22 Mart 2017 13:32

Bir berber bir berbere gel beraber ‘hayır’ diyelim demiş

Evrensel gazetesi okuru berberde yaşadığı referandum sohbetlerini yazdı.

Paylaş

İmza:
Bir okur

Cuma sabahı 13 yıldır 30-35 günde bir gitmek “mecburiyetinde” olduğum berberimi arayıp, ‘dükkanda mısın?’ diye sordum. ‘Gel abi’ deyince on beş dakikada ilk sırayı kaptım.

Her zamanki gibi ikram edilen çay eşliğinde muhabbet başladı. Hal hatır, işler güçler sorulduktan sonra muhabbetin derinleşeceği koltuğa geçildi. Önlükler serilip, hazırlıklar tamamlandığında makasın şakırtısı sohbetin fon müziği oldu. Bir berberde ne konuşulur? Gelen müşterinin hoşlandığı meseleye göre değişkenlik gösterebilir. Bizim sohbetler genellikle, kitaplar, hayatın zorlukları, kimi zaman rakıya gelen zamlar, memleket ve dünya işleri, yani politika. 

Gündem malum, referandum. Gelenin gidenin ve çevredeki esnafın referandum için neler düşündüğünü sorarak sohbetin kapısını aralıyorum. Bu arada benim berber ‘hayır’cı. “Peki çevre esnaftan daha önce AKP’ye oy vermiş, fakat bugün tereddüt eden ya da ‘hayırcı’ olan var mı?” diyerek izlenimlerini soruyorum.

‘Tek tük var’ deyip sıkı bir Tayyip Erdoğan’cıyı örnek veriyor. “Doğma büyüme Kadıköylü, küpe takan, yaşam tarzı modern ve şaka gibi bir adam” diye tarif ettiği esnaftan bahsediyor. 

Her dönem AKP’ye gözü kapalı oy verdiğini, hiçbir kaygı duymadan savunduğunu söylüyor ve ‘Gerçek anlamda aşık abi’ diyor ve ekliyor: “Yok böyle bir şey. Bu referandumda da ‘evet’ oyu verecek. Cumhurbaşkanlığı sistemi ona yaramayacak, doğru değil, onun lehine değil buna rağmen yine oyu ‘evet’ olacak. Şaka gibi dedim ya.”

Bu arada bir kişi giriyor dükkana. ‘Aha işte sana bir AKP’li daha’ deyip giren kişiye takılıyor. ‘Kadın Kuaförü’ bir esnaf giren içeri giren kişi. Başından beri oyunu AKP’ye vermiş. Artık ‘hayırcı’ymış. Neden ‘hayırcı’ olduğunu soruyorum. Bir berber tıraşa devam ederken, diğer berber anlatmaya başlıyor.

“Bu kadar yetki fazla. Böyle olmaz. Tek adam, tek yetki. Doğru değil abi” diye bir çırpıda sıralıyor. “Sırf tek adam meselesi için mi artık oy vermeyeceksin? AKP’den ne zaman vazgeçtin?” diye soruyorum, “15 Temmuz sabahı vazgeçtim” cevabını veriyor. ‘Galiba cemaatçi falan’ diye düşünürken, ‘15 Temmuz sabahı’ demesi dikkatimi çekiyor. “15 Temmuz gecesi mi, sabahı mı?” diye soruyorum, ‘Sabahı abi’ diyor. “Nasıl yani sabahı? Niye gece değil de sabahı?” diye tekrardan soruyorum. 

Şimdiye kadar hiç düşünmediğim, duymadığım ve beni çarpan bir noktadan veriyor yanıtını: “15 Temmuz sabahı Bahariye sokaklarında eli sopalı, bıçaklı, pompalı tüfekli garip garip adamlar dolaşıyordu. Ürktüm. Bunlar kim deyip düşünmeye başladım. Bana korkunç geldi, kaygıya kapıldım.”

“17-25 Aralık, cemaatle ortaklık, yolsuzluklar, ‘aldatıldık’ sözündeki samimiyetsizlik, ekonomideki olumsuz gidişat, çözüm süreci vs. senin bu kararı almanda hiç mi etki yapmadı?” diye soruyorum, cevap veriyor: “Hayır abi ürktüm. O sabahki görüntü bugün tek adam anlayışıyla birleşince daha da ürkünç geliyor. Böylesi adamları besleyen, sokağa salan tek adam ve tek yetkili olursa başımıza daha neler geleceğini bir düşünsene?”

“Peki senin gibi düşünenler var mı?” soruma da şu cevabı veriyor:  “Teşkilat içinde tek adam anlayışına karşı çıkan ve ‘hayır’ diyecek epey bir insan var. Tanıdığım esnaflardan da artık vazgeçip ‘hayırcı’ olanlar var.” 

“Son bir sorum daha olacak” diyorum ve soruyorum: “Peki referandum değil de seçim olsaydı ne derdin?”, o da cevap veriyor: “Yine vermezdim, ama Kadıköy Belediye seçiminde tercihim AKP olurdu. Çünkü Kadıköy Belediyesinin hizmetleri hiç iyi değil.”

Tıraş bitti son rötuşlar yapıldı. Parayı verip çıkarken, “Referandumda evet çıkarsa artık gelmem başka bir berbere giderim, ama ‘hayır’ çıkarsa gelmeye devam ederim.” diyerek takılıyorum. ‘Niye abi?’ diyor, ben de “Benim gibi bir müşteriyi kaybetmemek için çalışın ‘hayır’ çıksın” diyorum.

ÖNCEKİ HABER

‘Avusturya’daki Türkler endişe içinde’

SONRAKİ HABER

Musul’da toplu mezar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...