı”dedi.

İddianamede 15 yıla kadar hapsi istenen gazeteci Aydın Engin Evrensel'e yaptığı açıklamada iddianamenin ‘Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirmesinden ibaret’ olduğunu belirterek, “İster Türk Ceza Kanunu’nda, ister evrensel hukukta bunu bir suç olarak ileri sürmek tek kelimeyle hukukun bittiği nokta demektir” dedi.

‘YOK’ DENİLEN İDDİANAME SABAH’TA ÇIKTI!

Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında “PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C’ye müzahir oldukları” iddiasına ilişkin yürütülen soruşturmada, Can Dündar, Akın Atalay, Ahmet Şık, Bülent Utku, Kadri Gürsel ve Aydın Engin ile “jeansbiri” Twitter hesabının sahibinin de aralarında bulunduğu 19 kişi hakkında iddianame hazırlandı. Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba tarafından hazırlanan iddianame Cumhuriyet avukatlarından önce iktidara yakın Sabah gazetesine verildi. 

GAZETECİLERE YÜZLERCE YIL HAPİS İSTEMİ

İddianamede, “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” iddiası ile suçlanan Can Dündar, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener, Günseli Özaltay ve Ahmet Şık’ın ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. “Silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” iddiasıyla suçlanan Cumhuriyet Vakfı yöneticileri Akın Atalay, Orhan Erinç, Bülent Utku, Güray Tekin Öz, Önder Çelik, Turhan Günay, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör ve Hikmet Aslan Çetinkaya’nın ise 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Dosyaya dahil edilerek iddianamede şüpheli olarak yer alan [email protected] Twitter hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu “Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak”, gazeteci İlhan Tanır da “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” ile suçlandı.

‘CUMHURİYET, TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SEVİMLİ GÖSTERMİŞ’

Gazetenin son üç yılda 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı öne sürülen iddianamede kullanılan ifadeler şöyle: “Dosyamız şüphelilerinden Can Dündar’ın 08/02/2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğine gelmesinden sonra, gazetenin yayın politikası radikal şekilde değişmiş, bu değişiklik basit editoryal tercihlerin ötesine geçerek, gazetenin FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C silahlı terör örgütlerinin amaçlarına hizmet eden, manipülatif haberleri yaygınlaştıran, MİT TIR’ları hadisesinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanı hakkında ‘teröre destek veren devlet ve Cumhurbaşkanı’ imajını yaratan bir yayın organı haline gelmesine neden olmuştur. Öte yandan gazetenin yapmış olduğu yayınlarla terör örgütleri ve faaliyetlerini ‘sevimli göstermeye’, güvenlik güçlerinin meşru operasyonlarını etkisizleştirmeye çalıştığı, bu doğrultuda algı yaratmaya yönelik kapsamlı haberlere imza atıldığı saptanmıştır.”

‘FETÖ’ CUMHURİYET VAKFI’NI ELE GEÇİRDİ’

FETÖ’nün Cumhuriyet gazetesi üzerinden yazı dizilerini kullanarak “algı operasyonu” gerçekleştirdiği savunulan iddianamede, “Atatürkçü çizgisiyle bilinen, TSK mensupları arasında ve bürokraside rahatlıkla kendisine yer bulabilen Cumhuriyet gazetesi, FETÖ/PDY’nin diğer yayın organlarının (Taraf, Zaman, Bugün, Samanyolu TV gibi) itibarsızlaşması ve kamuoyu nazarında güvenilirliklerini kaybetmeleri sebebiyle örgüt tarafından hedef seçilmiş, gazete ve örgütün birbirine bütünüyle zıt çizgileri, öncelikle gazetenin güncel yayın politikasını belirleyen Cumhuriyet Vakfının ele geçirilmesi suretiyle kesişmeye zorlanmıştır” denildi. Sabah’ın yayınladığı iddianamede Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in ByLock kullanıcılarıyla irtibata geçtiği öne sürüldü.

BİZE YOK DEDİKLERİ İDDİANAME SABAH’TA ÇIKTI

İddianameye ilişkin gazetemize değerlendirmede bulunan Avukat Abbas Yalçın, iddianame Sabah gazetesinde yayınlanmadan yarım saat önce savcılık kaleminde olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sabahın haberi çıkmadan yarım saat önce tutukluluğun devamına ilişkin karara itirazımızın  sonucunu öğrenmek için savcılığın kalemindeydim. Soruşturmamızı yürüten Savcı Murat İnam'ın odasında bir toparlanma durumu vardı sordum, Savcı Bey'in Bilişim Suçları Bürosu’na görevlendirildiğini öğrendim. İddianamenin durumunu sordum. Savcı, dosyada görevli olmaya devam mı edecek, yani o mu hazırlayacak iddianameyi yoksa başka bir savcı mı görevlendirilecek diye sordum. Katip bilgi veremeyeceğini söyledi. Sonuç olarak bize hiçbir şekilde bilgi verilmezken yarım saat sonra Sabah’ın haberi ile iddianamenin çıktığını öğrendik.

DOSYA AVUKATLARA GİZLİ, YANDAŞA AÇIK

İddianame kabul edilmediği için yasal olarak paylaşılmaması gerektiğini belirten Yalçın, 
“Yasal olarak aslında iddianamenin şu aşamada yani henüz iddianame mahkemece kabul edilmemişken hiç kimse tarafından alınamaması lazım. Bu soruşturma gizli yürütülen bir soruşturma, üzerinde gizlilik kararı olan bir dosya. İddianame kabul edilene kadar da gizlilik kararı kalkmayacak. Ancak soruşturmanın başından beri bu dosya ile ilgili haberler yapıldı. Biz soruşturma esnasında gizliliği ihlal eden haberlerle ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk.  Ancak bu suç duyurusuna ilişkin kovuşturmaya yer olmadığı yönünde karar verildi. Soruşturmanın başından beri basına haber sızdıranlar şimdi de iddianameyi sızdırıyorlar” dedi.

DOSYADA HABER DIŞINDA ‘DELİL’ YOK

Gazetecilerin yaptıkları haberler dolayısıyla suçlandığını söyleyen Yalçın, “Dosyada bize delil olarak sunulan tek şey gazetecilerin yaptıkları haber, yorum ve eleştirilerdir. Neredeyse 2 yıl kadar geriye dönerek buldukları haberler için hangi örgütü bulurlarsa hepsini bir kokteyl haline getirip dosyaya sunuyorlar. Haber dışında hiçbir delil göstermiyorlar. Dolayısıyla müvekkillerimiz tamamen gazetecilik faaliyetleri sebebiyle yargılanmaktalar” diye konuştu.

ENGİN: İDDİANAME YAYIN ÇİZGİSİNİ DEĞİŞTİRMEKTEN İBARET!

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından ve iddianamede “şüpheli” sıfatıyla “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçlamasıyla 7,5 yıl dan 15 yıla kadar hapsi istenen gazeteci Aydın Engin, iddianamenin özünün Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirmesinden ibaret olduğunu söyledi.

Evrensel'e konuşan Engin, Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirmesinin savcılıkça bir suç olarak görüldüğünü dile getirdi ve “Hukuk cinayeti diyebileceğim bir suçlama bu. Çünkü bir gazetenin yayın çizgisini az ya da çok değiştirmesi için savcılıktan veya bir savcıdan izin alınması diye bir iddiayı ortaya atmak adeta bu anlama geliyor. Yani ‘Biz yayın çizgimizi değiştirebilir miyiz sayın savcı’ diye sormamızı mı bekliyorlardı acaba? Kaldı ki, Cumhuriyet’in yayın çizgisinde savcının iddia ettiği bağlamda ve anlamda herhangi bir değişiklik yok. İddianamenin özü Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirmesinden ibarettir. İster Türk Ceza Kanunu’nda, ister evrensel hukukta bunu bir suç olarak ileri sürmek tek kelimeyle hukukun bittiği nokta demektir” diye konuştu. 

ÖNCEKİ HABER

Tatvan’da 9 köyde sokağa çıkma yasağı

SONRAKİ HABER

Tanrıkulu: FETÖ'nün mağdur ettiği gençler araştırılsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...