23 Haziran 2012 11:46

Güvenli gelecek mücadeleyle gelecek

50 bini aşkın işçinin çalıştığı Kayseri Organize Sanayi Bölgesinde işçilerin çok büyük bir kısmı örgütsüz. Düşük ücret ve ağır çalışma koşulları adeta bölgenin bir özelliği. Bazı işyerlerinde sendikalar örgütlü ancak buralarda da işçiler sendikal anlayıştan rah

Güvenli gelecek mücadeleyle gelecek
Paylaş
Ümit Kartal

Birleşik Metal-İş Sendikası bu algıyı kırmak üzere Kayseri OSB’de faaliyette. Kamuoyuna da yansıdığı gibi CEHA Büro Mobilyalarında örgütlenme faaliyeti yürütüyor. İşverense sendikanın örgütlendiğini haber alınca işçileri kapının önüne koymuş. Tabi, işçiler de pes etmemiş fabrika önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Hem bu süreci, hem Birleşik Metal-İş’in genel olarak çalışmalarını ve işçilerin sendikalara güvensizliklerinin Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar ile konuştuk.

Kayseri ‘80 sonrasında ilk defa Organize Sanayi Bölgesi’nde bir işçi direnişi görüyor. Siz de ilk defa bu bölgede örgütlenme girişiminde bulunuyorsunuz. Bir CEHA deneyiminiz var. Neler söylersiniz?
Kayseri sanayinin geliştiği bir yer. Burada işçi hareketi de bu ölçüde paralel olarak gelişiyor. Tabii burada işçi sınıfının mücadelesini sürdüren, bu anlamda demokratik, sınıf ve kitle sendikacılığını rehber edinmiş işçi sendikası ya da kamu çalışanları sendikaları çok fazla örgütlü değil. İşveren güdümünde olan bazı sendikalar, işçilerin sendikalardan soğumalarına sebep olabiliyor. Bu sendikaların durumu; sendikaların işçilerin ihtiyaçlarına cevap veremeyecek, onlara ihanet eden birer yapıymış izlenimi yaratıyor. Yaklaşık 20 yıl önce Otomobil-İş sendikasının mücadeleleri yaşandı Kayseri’de. Fakat başarılı bir şekilde bugünlere taşınacak, burada bir mevzi ve işçilerin sorunlarını çözebilecek bir imkan yaratacak şekilde yerleşemedi. Bugün CEHA Büro Mobilyaları’nda yaşanan mücadele önemli bir mücadele. İşçiler de bu mücadelenin ihtiyaçlarına cevap verebilecek iyi bir direnç içindeler, haklarını koruyorlar, sendikalaşmanın ne anlama geldiğini, kendi geleceklerinin işverenin iki dudağı arasından çıkarılmasının anlamının ne olduğunu kendileri mücadele ederek kavrıyorlar. CEHA mücadelesinde; Kayseri’de KESK’e bağlı sendikalardan, diğer demokratik kitle örgütlerinden, emek yanlısı siyasi partilerden destekler görüyoruz. Bu desteklerin artması bu mücadelenin başarısı açısından önem arz ediyor. Bugün CEHA işçileri demokrasi ve emek mücadelesine Kayseri’de yeni bir soluk getirmiştir. Yarın başka işyerleri bu mücadeleye yeni ivmeler kazandıracaktır. Bu mücadele bir kartopu gibi güçlenerek, büyüyerek devam edecek.

Kayseri OSB’de örgütlenmek için çeşitli sendikalara başvuran işçiler, çoğunlukla yarı yolda bırakıldıklarını anlatıyorlar. CEHA işçileri de sizin sendikanızda örgütlenmeden önce böyle olumsuz deneyimler yaşadı. Hak-İş’in örgütlü olduğu yerlerde de işçiler imzalanan sözleşmelerden ötürü ciddi rahatsızlıklar duyuyorlar.  Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kayseri bizim için son derece önemli. Sanayisi gelişen Kayseri’de metal iş kolunda yeni fabrikalar var. Anadolu’daki işçiler tarım kesiminin birer çalışanı olmaktan ziyade, aktif birer sanayi işçisi olmaya doğru bir dönüşüm içindeler. Bu nedenle sınıf mücadelesi ve sendikalaşma da kendini bir ihtiyaç olarak hissettiriyor. Bundan dolayı Kayseri’yi son derece önemsiyoruz ve bu önem önümüzdeki süreç içerisinde artacak. Burada başka işyerlerinde de örgütlenme girişimimiz olacak. Ama biz ilk etapta başka sendikalarda olan işçilere de o sendikaları kendilerini ifade edebilecekleri, kendi haklarını arayabilecekleri, ihtiyaçlarına cevap verebilecek birer mücadele örgütüne dönüştürmeleri gerektiğini söylüyoruz. Bu tabii ki çok zor. Türkiye’de sarı sendikacılık, işveren, devlet güdümlü sendikacılık neredeyse çok köklü bir geleneğe sahip ve işçilerin kendi üzerlerine düşen sorumlulukları bir ölçüde yerine getirememesinden dolayı bu güdümlü sendikacılık daha da güçlenerek devam ediyor. Bu sendikalar, adeta, işçilere hak alma görevlerinden ziyade, işçileri sermaye adına kontrol etme ve onları istedikleri gibi yönetebilmenin bir aracı haline gelmiş durumda. Örneğin Türk Metal Sendikası bugün tam anlamıyla Türkiye metal sanayi işverenlerinin, patronların tetikçisi ve işçilerin sırtındaki kırbaç haline gelmiştir. Onların hapishanesi haline gelmiştir ve işçi sınıfı bugüne kadarki yaptığı mücadelelerle o sendikayı değiştirebilecek imkanları zorlamasına rağmen, gerçekte karşılık bulmadığını görmüştür. Dolayısıyla orayı parçalamak ve oradan kurtulmak kaçınılmaz görevleri içerisindedir metal işçilerinin. Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikası da bölge bölge değişik özellikler gösterebiliyor. Örneğin Kocaeli’nin bir bölgesinde farklı eğilimler gösterebiliyor. Bu bölgede farklı eğilimler gösterebiliyor. Ama şunu söyleyebiliriz; işçilerin kendilerini ifade edemediği, toplu iş sözleşmesi taslağını birlikte hazırlayamadığı, toplu sözleşme müzakerelerinden bilgi alamadığı, toplu iş sözleşmesinin nerede imzalanıp nerede mücadelenin devam edeceği konusunda fikrinin sorulmadığı, işçinin fikrini ortaya koyamadığı hiçbir sendika işçi sınıfına fayda vermeyecektir. O sendikalara üye olan işçilerin bir an önce o sendikaları dönüştürmeleri, dönüştüremiyorlarsa içlerinden söküp atmaları ve kendilerini temsil edecek sınıf sendikalarında örgütlenmeleri gerekir.

Bir yandan Kayseri’de şöyle bir algı da var: “Mümkün değil, sokmazlar buraya DİSK’i. Patronlar birleşirler ve Birleşik Metal-İş’i buradan söker atarlar.” Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinin karşısında, inançlı kararlılığının karşısında hiçbir sermaye örgütünün ve devlet gücünün karşı koyma şansı yoktur. Tarih bunun örnekleriyle doludur. İşçi sınıfı kendi geleceğini sermayeden ve onun devletinden icazet alarak, izin alarak ya da tanıdığı imkanlar ölçüsünde şekillendirmeyecektir. Buna karar verecek olan işçi sınıfının kendi gücüdür, kendi aktivitesidir. DİSK’in, Birleşik Metal İş’in tarihinde hangi mücadeleler olduğu ve hangi işverenlerle nasıl zaferler kazanıldığı sayısız örneklerle mevcuttur. Böyle düşünenlerin işçi sınıfının tarihine ve Birleşik Metal-İş’in tarihine bakmalarını önerebilirim.

Teşekkür ederiz. Eklemek istedikleriniz var mı?
Teşekkür ediyorum. Evrensel gazetesi aracılığıyla gerek Kayseri’de gerekse Türkiye’nin diğer bölgelerindeki emek ve demokrasi güçlerinin her zaman dayanışma ve güç birliği içerisinde olmasının tüm işçilerin önündeki engelleri kaldıracağına inanıyoruz. Ayrıca bugün AKP iktidarı son derece azgın ve kontrolsüz bir noktaya gelmiştir. Türkiye’de grev hakkını yasaklayarak, toplu iş sözleşmelerini vermeyerek çalışanların örgütlülüğünü, sendikal yapılanmasını ve sözleşme hakkını tamamıyla ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Biz bunu son derece ciddi bir konu olarak düşünüyoruz. Ve tüm emek güçlerinin bu hassasiyetle ayağa kalkmaları gerektiğinin altını çiziyoruz. (Kayseri/EVRENSEL)


İŞÇİLER BELİNİ DOĞRULTTUĞUNDA...

Peki, işverenlerin sendikalaşma mücadelesine karşı ilk tavırları işten çıkarmalar oluyor. En iyi ihtimalle de tazminat ödeyerek işçiler işten atıyorlar. Bu konuda yeterince önlem alınmadığı açık. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kayseri işverenleri ya da Türkiye’deki genel sermaye kesimleri Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir kendi iktidarlarının, sınırsız iktidarlarının dikensiz gül bahçesini yaşıyorlar. Dolayısıyla işçilerin üretimden doğan artı değerlerden alacakları payın minimum düzeyde tutulmasını ve kendi hükümdarlıklarının devam etmesini istiyorlar. Bu onların sınıfsal tercihleridir. Bu sermayenin başka ülkelerdeki tarih boyunca izlediği rol de böyle olmuştur netice itibariyle. Onların işçilerin mücadelesine fırsat vererek burada demokrasinin gelişebileceğini ya da işçilerin hak alma mücadelesinin yol alabileceğini biz düşünmüyoruz. Buna sebebiyet verecek bir şey vardır. İşçilerin ve ezilenlerin kendi durumlarının bilincine vararak onun ihtiyacı doğrultusunda mücadele etmeleridir. Yani sermayeye biz şunu söyleyebiliriz: Korkunun ecele faydası yoktur. Gerek CEHA işçileri olsun gerekse bugün ezilen diğer işçiler, bugün sermayenin üstünlüğü altında eziliyor olsalar bile, belini doğrulttukları ya da ayağa kalktıkları ölçüde kendi geleceklerini güven içerisinde sağlayacakları ortamı ortaya çıkaracaklardır.

ÖNCEKİ HABER

Bir diaspora hayali...

SONRAKİ HABER

Sanayi sitesinde yangın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa