23 Haziran 2012 11:42

Bir diaspora hayali...

7-8 Haziranda Ankara’da Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB) tarafından, başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanından 500 kadar dernek, federasyon, cemaat, cami temsilcisinin katılımıyla gerçekleştirdiği “Sivil Toplum Örgütler Buluşması”, AKP Hükümetinin Türkiye dışında yaşay

Bir diaspora hayali...
Paylaş
Yücel Özdemir

İki başbakan yardımcısı, beş bakan, bir bakan yardımcısı, bir bakan müşaviri ve TOBB Başkanının katıldığı iki günlük buluşma boyunca yapılan konuşmalarda, Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenlilerin hükümetin ve devletin çıkarlarına göre davranması, ona göre yaşanılan ülkelerde güç ve mevkii edinmesi gerektiği üzerinde duruldu. Ayrıca, Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenlilerin AKP Hükümeti tarafından nasıl yedekleneceği ve buna bağlı olarak güçlü bir “Türk diasporası”nın oluşturulması üzerinde duruldu.
17 ülkeden 500 dernek ve kurum temsilcisinin katıldığı toplantılarda, “Türkiye dışında yaşayan 6.5 milyon Türk’ün” nasıl Türkiye’nin birer elçisi haline getirileceği üzerinde durulurken, asıl hedefin Türkiye kökenli göçmenlerin yaşadıkları ülkelerin doğal bir parçası olmasının önüne geçmek olduğu yapılan konuşmaların satır aralarında kendisini net bir şekilde ortaya koydu.

ALMANYA’DAN KİM KATILDI?

Başkonsolosluklar, AKP’nin Avrupa’daki uzantısı durumundaki Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) ve DİTİB tarafından önerilen çok sayıda yöre derneği, cami derneği, federasyon temsilcisi doğrudan Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından davet edildi ve masraflar da bu kurum tarafından karşılandı. Davet edilmeyip de toplantılara katılmak isteyen dernek ve federasyonların yöneticileri, masrafları kendi cebinden karşılayıp Ankara’ya giderek kendilerini AKP’ye gösterdiler.
Milli Görüş, İslam Kültür Merkezleri, ATİB, çeşitli işveren örgütleri, yöre dernekleri gibi AKP’nin dünya görüşüne yakın çizgide bulunan irili ufaklı derneğin davet edildiği toplantıya ayrıca Almanya Türk Toplumu (ATT), Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) de davet edildi. Daha önce benzer toplantılara katılan Alevi örgütleri, bu kez AKP’nin politikalarına alet olmamak için katılmayı reddederken, ATT davete olumlu yanıt verdi. Daha önce UETD ile yakın bir ilişki içerisine giren Kemal Burkay çizgisindeki KOMKAR da davet edilmeyen kurumlar arasında. KOMKAR temsilcileri davetin gelmesi durumunda katılabileceklerini ifade ettiler.
Daha çok, AKP çizgisine yakın, Kürtlere ve Ermenilere karşı düzenlenen gösterilere ve yürüyüşlere katılan, Türk-İslam ekseni üzerinde bulunan, yaptıkları çalışmalarda Türkiye kökenli göçmenleri yaşadıkları ülkelerin birer parçası olmaktan çok, onların dini ve milli duygularını kullanarak bölünmeyi teşvik eden kurum ve kuruluşların sayısındaki fazlalık buluşmanın en önemli özelliğini oluşturuyordu. Bu nedenle, Türkiye kökenli göçmenlerin yaşadıkları ülkelerdeki sorunlarına karşı bir politikası dahi olmayan dernek ve federasyonların “temsilci” olarak davet edilmesi daha çok AKP’nin yurt dışına yönelik izlemiş olduğu politikayla ilgili.

YENİLENME MESAJI VE GÜVEN KAZANMA POLİTİKASI

2002 yılından bu yana Türkiye’de tek başına hükümette olan AKP, aradan geçen 10 yıllık zaman diliminde Türkiye kökenli göçmenlerin Türkiye’den kaynaklanan sorunlarının çözümü konusunda bir adım atmadığı gibi, sorunları daha da artırdı. Örneğin, geçtiğimiz yılın sonunda yürürlüğe konulan dövizli askerliğin 10 bin avroya çıkarılması bunun en somut ifadesi oldu. Keza, vatandaşlıktan çıkarma, konsolosluklardaki bürokratik işlemlerde kolaylaştırma, pasaport harçlarının düşürülmesi vb. yıllardır bekleyen sorunların çoğu olduğu gibi duruyor.
Ama, AKP Hükümeti, vatandaşların günlük yaşamını kolaylaştıran uygulamalardan çok, son bir kaç yıldır seçim sandığının yurt dışına konulması üzerinde yoğunlaşmış ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmiştir. Ve büyük bir olasılıkla ilk olarak 2014 yılında seçim sandığı Avrupa’ya getirilecek ve Türkiye kökenlilerden oy istenecek.
Yine, son dönemlerde üzerinde durulan bir başka konu da Mavi Kart Kütüğü’nün oluşturulması. Bu da hükümetin yurt dışındaki Türkiyelilere büyük bir jesti olarak lanse ediliyor.

SORUNLAR YOK, SİYASET VAR

Her ne kadar toplantı öncesinde YTB Başkanı Kemal Yurtnaç tarafından yapılan açıklamada, “Sivil toplum örgütleri tarafından dile getirilecek vatandaşların sorunlarını dinleyeceği” söylense de gerçekte, daha çok bakanlar beklentilerini sıraladı ve “temsilci” olarak götürülen dernek yöneticilerine çoğunlukla söz verilmedi.
Bu nedenle, buluşma AKP Hükümetinin beklentilerini sıralaması ve gidenlerin önüne görevler konulmasıyla sınırlandırıldı. Dolayısıyla kimi iyi niyet beklentileriyle toplantıya katılanlar da beklentilerini bulmadan geri döndü. Zaten, toplantılarda konuşan bakan ve başbakan yardımcıları da Türkiye kökenli göçmenlerin Türkiye’den kaynaklanan sorunlarının çözümünden çok, dinin, dilin, kültürün unutulmaması yönünde bildik telkinlerde bulunmayı yeğlediler.

KENDİ ÇIKARLARINA BAĞLAMA HAMLESİ

Elbette bugüne kadar sadece AKP değil, gelmiş geçmiş bütün hükümetler benzer buluşmaları gerçekleştirdiler, çeşitli kurullar ve koordinasyonlar kurdular. Ancak bunların çoğu beklentilerin gerisinde kalarak görevini yerine getirmeden dağılıp gitti. AKP Hükümetinin YTB ile attığı adım öncekilerden pek çok farklılık içermekle birlikte, temelde kalıcı bir strateji üzerinden bir kadrolaşmayı ve politikaların yürütülmesini amaçlıyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar devasa devlet olanaklarıyla, Türkiye kökenlilerin AKP politikaları çerçevesinde yeniden Türkiye’ye bağlanmak istendiğini net olarak ortaya koyuyor.
Ne var ki, söylenenler ve yapılanlar dönem dönem bir “bağlama”, “etkileme” şeklinde kendisini hissettirse de, yaşanılan ülke gerçeğine aykırı olduğu için uzun aşamada hayat bulması mümkün görünmüyor. Çünkü, Türkiye kökenli göçmenlerin ana kitlesi, başka ulusların kurduğu diasporalarda olduğu gibi işveren, öğrenci, aydın kesiminden oluşmuyor. Tam tersine farklı ulusal ve inançsal kökenden gelen işçi sınıfından oluşuyor. Bu nedenle işçi sınıfından Türkiye sermayesinin çıkarlarını savunan bir diaspora yaratmak sadece bir hayalden ibarettir.
Bu nedenle AKP Hükümetinin, Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenliler açısından kendisine başlıca hedef ilan ettiği “güçlü lobi ve diaspora” hedefi, kimi zaman “başarılı adımlar” gibi görünse de maddi temeli bulunmayan bir politikadır ve bu nedenle kendisinden öncekiler gibi hüsrana uğraması kaçınılmazdır.

LOBİCİLİKTE YENİ MERKEZ: YTB

06.04.2010 tarihli ve 27544 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5978 sayılı Kanun’la kurulan Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), son yıllarda AKP’nin yurt dışı örgütlenmesinde merkez bir rol oynamaya başladı. Kurum için 2010 yılında 10 milyon 419 bin 456 TL, 2011’de 26 milyon 61 bin 337 TL bütçe ayrıldı. Bir yıl içindeki bu artışın kendisi bile hükümetin bu daireye ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
Daire bünyesinde 2011 sonu itibariyle 251 kişi çalışıyor. Buna ek olarak 40 uzman kadro daha tahsis edildi.
Daire bünyesinde çalışanların yarısına yakını 30 yaşının altındaki gençlerden oluşuyor. Üniversite eğitimini bitirmiş, bir kaç dil bilen genç bir kadroya dayanılarak kurulan başkanlık tam anlamıyla AKP’nin yurt dışındaki kolu gibi çalışıyor.
Daire tarafından yayınlanan 2011 yılı faaliyet raporunda açık bir şekilde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dusseldorf ve Salzburg’da vatandaşlarla buluşma adı altında yaptığı toplantılar, YTB tarafından organize edilmiş. Böylece, dairenin doğrudan AKP’nin yurt dışındaki propaganda toplantılarını organize ve finanse ettiği kendi raporuyla kesinleşmiş oldu.
AKP’nin seçim mitingine dönüşen bu toplantılar için tutulan otobüsler ve salonların parası da dairece karşılandı.
Keza daire tarafından yayınlanan raporda Essen’deki Multifestival’in, Hamburg-Altona’daki kültür festivalinin, Bielefeld’deki “Düşlerimiz Maziye Dayanır” adlı organizasyonun da bu daire tarafından organize edildiği ifade ediliyor.
Görülebileceği gibi, Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, son yıllarda hükümet çizgisinde yurt dışındaki etkinlikleri maddi olarak desteklemek, AKP’nin propagandasını yapmak ve Türkiye kökenli göçmenlerin hükümet/devlet tarafından belirlenen politikalar etrafında bir araya getirilmesi ve harekete geçirilmesi açısından önemli bir merkez haline getirilmiş bulunuyor.

TÜRKİYE’DEN KİM KATILDI?

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.


DİDF Yürütme Kurulu Üyesi Hasan Kamalak:
Yoksulların değil, zenginlerin çıkarına hizmet ediyorlar

Göç sürecinin başından beri, Türkiye’deki hükümetler buradaki insanların hayatlarına müdahale içinde oldular; ama vatandaşların ihtiyaç ve çıkarları doğrultusunda değil, resmi politika ve kendi ekonomik beklentileri üzerinden yaptılar bunu. AKP de şimdi bazı dini ve milli motifleri kullanarak, sanki yurt dışındaki Türkiye kökenlilere sahip çıkıyor, onların sorunlarını çözmeye çalıyor imajı yaratmak istiyor. Ama gerçekte o da kendi siyasi etkinliğini arttırmak ve buradaki vatandaşlardan fayda sağlamak derdinde. Diaspora vb. adlar altında giriştikleri işin bir yanı da, bir avuç sermaye sahibinin yurt dışındaki imkanlarını büyütmek. Yani “büyük laflar” ediyorlar ama işçinin, emekçinin değil, zenginlerin ve kendi siyasi yapılarının çıkarına hizmet ediyorlar. Sonuçta bu girişimler, burada yaşayan Türkiye kökenli emekçilerin hayatını zorlaştıran, bulunduğu ülkedeki toplumsal hayata katılımını olumsuz etkileyen bir rol oynuyor.  Toplantıya davet edilen kurum ve derneklere bakıldığında da, bu girişimin vatandaşın yararına olmadığını görebiliriz. Eğer burada yaşayan vatandaşın işiyle, ekmeğiyle ilgilenen örgüt ve dernekler olsalar, buradaki işçinin sorunlarını ve taleplerini ortaya koymak ve hükümeti eleştirmek cesareti gösterirlerdi.

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Sekreteri Ali Doğan:
Lobi planlarının parçası olmayacağız

AABF olarak biz Yurtdışı Türkleri ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından düzenlenen toplantıya davet edildik. İki yıl önce ilki yapılan toplantıya da davet edilmiştik ve bu toplantıya olumlu yanıt vermiş, bir heyet ile katılmıştık. Ancak bu ilk toplantıdan sonra örgütümüz tarafından yapılan değerlendirmede, katılımcıların düşüncelerini ifade etmesine olanak tanınmadığı için sadece AKP Hükümetini reklam etme şeklinde geçen bu toplantılara bir daha katılmamayı daha yararlı olarak gördük.
Almanya’da da devlet ya da hükümet sivil toplum örgütleriyle toplantılar yapıyor. Ancak bu toplantılarda kısa açılış konuşmalarından sonra genellikle katılımcı örgütlere söz veriliyor ve onların görüşlerini ifade etmesine olanak sağlanıyor.
Türkiye’de ise tam tersine bir durum söz konusu. Olup bitenler bizce, Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa’da yaşayan göçmenlere yönelik izlemiş olduğu siyasetin bir parçasıdır. Amaç, burada yaşayan Türkiye kökenli göçmenleri hükümetin politikalarına yedeklemekten başka bir şey değildir. Amaç, Türkiye dışında yaşayan 6.5 milyon Türkiye kökenliden nasıl yararlanılacağıdır. Biz AABF olarak bu politikalara karşı çıkıyoruz ve diğer örgütleri de bu türden planların parçası olmamaya çağırıyoruz.

Almanya Türk Toplumu Genel Başkan Yardımcısı Cebel Küçükkaraca:
Ankara çıkışlı diaspora politikası doğru değil

Türkiye Cumhuriyeti’nin göç tarihi boyunca ilk kez böyle bir toplantı düzenlemesini olumlu bularak toplantıya katıldık. Genel olarak toplantının olumlu geçtiğini söyleyebilirim. Basına kapalı olarak yapılan oturumlarda buradan giden örgütlerin temsilcileri söz alarak çeşitli sorunları ve görüşlerini dile getirdiler. Ben iki gün boyunca, önde ikinci sırada oturmama rağmen, çok uğraştığım halde, maalesef söz alıp görüşlerimi ifade edemedim. Almanya’da çalışma yürüten kurumların temsilcileri olarak bizlere söz hakkı verilmesi yararlı olurdu. Seçilen yöntemin pek verimli olduğunu söyleyemem.
Toplantıda bazı kurumlar, DİTİB dışındaki örgütlere de Diyanet üzerinden imamların gönderilmesi gündeme getirildi ve hükümet de buna oldukça sıcak bakıyor. Sanıyorum böyle bir istem kısa bir süre içerisinde yerine getirilecek.
ATT olarak bizim bu türden toplantıların Almanya’da yaşayan biz göçmenlere müdahalesi olacağı yönündeki endişemiz bulunuyor. Toplantıya katılan derneklerin çoğu hükümetten daha fazla müdahale etmesini istiyorlar. Her konuya el atmasını istiyorlar. Hükümet de buna açıkçası sıcak bakıyor. Bize göre, Türkiye hükümetinin Almanya’da yaşayan sorunlara müdahale etmemesi gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Polis terörü devam ediyor

SONRAKİ HABER

Güvenli gelecek mücadeleyle gelecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...