‘Referandum yaklaştıkça bizim evde hararet yükseliyor’
Alibeyköy'de konuştuğumuz esnaf eşinin evetçi kendisinin hayırcı olduğunu söyleyip ‘Referandum yaklaştıkça bizim evde hararet yükseliyor' diyor.
Meltem AKYOL
İstanbul
İstanbul Alibeyköy’deyiz... Referandumda son düzlüğe girdik malum, ipler geriliyor, tartışmalar alevleniyor. Peki, vatandaş ne diyor, ‘evetler’, ‘hayırlar’ değişiyor mu?
Bunları konuşmak, esnafla konuşmak, kadınlara fikrini sormak için dolaşırken, emlakçılık yapan Orhan Yıldız’ın dükkanına düşüyor yolumuz. Orhan Yıldız, 15 yıldır Eyüp Alibeyköy’de oturuyor, Ardahanlı. Evli, bir de çocukları var. Kendisi ‘hayırcı’, eşi ise ‘evetçi’ olduğu için evde sürekli kavga çıktığını anlatıyor: “Referandum yaklaştıkça bizim evde hararet yükseliyor”
‘DOĞAL OLARAK HAYIR, ÇÜNKÜ KÜRT’ÜM’
Oturuyoruz, birer çay söylüyor Orhan, içerken sohbet ediyoruz. Referandumu konuşuyoruz, düşünmeden yanıt veriyor: “Doğal olarak hayır”.
Neden diye sorunca, “Kürt olduğum için” oluyor yanıtı. Anayasa değişikliği maddelerini ise pek bilmediğini söylüyor, “Ama yapılmak isteneni biliyorum” diyerek ekliyor: “Hepsini, her şeyi kendine almak istiyor, onu biliyorum. Bütün hakları kendine verecek”.
Paketin de özellikle açıklanmadığını düşünüyor: “Açıklamıyorlar çünkü bilinmesini istemiyorlar. Bilinirse onlara oy verilmeyeceğinin farkındalar çünkü”.
‘EŞİM EVETÇİ, EVDE SÜREKLİ KAVGA’
“Peki, ailede evet diyen var mı?” diye soruyorum, gülerek “Var var” diyor, “Eşim Bitlis’li, MHP’li, ‘evet’ diyecek... Benim hanım Bahçeli’yi takip ediyor.” Evdeki durumları soruyorum, gülerek yanıtlıyor: “Valla evde sürekli kavga. O beni ikna etmeye çalışıyor, ben onu ikna etmeye çalışıyorum, olmuyor, kavga ediyoruz.”
Orada çalışan Gül, söze dahil oluyor arada. Orhan kestirmeden referandumda ne diyeceğini soruyor Gül’e. ‘Hayır’ yanıtını alınca tatmin olmuyor, “Eşin peki?” diye soruyor. Gül’ün yanıtı “O da ‘hayır’ diyor” olunca biraz da içlenerek, “Bizde öyle değil işte, bizde sıkıntı...” diyor. Sonra dönüp bana “Sen beni gazeteye koyacak mısın?” diye soruyor, “Elbette” diyorum, “Koy koy, götüreyim hanıma göstereyim, belki kendi tarafıma çekerim” diyerek elindeki simidi gösteriyor; “Çek çek, bunu da koy, esnaf simit yiyor, simide kaldık diye de yaz.”
‘TAYYİP BİZİ BİR KUYUYA ATMIŞ, NE YAPALIM’
“Aranız nasıl peki eşinle?” diye soruyorum, yine gülerek yanıt veriyor; “Yani ‘hayır’ demesini istiyorum ama bizim hanım yok diyor, anlatıyorum da anlamıyor, kavga ediyoruz.”
Eşinin de maddeleri bilmediğini, “Devlet Bahçeli ‘evet’ dediği için ‘evet’ dediğini” anlatıyor.
“Yapacak bir şey yok. Vallahi bir kuyunun içine düşmüşüz, Tayyip bizi bir kuyuya atmış, ne yapalım! Kayınpederim de ‘evetçi’, valla yapacak bir şey yok abla, kaderimize bu yazılmış” diyerek basıyor kahkahayı.
Bu arada dükkana gelenlere sataşmayı da ihmal etmiyor, “Aha bi ‘evetçi’ daha geldi, sen ‘evetçi’ydin değil mi?” diye takılıyor müşterisine.
Sonra yine konuyu eşine getiriyor, “Bu ‘evet-hayır’da sıkıntı var, yav ikna da olmuyor, ne yapsak boş kavga ediyoruz evde, seçimler yaklaştıkça bizim evde hararet yükseliyor.”
‘GEÇEN SEÇİMDE BİR HAFTA KÜS KALDIK’
Geçen seçimlerde ne yaptıklarını merak ediyorum. Orhan Yıldız, HDP’ye oy vermiş, eşi AKP’ye... “Yine kavga ettik, bir hafta konuşmadık birbirimizle. Sıkıntı yani... Sen en iyisi bir resmimi çıkart gazeteye, götüreyim göstereyim, bak hanım gazeteye bile çıktık, ‘hayır’ de diyeyim” diye şakalaşmayı sürdürüyor.
Eşini ikna etmek için “Sana tek taş alayım, beş taş alayım, hayır de seni yazın istediğin yere tatile götüreyim” vaatlerinde bulunduğunu da anlatıyor gülerek. “Ama sen de rüşvet teklif edeceğine maddeleri anlat da ikna et” diyorum, “Valla o da doğru, ama ne yapayım, bizim bu seçimler yüzünden aramız bozuldu. ‘Hayır’ desin hem bizim aramız düzelir, hem de memleket” diyor.
‘GEÇEN YIL AYDA 8 DAİRE SATIYORDUM, BU YIL 1’
“İşler nasıl?” diye sohbet daha ciddileşiyor. Art arda sıralıyor düşüncelerini; “Piyasa kötü, geçen yıl ile kıyaslandığında işler yüzde 70 düştü. Mesela geçen sene ayda yedi sekiz tane daire satıyorduk, şimdi bir tane satarsan öp başına koy. Eee, halimiz zaten ortada... Yaa ülkede kimse huzurlu değil ki, olanlara bak. Bir de insanlar olanların çoğunu bilmiyor. Niye?
Bu televizyonlar bir şey göstermiyor ki, bir sürü şey oluyor ülkede, televizyonlara bakıyorsun hiçbir şey yok. Niye? Tayyipçi... Hepsini almış eline, bir röportajda diyorsun ben ‘hayır’ kullanıyorum, direk seni terörist ilan ediyorlar. İnsanlar korkuyor, tedirgin. Bak mesela, 7 Haziran seçimlerinde ne oldu, tek başına çıkamadı, savaş açtı... Şimdi de ‘FETÖ’yü çıkardı... İnsanlar kendi haklarını savunamıyor, ‘FETÖ’ olayı var, bir şey olursa hemen alıyor ‘FETÖ-METÖ’ diyor. İnsanlar bir yere de gidemiyor, vallahi dışarıdakiler de içerdekiler de hapishanede yani...”
NE OLACAK DEMEYİN, SANDIĞA GİDİP ‘HAYIR’ DEYİN
Bitirirken sandığa gitmeyi düşünmeyen seçmenlere de çağrı yapıyor Orhan: “Sandığa gidelim, ne olacak demeyelim. Oradan çıkacak bir ‘hayır’ oyu, ‘evet’le kafa kafaya getirecek ve... Ama gitmezsen yani bir ‘hayır’ eksik olacak. Sandıklara da sahip çıkmak lazım, yani bırakıp gitmemek lazım, sonuna kadar sandıkta durmamız lazım.”