24 Mart 2017 00:30

Arçelik’te patron eliyle muhalif temizliği

Metalde sözleşme görüşmeleri yaklaşırken 2015 yılındaki direnişinde öncülük eden Arçelik fabrikası işçileri, birer birer işten çıkarılıyor.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

Arçelik’in Beylikdüzü’ndeki fabrikasında iki işçi daha kapının önüne konuldu. İşten atılan işçilerden Gökmen Yıldız, işten çıkarmaların Türk Metal eliyle yapıldığını ve metal direnişi sonrası istifa eden tüm işçilerin topun ağzında olduğunu ifade etti.

Yaklaşık 15 yıldır Arçelik’te çalışan Yıldız, işten atmaların devam edeceğini düşündüğünü belirterek, “Biz iki yıl önce Türk Metal’den istifa ettik. İstifa ettikten sonra benimle birlikte 7 arkadaşımı işin öncülüğünü yapan kişiler olarak ilan ettiler ve isimlerimiz yönetime de verildi. O dönem 12 gün görev izni vererek işten uzaklaştırdılar. Daha sonra iki arkadaşımızı önce bölüm değişikliği yapıp daha sonra işten çıkardılar. Belli aralıklarla başka arkadaşlarımız da atıldı. Şimdi de benle bir başka arkadaşımı çıkardılar. İki üç kişi kaldı...” diye konuştu. 

‘KÜÇÜLME’ DİYORLAR AMA ÜRETİM TAM GAZ SÜRÜYOR 

Kendilerine gerekçe olarak “küçülmeye gidileceği” söylense de buna inanmadıklarını belirten Yıldız, şöyle devam etti: “Geçen gün insan kaynakları ile görüştük. Bize ‘Şirket küçülmeye gidiyor’ dedi, ancak bizim çalıştığımız bölümde çalışma tam gaz devam ediyor. Bir de normalde küçülmeye gidildiğinde sözleşmeli işçilere öncülük verilir. Yani inandırıcı değil! Performans düşüklüğünü de gerekçe gösteremiyorlar. Çünkü yılda iki kez performans değerlendirmesi yapılır ve benim performans değerlendirmem yüksek çıkıyor zaten. İnsan kaynaklarına ‘Neden ben’ diye sordum, ama bir gerekçe sunmadılar. ‘Yapacak bir şey yok’ dediler. Ayrıca bize ‘Performansınız kötü sizi bu bölüme alalım’ gibi herhangi bir seçenek de sunmadılar, direkt çıkışımızı verdiler.”

‘SENDİKAYLA BİRLİKTE YAPILDIĞINI BİLİYORUM’

“İşten atma planının sendikayla birlikte yapıldığını düşünmüyorum, biliyorum” diyen Gökmen Yıldız, sendikacıların ve patronun MESS ile imzalanacak grup sözleşmesi öncesi “hazırlık” yaptığını söylüyor. 2014’te imzalanan 3 yıllık sözleşmeyle pek çok hak kaybı yaşadıklarını ifade eden Yıldız şöyle konuştu: “Şimdi eylülde yeni bir sözleşme geliyor. Büyük ihtimalle bu sözleşme de iyi geçmeyecek. Bu yüzden de akıllarınca kafa elemanları kopartmaya çalışıyorlar ki geri kalanlar ses çıkarmasın. Tek amaçları bu bence. Yönetime işten çıkarılacakların listesini verdiği duyumu aldık. 120 ila 180 arası kişiden oluşan bir liste verildiği söyleniyor. Bugüne kadar çıkarılan işçilerin hepsi sendika yöneticilerine tepkili olan işçiler. En azından bu çıkarılanlar öyle...”

GERİ DÖNMEKLE HATA YAPTIK

En büyük hatalarının genel müdürün sözüne güvenerek sendikaya geri dönmek olduğunu belirten Yıldız, şöyle devam etti: “Biz aslında birlik olduk, ama elimize yüzümüze bulaştırdık. O zaman müdürümüze çok güvendik. Eğer bu taleplerimiz karşılanırsa istifamızı geri alırız demiştik. Kerim bey direkt bize söz verdi. Biz de anlaştık, ama onlar pusuya yatmış beklemiş işte. Sendikaya geri dönmekle hata yaptık. Keşke dönmeseydik... Biz müdürü, işverenden sendikadan bağımsız gördük. Asıl hatayı da orada yaptık. Bize çok destek vermişti. ‘Ben gerekeni yapacağım’ demişti. Ama daha sonra o müdürü de gönderdiler. Kerim bey gitti, İbrahim bey getirildi. Kerim beyin verdiği tüm sözler ortada kaldı. Açık açık belli, o verilen sözler yerine gelmesin diye yaptılar bunu.” 

SENDİKADAN BAŞLAMAMIZ LAZIM

İşçinin sırt sırta vermesi gerektiğini, ancak çözümün bununla sınırlı olmadığını söyleyen Yıldız, gerçek bir değişim için sendikadan başlamak gerektiğini vurguluyor: “Biz direnebildiğimiz kadar direndik zaten. Bazı haklar da aldık; sendikadan da MESS’ten de... Ancak sendikadan başlamamız lazım. Bizim haklarımızı savunmuyorsun diyerek başkaldırmamız gerekir. Sendika olmadığı zaman hiçbir şey yapamıyorsun. Çünkü kafan yok. Kafa olmayınca gövde bir şey yapamıyor. Eğer bir direniş yapacaksak sendikadan başlamamız lazım. Yoksa ayağa kalktığında birtakım haklar verirler, ama sonra öncülük edenleri böyle birer birer işten atarlar. İnsanlar işe mahkum, sendikalar işçilere mahkum, patron da sendikacıya mahkum. Öyle bir çark oluşturmuşlar ki... Ya bize teslim olacaksın ya da dik duracaksın! Dik duranları böyle yiyorlar işte. İşçinin işverenden önce sendikayla sorunu var. Eskiden ağa-maraba sistemi vardı, şimdi onun yerini sendikacılar almış. Ayın bir günü onlara çalışıyoruz, ama masada bizim tarafımızı değil işveren tarafını tutuyorlar. Türkiye’de sendikacılar patronlara çalışıyor. Patron ne diyorsa o oluyor. İşçiler patrondan çok sendikacılardan korkuyor. ‘İstifa edersek ya da sendikacılara muhalif olursak bizi de yutarlar’ diye düşünüyor işçiler...”

DİLİN KURUYOR, KÜFÜR EDESİN GELİYOR...

Gökmen Yıldız, 14 yıl 7 aydır çalıştığı işyerinden çıkarıldığında hissettiklerini “Bir insan 14 sene bir işyerine emek veriyor. 14 sene ne demek! Öyle bir şey ki artık insan kendi işi gibi benimsiyor... Bir anda bir buçuk yıl önce işe başlayan insan kaynakları çıkıp ‘Senle çalışmak istemiyorum’ diyor. Eğer bir kişi gönderilecekse ben seni gönderirim, ben oranın yerlisi gibi olmuşum... O anki atmosfer çok farklı; dilin kuruyor, küfür edesin geliyor, bir şey diyesin gelmiyor. Yaşamayan anlayamaz...” diye anlatıyor. Fabrikada bazı işçilerin işten atmalara tepki olarak sendikadan istifa ettiğini söyleyen Yıldız, işe iade davası açacaklarını belirterek, “Sonuna kadar hakkımızı arayacağız” dedi.

‘TÜRK METAL HOLDİNG OLMUŞ ARTIK’

Gökmen Yıldız’ın, “Sendikacılıktan çıkmışlar” dediği Türk Metal yöneticilerine yönelik sert eleştirileri var: “Ben onlara sendika gözüyle bakmıyorum. Holding olmuşlar artık. Otel zincirleri kuruyorlar. Sendikacılıktan çıkmışlar. Sen bir sendikasın, gücün işçi olması lazım. İşçiyle bir araya gelmen lazım. O kadar otel açmaktaki amacın ne? Zaten para kazanıyorsun işçinin sırtından. İhtiyacın da yok. Artık işi ticarete dökmüşler. Zaten bir şube başkanı alıyor 25-30 bin lira para. Sanki milletvekili... Yaptığın ne kardeşim? Hiçbir şey! İşyerine ayda yılda bir gelirse geliyor, toplanıyor, çay, kahve içiyor, sonra gidiyor. Toplanalım, her banttan bir temsilci gelsin, sorunları konuşalım. Böyle bir şey yok yani. Geliyor sendika odasında oturuyor. Oradakiler ne aktarırsa artık. Ondan sonra çekip gidiyor işte”.

ÖNCEKİ HABER

'Tencerede taş mı kaynatalım?'

SONRAKİ HABER

'Kızımın büyüdüğüne tanıklık edemiyorum'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...