25 Mart 2017 19:18

Yüksek Gerilim Sınavı

Yaşam koşulları, işsizlik oranı, emekli maaşı, ve zamlara baktığımızda, bu ülkedeki en büyük yalanın “emeğiniz emanetimizdir” olduğunu söyleyebiliriz.

Paylaş

ÖLÜM GİBİ BİR ŞEY OLDU AMA KİMSE ÖLMEDİ!

Doğan Can İLHAN

Deniz Tatar

Çanakkale

Hayatımızı, umutlarımızı, geleceğimizi bağladığımız, neredeyse gençliğimizin tamamını ve en güzel yıllarını test kitapları arasında boğduğumuz, uğruna deste deste paralar harcadığımız üniversite sınavları…

İyi bir kariyer için ezberlememiz gereken ve ileride işimize yaramayacak bir ton bilgi…

Maalesef isteklerimiz doğrultusunda değil, kazanç doğrultusunda seçilen mutsuz bir yaşam şekli.

2017 YGS-LYS ve tercih döneminin ilk parkuru olan YGS’yi tamamlayanlar oldu, tökezleyip düşenler oldu ve sistemin en yüz karartıcı olaylarından biri; bu parkura geç kaldığı için başlayamayanlar oldu. Sınavdan önce ilk konuşulması gereken şey, bu sene sınava alınmayan gençlerdir. Geçtiğimiz yıllarda sınav başlangıç saati olan 10.00’a kadar kapıdan aday alımları devam ederken, bu yıl 09.45’te kapıların kapatılması kararı verildi. İşten çıkıp sınava giden, sınav stresiyle uykusunu alamayıp geç kalkan bazı adaylar, ne yazık ki bir kaç dakikalık rötarla sınava alınmadılar. 160 dakikalık ezbere dayalı vasıfsız bir yarış yetmezmiş gibi, 1 dakikada o gençlerin umutlarını kırdılar.

BİZE DE Mİ YGS?

Biz neden böyle bilimsellikten uzak ezber temelli bir sınava tabii tutuluyoruz? Yeteneklerimizin veya ilgi duyduğumuz meslekler doğrultusunda yapamadığımız tercihlerden dolayı, günümüzde özellikle sanat dallarıyla uğraşan pek çok genç para getirisi olmadığından bu alanlardan uzaklaşıp, daha çok iş imkanı ve kazancı olan mesleklere yöneliyor. Ne yazık ki ülkemizdeki eğitim sistemi, sınav sistemi ve iş imkanları çerçevesine bakıldığında, kültür-sanat ve bilim alanlarındaki gelişmişlik seviyemizin neden yerlerde süründüğünü açıkça belli ediyor. Yaşam koşulları, işsizlik oranı, emekli maaşı, vergiler ve zamlara baktığımızda, bu ülkedeki en büyük yalanın “emeğiniz emanetimizdir” olduğunu söyleyebiliriz.

 

BİLDİKLERİMİZİ DEĞİL BİLMEDİKLERİMİZİ ÖLÇEN SINAV

Melisa AKKAPULU

Danışment Gazi Anadolu Lisesi

Bir YGS’yi daha geride bıraktık. ÖSYM bu sene de yeni kurallar çıkardı. En göz önünde olanı da; 09.45’ten sonra öğrencilerin sınava alınmaması. Gerektiği zaman sabahlara kadar ders çalışıp, sosyal aktivitelerden yıl boyunca uzak olup, tüm yıl canını dişine takan bu öğrenciler 09.45’ten sonra sınava alınmadılar. Saniyeyle geç kalanlar dahi sınava alınmadı. ÖSYM’nin yaptığı tek açıklama ise mağdur öğrencilerin mağduriyetini gidermekten yana değil bu konuda yapacakları hiçbir şeylerinin olmamasıydı.

Bunun yanı sıra 160 soruluk sınav süresi sadece 160 dakika.
Soruların zor olup eğitim sisteminin yerler altında olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Türkçe bölümünü bitirdiğimizde zaten süre su gibi akmış oluyor, biz bu 160 dakika içerisinde geleceğimizi bir bakıma kurtarmaya çalışıyoruz. Bu sene yapılan sınavda neredeyse herkesin sorunu olan matematik dersinin ortalama seviyenin üstünde olduğunu görebiliyoruz. Bu sınavda bildiklerimiz yerine daha çok bilmediklerimiz ölçülüyor. Bunun nedeni geleceğimizi itibarsızlaştırmak mı? Ezberci eğitime dayanan bir sistem, sürekli müfredatı değişen bir eğitim... Nasıl iyi bir eğitim sistemi olabilir ki? Zorlama soruların olduğu sınav, eğitim sisteminin de zorlama olduğunu anlamamızda bize bir kere daha yardımcı oldu.

Psikoloji herkes için önemlidir ama biz öğrenciler için çok daha önemli. Çünkü bu süre boyunca ve sınava girdiğimizde iyi bir psikolojiye ihtiyacımız var. Psikolojimizi sağlam tutabilmek için ekstra çaba sarf etmemiz gerekiyor. Eğer bunu başarabilirsek geleceğimizi kurtarma şansımız daha yüksekti fakat sınav sorularından sonra öğrencilerin psikolojisi başarabileceklerinin daha da altına düştü.

Geçmiş yıllardan tanık olduğumuz bir olayı bu YGS’de de gördük: Kopya Skandalı. Gülen Cemaati’nin yaptığı iddia edilmişti, onları bitirdiklerini iddia ettiler. Peki şimdi bu soruların cevaplarını kim sızdırdı? O kadar öğrencinin girdiği bu sınav 5 kişinin soruları almasıyla emek verenlerin emeğini ezip geçti. Bu olay da ülkedeki adaleti bir kere daha bize göstermiş oldu.

 

BAŞIMIZA NELER GELDİ

Zelal Sahidenur SARİ

Van Dersane Ögrencisi

Sevgili Genç Hayat Okurları,

Bu mektubu okuyanlar arasında en uzağınızla aramızdaki mesafe 1876 kilometre. Biraz bahsedeyim siz buralardan; geçtiğimiz günlerde YGS adında küçük (!) bir baştan savma programıyla karşı karşıya kaldık. Baştan savma diyorum çünkü bizim uzun yıllar hazırlandığımız sınavı kendi egolarına kurban ettiler. Hiç bir yerde duyurusu yapılmayan yeni kurallar, mezun arkadaşları yeniden sınava girme konusunda caydıran uzak sınav yerleri, bütün her şeyden bihaber gözetmenler, öğrencilerin strese girmesini sağlayan mükemmel (!) bir silgi, kararsızlıkla hazırlanmış sorular ve daha bir çok eksikle geçen bir sınav. Sınav sonrasında görüştüğüm bir kaç arkadaşa bu durumlardan nasıl etkilendiklerini sordum. İlk olarak sınav yeri Ağrı çıkan arkadaşım çektiği uzun yolun ardından sınavda uyuyakalmış, ikinci arkadaşım sınav başlamadan tuvalete gitmek istese de gözetmenin izin vermemesiyle sınavın ilk dakikalarında sınav salonundan ayrılmak zorunda kalmış, diğer arkadaşım ise bu sene ki sınav şartlarının stresini ikiye katlaması nedeniyle salon içerisinde ufak bir baygınlık geçirmiş. Onların yaşadıklarının yanı sıra kendi salonumda da acemi bir gözetmenle karşı karşıya kaldım. 09.45 saatine uygun bir şekilde binaya alınan arkadaşı sınav salonuna geç girdi diye bina sorumlusunun yanına yollayıp sınava geç başlamasına sebep olarak sistemin ne durumda olduğunu gözler önüne serdi. Eminim şu an şu satırları okuyanlar arasında başına bu olaylardan herhangi biri gelen yahut bu olaylardan herhangi birine şahit olmuş bir arkadaşımız vardır. Bu anlattıklarım elbette hepimiz için büyük bir sorun ve bu sorunun temeli de sınavın referandum sürecine denk gelmesi. Referandum! Çok büyük mesele. Ego demiştim ya işte bu referandum o egonun tescillenme aşaması. Bunun için de öyle az buz değil bayağı çabalıyorlar. En başta “hayır”a tahammül edemedikleri çok belli. Hayırcıları terörist ilan ediyorlar.Hayır kampanyası yürüten araçlara müdahale ediyorlar. Başka ülkede onlara köpek saldırmalarından şikayet edip kendi ülkelerinde eğitime yıllarını adamış akademisyenlere köpeklerle saldırıyorlar. Bayağı değişik bir kampanya anlayışları var anlayacağınız. Bu değişik anlayışla da ülkeyi karambole yuvarlıyorlar. Biz de bu kadar dar bir alanda karambole yuvarlanmamak için çabalıyoruz. Belki bir avuç insanız belki de bir avuçtan fazlayız. Sayımızın bir önemi yok aslında direniyoruz hepimiz. Çok başka yerlerde, çok başka şekillerde aynı amaç uğruna mücadele veriyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Galatasaray yönetimi mali ve idari açıdan ibra edildi 

SONRAKİ HABER

Gençlere referandumdan ne kalıyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa