29 Mart 2017 01:19

Diyarbakırlı hamallar: Başkanlık yaşam yükümüzü arttırır

Fırat Topal ve Serpil Berk Diyarbakır'daki Gıda Toptancılar Sitesindeki hamallarla başkanlık referandumunu konuştu.

Paylaş

Fırat TOPAL
Serpil BERK
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki Gıda Toptancılar Sitesine girdiğinizde dükkanların köşelerinde bekleyen hamalları görüyoruz. Yükleme işinin çıkması için bekleyen işçilerle 16 Nisan’da yapılacak olan referanduma dair düşüncelerini öğrenmek için sohbet ediyoruz. 

Sabahın erken saatlerinde iş için siteye gelen işçiler, gıda maddeleri (un, şeker, yağ vb.) yüklü kamyonları dükkanlara indirme ya da dükkandaki gıda ürünlerini kamyona yükleme karşılığında aldıkları 30-40 TL ücretle geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Ancak çoğu zaman iş çıkmadığını söylüyorlar. Hiçbir sosyal güvenceleri olmayan işçiler yemek, yol gibi masraflarını da kendi ceplerinden ödüyor.

Referandumu sorduğumuz işçiler, bunca işsizlik ve çatışma varken başkanlığın yaşam yükünü arttıracağını söylüyor. 

‘İŞ-KUR SENİ ÇIKARIP BAŞKASINI ALIYOR’

50 yaşında 7 çocuk babası Salih Arpacık,  yaklaşık 20 yıldır hamallık yaptığını, fakat son zamanlarda hiç iş yapamadıklarını ifade ediyor. Arpacık’a neden sigortalı bir işte çalışmadığını sorduğumuzda şunları kaydediyor: “Sigortalı işte çalıştığımızda 900-1000 TL arası maaş veriyorlar. 900 TL’ye nasıl geçineyim? Sigortalı bir iş de bulmak kolay değil ki.  Burada en azından iş olursa biraz daha fazla kazanabiliyoruz. Ama iş yok gün boyu kahvede oturup iş bekliyoruz. İŞ-KUR’a her sene başvuruyorum bir şey çıkmıyor. Hem zaten İŞ-KUR çıkardığı işçi sayısı kadar işçi alıyor, bizim yerimize başkası, başkası yerine bizi... Yani işsiz sayısında değişen bir şey olmuyor.” Referandumda ‘hayır’ diyeceğini söyleyen Arpacık, “Evet, dersem  bu böyle devam edecek, elimizde bir oyumuz kaldı o ne kadar etkili olur bilmiyorum. ‘Hayır’ diyenlere ‘terörist’ diyorlar, o zaman referandum yapmasaydılar. Bu doğru değil” dedi.

‘MECLİSTE TERÖRİST Mİ VAR’

Şener Topsak ise gün boyu site içinde dolandıklarını fakat iş yapamadıklarını belirterek, “Bizim mesleğimiz yok, okumadık. Yük taşıyoruz. Ama okuyanlar da işsiz, hayat yok nasıl ‘evet’ diyeyim? Çıkarılan yasalar zengini daha zengin ediyor. Peki ya biz” diye sordu. Topsak, Meclisten geçen 18 madde hakkında kimsenin çıkıp detaylı bilgi vermediğini ifade ederek, “Doğru dürüst açıklama yok. Bu süreçte mağdur olan o kadar insan varken sadece başkanlık konuşuluyor” dedi. Topsak, ‘hayır’ diyenlerin ‘terörist’ olarak lanse edilmesinin demokratik olmadığını belirterek, “Mecliste o kadar sağcı, solcu, demokrat milletvekili var,  bunlar yasal partiler, halk tarafından seçildi. Kendisiyle aynı fikirde olmayan herkes ‘terörist’ mi? Şimdi Mecliste terörist mi var? Bu doğru değil ‘hayır’ diyeceğim” dedi

‘BURAYA BAKSINLAR’

2 çocuk babası Hasan Güntür, 80 milyon insanı birinin yönetmesini doğru bulmadığını ifade etti. Güntür, Meclisten geçen 18 maddenin sadece Cumhurbaşkanı’nın çıkarına olduğunu belirterek, “Hayır, diyeceğim. Ellerinde silahlarla poz verip, ‘Evet, çıkmazsa savaş çıkar diyorlar, tüm televizyonlar onlar gibi konuşuyor. Bu doğru değil, demokratik değil. Başkanlık diyeceklerine gelip Güneydoğuya baksınlar. Burada her gün insanlar ölüyor” diye konuştu. 

‘YİYECEK İKİ LOKMAMIZ SAVAŞLA GİTTİ’

43 yaşında 4 çocuk babası Cengiz Esen ise 1992’de köyden çıkarıldıklarını ve şimdiye kadar hamallık yaparak geçimini sağlamaya çalıştığını ifade etti. Esen, şunları kaydetti: “1992’de köyden çıkartıldık. Orada tarlam vardı, tarımla uğraşıyordum, şimdi burada hamallık yapıyorum. Memlekette iş güç yok. Nasıl yaşıyoruz, nasıl geçiniyoruz, diye soran yok. Burada sabahtan akşama kadar bekliyoruz, akşam eve elimiz boş gidiyoruz. Bu gün başkanlık diyorlar, ben ‘hayır’ diyorum. İki lokma yiyecek ekmeğimiz vardı o da bu savaşla gitti. Bu sorunlar savaşla çözülmez, ben ‘hayır’ diyorum, yoksa savaşın biteceği yok.”

‘GELECEĞE DAİR UMUDUM YOK’

12 yıl boyunca garsonluk ve kebap ustalığı yapan Mehmet Necar da diğer işçiler gibi erken saatlerde gelip iş bekleyenlerden biri. Çocuklarının iyi bir geleceğine dair umudunun olmadığını söylüyor. Necar, “12 yıl boyunca garsonluk, kebap ustalığı yaptım. Sonra iş bulmadım, hamallığa başladım. Batıya gidip bir lokantada çalışsam sigortamı da yaparlar fakat aldığım para kiraya gidecek” diyor.

‘Karnımı doyurmaktan başka bir şeyi düşünemeyecek miyim’ diye soran Necar, “Biz sürekli çalışıyoruz ama tek düşündüğümüz karnımızı nasıl doyurabileceğimiz. Ben çocuklarımın geleceğini düşünemeyecek miyim? Bir ev almayı, ailemle tatile gitmeyi düşünemeyecek miyim? Yarın ne yapacağım? Gelecek açısından ne düşüneyim? Hep karnım için mi çalışacağım, sadece bunun için mi yaşayacağım? Televizyonda şunu yiyin bunu yemeyin diyorlar. Biz zaten o gösterilenlerin çoğunu yiyemiyoruz ki, bayramdan bayrama et yiyoruz. Artık karnımı doyurmaktan başka bir şey de düşünmek istiyorum” dedi.

‘NEDEN EVET DİYEYİM?’

Referandum sürecini değinen Necar şunları kaydetti: “Ben daha iyi bir yaşam istiyorum. Bunu sağlamak gibi dertleri yok. Neden ‘evet’ diyeyim? Seçimlerde bir sürü söz veriyorlar fakat hiç biri yerine gelmiyor, neden destekleyeyim? Eğer dedikleri gibi özgür bir ülkede yaşıyorsak, niye ‘hayır’ diyenleri suçluyorlar. Bu nasıl özgürlük? Benim gibi işçilerin yaşam koşullarını iyileştirsinler desteklerim elbette. Bugün evde bile bir kararı ortak veriyorsak koca ülkeyi neden bir kişinin eline bırakayım. Çözüm sürecinde rahatlıkla sokakta dolaşıyorduk, şimdi ne kendimizi ifade edebiliyoruz ne dışarı çıkıyoruz. Yeniden barış ortamı sağlasınlar destekleyelim. Ama bu şartlarda başkanlık herkese yük olur, yaşam yükümüzü artırır. Huzur ve barış olsun rahat bir ülkede yaşamak istiyorum.”


 

ÖNCEKİ HABER

‘Referandum yaklaştıkça bizim evde hararet yükseliyor’

SONRAKİ HABER

Hollanda krizi kafa karıştırdı ama...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...