02 Nisan 2017 22:45

Ürdün’de ‘İran’a karşı ittifak’ zirvesi

Arap coğrafyasında geçen hafta Amman'da gerçekleşen Arap Birliği toplantısı, Sisi'nin buradaki açıklamaları ve Ruhani ile Putin görüşmesi öne çıktı

Paylaş

Ali KARATAŞ

Arap dünyası geçen hafta, önümüzdeki yılları derinden etkileyecek kritik gelişmelere şahit oldu. Bu gelişmelerin birincisi şüphesiz Ürdün’ün başkenti Amman’da gerçekleşen Arap Birliğinin 28. toplantısıydı. Zirve, yeni seçilen ABD Başkanı Trump’ın tarif ettiği şekilde İran’a karşı “Sünni ittifak” oluşturulmasının adımlarını attı. 

Arap basınının tanınmış yazarı Abdulbari Atwan zirveyi “Sünni ittifakın kuluçkası” olarak niteledi. Diğer bir önemli nokta yine Atwan’ın dikkat çektiği üzere Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin konuşmasında “İran’ın nüfuzuna karşı şiddetle karşı koymak lazım” diyerek bu eksende yer alacağını açıkça ilan etmesiydi. 

Mısır geçtiğimiz aylarda Suudi Arabistan’ın, özellikle Suriye’deki politikasına ters düşerek Suriye ordusuyla savaşmak üzere asker göndermişti. Mısır’ın bu adımı iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmişti. 

KURTULUŞ ZİRVESİ

Zirve Ürdün basınında da geniş yer buldu. Ürdün’de yayınlanan al Rai gazetesinden Sameh el Maharik, Arap Birliği’nin uzun süreden beri sahnede olmadığını hatırlattı. Zirveyi, Arapların yürüyüşünde bir kilometre taşı olarak değerlendirdi. Aynı gazeteden  Fahd el Fanek, ılımlı eksen olarak da adlandırılan yeni eksenin oluşturulma amacının “Arap-İsrail çatışmasını barışçıl yönden bitirmek” olduğunu savundu. Amerika’yı bu eksenin sürdürülmesine yardım etmemekle suçladı. 

Yine aynı ülkede yayınlanan Düstur gazetesinde, Hüseyin Ravaşada, konuşmalarda iki noktanın öne çıktığına dikkat çekti. Birincisi, hepsinde Arap başkentlerinin içinde bulunduğu “çıkmaz”a vurgu yapılmasıydı. Diğer nokta ise bölgedeki çatışmaları yerine Arapların genel durumunun konuşulmasıydı.  

Londra’da yayınlanan al Hayat gazetesinden Selim Nassar, zirveyi 2002’de Beyrut’ta gerçekleşen zirveye benzetti. Amman zirvesini, Beyrut zirvesinin canlandırılmasının vesilesi olduğunu söyledi. Beyrut zirvesinde Suudi Kralı Abdulaziz, “bölgesel güvenliğin sağlanması karşılığında Filistinlilerin meşru haklarının verilmesi” girişimine öncülük etmişti.

RUSYA’DAN KARŞI HAMLE

Haftanın diğer bir önemli gelişmesi ise Amman’daki zirveyle eş zamanlı olarak İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Moskova ziyaret oldu.  Rai al Youm gazetesinin başyazısında, “Putin’den Trump ve İsrail’e açık mesaj” denildi. Ziyaret sırasında Putin’in “İki ülke, ilişkilerinin düzeyini ilerletmek ve stratejik ortaklık düzeyine çıkarmak için büyük bir çaba içerisindedir” sözleri, bundan böyle Rusya’nın Ortadoğu’daki sorunlarda İran ile hareket edeceğinin işareti olarak değerlendirildi.

FİLİSTİN; GERİCİ POLİTİKALAR İÇİN ÖRTÜ

Filistin sorunu her daim Arap gerici yönetimleri tarafından istismar edilen ve gerici politikalarının üzerini örtmek için olarak kullanılan bir konu oldu. Daha geçen ay İsrail uluslararası hukuka aykırı olarak tapulara el koyduğunda tek bir Arap devletinin sesi çıkmazken, örneğin Mısır Cumhurbaşkanı Sisi zirvedeki konuşmasının önemli bir bölümünü Filistin sorununa ayırdı. Al Ahram gazetesinin başyazısında, virvede Sisi’nin Filistin sorunuyla ilgili konuşmasına yer verdi, Mısır’ın bu konudaki tutumu övüldü. 

Oysa Mısır 1979’da imzaladığı Camp David anlaşması ile bugünkü statükonun mimarı.

 


AMMAN ZİRVESİ; SÜNNİ İTTİFAKIN KULUÇKASI

Abdulbari ATWAN
Rai al Youm

Amman zirvesi, yeni Sünni ittifakı oluşturuyor. Suudi Arabistan ile Mısır arasındaki kutuplaşmada uzlaşmanın yolunu açıyor. Kapıları açan sırlı sözü; “İran’ın nüfuzuna karşı şiddetle karşı koymak lazım” diyerek Sisi söylemiş oldu. Arap liderlerinin konuşmalarının çoğu, halklarına yönelik değil, Trump’a yönelikti. 

Bu gün sabah (Çarşamba) Arap liderlerinin Ölü Deniz’de Amman zirvesindeki konuşmalarını takip edenler temel bir izlenim çıkardı. Çoğunluğu, yeni Amerikan Başkanı Donald Trump’ın uygulamalarına yönelikti. Konuşmaların mezkezinde, Trump’ın ve Arap müttefiklerinin bölgeyi tehdit eden bir sorun olarak gördükleri İran’a karşı Arap-Sünni ittifakı oluşturmaya yönelik yeni söylemi vardı. 

MISIR-SUUD BARIŞINA DOĞRU

Geçen altı ay içerisinde aralarında şiddetli farklılıklar bulunan ve ilişkilerin kesilmesi derecesine gelen Suudi Arabistan ve Mısır, farklık ağacından inmek için merdiven taşıyorlardı. Amman’daki Arap zirvesine katılmak uygun bir çıkış oldu.

Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi sihirli kelimeyi telaffuz etti. “Bölgede yükselişe geçen İran etkisine kararlı yanıt verilmelidir” dedi. Bu sözler, Suudi Arabistan hükümdarına yönelikti. İki şeyi akılda tutmak gerekiyor. Birincisi Amerikan Cumhurbaşkanı, Prens Muhammed bin Selman’ın son Washington ziyareti sırasında Kahire ile hızlı bir şekilde yakınlaşma için Suudi müttefikini teşvik etti. Bunun ilk adımı, altı ay boyunca kesilen Suudi Arabistan’ın Mısır’a her ay verdiği 700 bin ton petrol hibesinin yeniden verilmesi. Cumhurbaşkanı Sisi’nin İsrail yerleşim yerleri ile ilgili ülkesi adına verilen bir karar taslağını BM Güvenlik Konseyi’nden geri çektiğini unutmamamız gerekir. Mısır, Trump’ın başkan olmadan önceki çağrısıyla bu tasarıyı çekmişti.

FİLİSTİN İTTİFAKIN ÖRTÜSÜ

Amman’daki Arap Zirvesi, İsrail’den uzak olmayan Sünni ittifakın kuluçkası. Altı sene boyunca bilinçli bir şekilde yok sayılmasından sonra ilk kez zirve “yeni Sünni ittifaka örtü olması için” Filistin sorunuyla yüzleşti. Yakında, Washington’da ilişkilerin normalleştirilmesi ve Arap-İsrail ortak iş birliği tanıtımları eşliğinde bir barış konferansının toplanması için ittifakın liderlerinin İsrailli mevkidaşlarıyla birlikte davet alması uzak değildir. 

İRAN, İTTİFAK İÇİN KORKULUK

İran tehdidi aşırı şekilde abartıldı. Körfez ülkeleri ile birlikte Suudi Arabistan’ın bulunduğu “Ilımlı Arap ekseni”nin kurulması veya yeniden kurulması için bir “korkuluk” olarak kullanıldı. Fas Kralı VI. Muhammed’in beklenmedik yokluğunun bu sebepten veya belirtilmeyen başka bir sebepten kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz.  

KUVEYT, İTTİFAKA MESAFELİ

Dikkat çekici diğer bir nokta Kuveyt Emiri Sabah Ahmet el Sabah konuşmasında güvenlik ve istikrar için İran ile diyalog ve Arap ümmetine “farklılıklarının üzerine çıkma” çağrısı yapması. Kuveyt Emiri kulislerin arakasında neler olduğunu biliyor muydu? 

Kendisini ve ülkesini bu tehlikeli ittifaktan uzak tutmak istiyor. Bir ay önce ülkesinin başkentinde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yi kabul etti. Buna mukabil Bahreyn’in başkenti Manama’da gerçekleşen başka bir Körfez zirvesinden çıkan bir teklifle diyalog kanallarının açılması için dışişleri bakanını Tahran’a gönderdi. 

Suudi Arabistan kralı, Trump ile ünlü telefon görüşmesinden sonra bu girişime sahip çıkmadı. İran tehdidine karşı koymaya ve Suriye ve Yemen’de güvenlik bölgeleri oluşturmaya karar verildi. 

Amman zirvesi bir dönüm noktasıydı. Arap bölgesinde yeni bir aşamaya girilmiş oldu. Bu durum, en azından son on yıl içerisinde gerçekleşen zirvelerden onu ayırmaktadır.


MISIR VE FİLİSTİN

Al Ahram
Başyazı

Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’nin, Ürdün’deki Arap Zirvesi’ndeki konuşması, geçenlerde yinelenen Mısır’ın Filistin sorunundaki tutumuna yönelik sorulara cevap olarak geldi. 

Cumhurbaşkanı, şüpheye yer bırakmayacak şekilde Filistin’in Arapların kalplerinde ve beyinlerinin birincil ve merkezi bir yer işgal ettiğini ifade etti. Tüm Araplar için bu konunun önemini sorgulamaya gerek yok. Bu sorunu, bölgedeki diğer gelişmelerden veya günden güne alevlenen kriz ve çatışmalardan ayırmanın mümkün olmadığı bir gerçek. Bununla beraber bu sorun diğerlerine göre öncelikli bir yer alıyor.

Sisi’nin konuşmasındaki birinci konu, ileride gerçekleşebilecek herhangi bir uzlaşmada hedefin 4 Haziran 1967 sınırları içinde; başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması oldu. Bunun dışında başka bir söz söylemek sağlıklı değildir. Kahire; Filistin devletinin kurulması, halkın meşru haklarının alınması ve sorunlarının çözülmesi için çaba göstermeye devam edecektir.  İkinci konu ise Mısır’ın, bütün taraflarla görüşerek, ciddi uluslararası müzakereler sürdürerek kapsamlı ve adil bir çözüm için çaba göstermekten asla geri durmayacağıdır. Herkes tarafından bilinir ki Mısır, her zaman bu sorunu taşıyan en bariz ülkedir. Özellik savaşlar açısından. Gençleri kanlarını, ancak körlerin göremeyeceği şekilde, bu dava için akıttı. Mısır niçin bu mücadeleden geri dursun ki? 

Sisi’nin konuşmasındaki üçüncü ayak ise Mısır’ın ortak Arap eyleminin gerekliliğine inandığıdır. Sadece Filistin halkının sorunlarıyla ilgili değil. Arapların diğer bütün sorunlarında... Arap vücudunun yeniden oluşturulması Arapların güvenliğini tehdit eden riskler için kaçınılmaz hale gelmiştir.  Ortak Arap eyleminin bir parçası olarak Cumhurbaşkanı ile Suudi Kralı Selman arasında zirve gerçekleşti. Mısır’ın ve Suudi Arabistan’ın, Arap bölgesinin en büyük iki gücü olarak bölgesel sorun ve krizlerin çözümünde iş birliği ve koordinasyon konusunda istekliliği teyit edilmiş oldu.


PUTİN’DEN TRUMP VE NETANYAHU’YA AÇIK MESAJ

Rai al Youm
Başyazı

Arapların Amman zirvesindeki meşguliyetlerinin gölgesinde ve Suriye kriziyle ilgili Cenevre görüşmeleri durmuşken Moskova; Devlet Başkanı Putin ile misafiri İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında çok önemli bir zirveye tanıklık etti. Zirve, 15 ticari anlaşmanın imzalanması, ekonomik ortaklıklar ve özellikle Suriye başta olmak üzere bölgedeki sorunlarla ilgili ortaklaşmayla bitti. 

Putin resmi açıklamasında; “İki ülke, ilişkilerinin düzeyini ilerletmek ve stratejik ortaklık düzeyine çıkarmak için büyük bir çaba içerisindedir” dedi. İran’a 2.2 milyar avro kredi verileceğini açıkladı. İran’ı “Rusya için iyi bir komşu, güvenilir ve istikrarlı bir ortak” olarak niteledi. 

Bu buluşmanın ve sonuçlarının önemi; “İran’ın bölgeye müdahalesinin kınayan Amman zirvesinden ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Rusya’nın başkentini bir ay önce ziyaret etmesinden” sonra gerçekleşmiş olmasıdır. Netanyahu ziyaretinde Putin’i, İsrail’e bir tehdit oluşturduğu gerekçesiyle İran’ın, güçlerinin ve nüfuzunun Suriye’den çıkarılması için uyarmıştı.

Batıda Rusya konusunda uzman analistler, Putin’in İran’la stratejik ilişkileri destekleyen açıklamasında Trump yönetimiyle beraber İsrail’e açık bir mesaj görüyorlar. Mesaj, “İran ile stratejik ortaklık, siyasi ve askeri olarak artmakta ve gelişmektedir” demektedir.

Putin-Ruhani buluşması konusunda Lübnanlı gazetecilere bilgi veren Beyrut’taki İranlı bir kaynak, zirvede Suriye ve genel olarak bölge konusunda can alıcı ortak kararların aldığını söyledi. İmzalanan ticari anlaşmalar nedeniyle bazılarının ifade ettiği gibi bunun sadece ekonomik bir zirve olmadığına dikkat çekti. 

Son zamanlarda Suriye dosyası, Rusya-İran arasındaki anlaşmazlıkları konu alan rapor ve haberlerle doluydu. Rusya, Suriye’deki krizin çözümünde Türkiye’nin rolünün olmasını isterken, İran buna şiddetle karşı çıkıyordu. Lakin burada Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir soğukluğun olduğunun işaretleri var. Çünkü Türkiye, iki süper güç arasında seçim konusunda asayı ortadan tutmaktadır. Nihai pozisyonunu belirlemeden önce Donald Trump’ın Ortadoğu’daki siyasetini belirlemesini beklemektedir. 

Açık olan, Ruhani’nin Moskova ziyaretinde ilan edilen Rus-İran stratejik yakınlaşmasıyla, Rusya’nın Ortadoğu’da bölgesel konularla ilgilenmede İran’la yürümeye karar kıldığının onaylanmasıdır. İran’a yakın Lübnanlı bir analiste göre (Rusya) Türkiye’yi güvenilir bir stratejik ortak olarak görmemektedir.

Rus dışişleri bakanlığının, Moskova’daki İsrail büyükelçisini İsrail uçaklarının Suriye hava sahasını ihlal etmesi ve askeri alanları bombalaması nedeniyle iki defa çağırması ve azarlaması, Netanyahu’nun misyonunda başarısız olduğunu göstermektedir. Bu bombalara cevap, ekonomik ve siyasi anlaşmalarla sonuçlanan İran Cumhurbaşkanının sıcak kabulü oldu. 

ÖNCEKİ HABER

İzmir’den Cannes’a başarı hikayesi: Eleia

SONRAKİ HABER

'Evet çıkarsa boynumuzdaki ilmek daha da sıkılaşacak'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...