31 Mart 2011 13:20

'1 Mayıs yaygın, kitlesel ve birlikte kutlanmalı!'

Ülke gündemi de dünya gündemi de oldukça yoğun. İşçi ve emekçiler açısından 2010 1 Mayısından 2011 1 Mayısına kadar olan süre içinde saldırılar hız kesmedi. İşten atmalar, güvencesiz ve kuralsız çalıştırma, iş cinayetleri, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, düşük ücret, özelle

'1 Mayıs yaygın, kitlesel ve birlikte kutlanmalı!'
Paylaş
Gökhan Durmuş

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Döndü Taka Çınar, yaşanan bunca sorunun karşısında işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayısın en kitlesel, yaygın ve birleşik bir şekilde kutlanmasının zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Her türlü bölünme ve merkezi kutlama adı altında geniş emekçi kesimlerin 1 Mayıs dışında bırakılmasının mücadeleyi gerileteceğini dile getiren Çınar, KESK’in bu sorumlulukla hareket edeceğini, tüm konfederasyon ve meslek örgütlerinin de bu sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini söyledi. İşçi ve emekçiler 1 Mayısı hangi sorunlarla karşılıyor?

Güvencesizlik, esnek çalışma,  taşeronlaştırma ve özelleştirme hız kesmedi. Temel hizmet alanlarında bile taşeronlaştırma sürüyor. Aynı işi yapan emekçiler, statü farkı konularak bölünmeye çalışılıyor. 4-b, 4-c gibi çalışma biçimleri yayılıyor. Bu da örgütsüzlüğü getiriyor. Verilen fiili mücadeleler var. Bunlar başarıya ulaşmazsa açılan davalar 3-4 yıl sürebiliyor. Yani ciddi bir sendikasızlaştırma hareketiyle karşı karşıyayız. Krizle birlikte işten atma tehdidi de kullanılarak ücretler düşürüldü, çalışma koşulları kötüleşti, işçi ve emekçilerin birkaç hakkı da varsa onlar gasbedildi. Düşük ücret politikası ciddi bir şekilde uygulanıyor ve krizin tüm faturası biz emekçilere ödettiriliyor. Sermaye ise bu süreçten ciddi bir yara almadan hatta kârını katlayarak çıkıyor. Yine bu dönemde çıkarılan torba yasa gibi kanunlarla sermayeye yeni teşvikler ve hibeler sunulurken bizlerin hakları ellerimizden alınıyor. Son olarak gündeme getirilen ve süper yetki olarak da ifade edilen kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiyle hükümet, bugüne kadar çıkarmakta zorlandığı, tepkiler nedeniyle gündeme getirmediği Kamu Personel Rejimi, Gümrük Kanunu, Kamu Hastane Birlikleri ya da benzeri birçok yasayı Meclisi devre dışı bırakarak çıkarmayı ve hak gasplarını hayata geçirmeye çalışıyor. Bu yetki kamu emekçilerinin özlük haklarına ilişkin yeni hak kayıplarını getirecektir, hükümetin kendi üst bürokratlarına kıyaklar yapılacaktır. AKP, torba yasada yer veremediği birçok düzenlemeyi, 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nı değiştirmeyi, esnek, kuralsız çalıştırmayı iyice yerleştirmeyi de planlıyor. Buna topyekün karşı koymak gerekiyor.

Kıdem tazminatı, özel istihdam büroları, bölgesel asgari ücret, kamu hizmetlerinin tamamen piyasaya açılması ve kamu çalışanlarının tamamına yakınının sözleşmeli hale getirilmesi gibi uygulamalar da seçim sonrası gündeme gelecek. Bunun gibi sorunların yanı sıra ülkemizin temel sorunlarından olan Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda adım atılmıyor. Bu konuda dile getiren talepler şiddetle bastırılmaya çalışılıyor.

Bu dönemde sınırlarımızın ötesinde de ciddi gelişmeler yaşanıyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da halk ayaklanmaları yaşanmakta. Bir yandan ise Libya’da Türkiye’nin saldırı üssü haline getirildiği bir NATO işgali söz konusu.

Bu ve benzeri sorunlara karşı işçi ve emekçilerin alanlara güçlü bir şekilde çıkarak, özellikle de seçim öncesi, taleplerini yüksek sesle dile getirmesi, bundan sonra sürdürülecek mücadele için güç biriktirmesi ve birliğini sağlaması 2011 1 Mayısını önemli kılıyor. Bu saldırılara bakınca, konfederasyonlar, emek ve meslek örgütleri 1 Mayısta nasıl bir tablo ortaya koymalı?

Son dönemde artan saldırılara karşı küçük de olsa direnişler yaşanıyor. Yine torba yasaya karşı bir mücadele yürütüldü. Biz KESK olarak da bu mücadelenin en önünde yer aldık. Metal işçilerinin düşük ücret ve esnek çalışmaya karşı grevleri sürüyor. Türkiye’nin pek çok yerinde sendikalaşma nedeniyle işten atılan işçilerin direnişleri var. Ancak sendikal hareketin bütününe baktığımızda saldırılara karşı mücadelede parçalı bir duruş söz konusu. 1 Mayıs hem bu mücadelelerin birleşmesi hem de grev ve direniş yerlerinin birer 1 Mayıs alanlarına çevrilmesi açısından önemlidir. İşçi ve emekçiler arasındaki her türlü rekabete son vererek onları birleştirmek ve ortak talepler etrafında mücadeleyi hayata geçirebilmek açısından da 1 Mayısın yaygın, birlikte ve kitlesel kutlanılması zorunludur.

1 Mayısı hiçbir ön yargıya mahal vermeden, eksiklikleri öne çıkarmadan, işçi ve emekçilerin birliği zemininde gerçekleştirmek için her konfederasyonun ve meslek örgütlerinin sorumlu davranması gerekiyor. Birlikte ve yaygın kutlamaya özellikle vurgu yaptınız. Geçtiğimiz yıllarda ayrışma ve merkezi kutlama tartışmaları olmuştu. Bugün açısından bu tartışmaların güncelliği var mıdır?

Düşük ücretle, ağır koşullarda, kuralsız ve güvencesiz bir çalışma dayatılırken, diğer yandan ifade, basın ve örgütlenme özgürlüklerine yönelik ciddi bir saldırılar var. Yani sendikaların, işçi ve emekçilerin ekonomik ve demokratik talepleri bakımından ciddi bir gerileme var. Buna karşı birliklerini sağlayacak bir zemin yaratmak mümkün 1 Mayısta. 1 Mayısta her hangi bir ayrıştırma çabası işçi sınıfının, emekçilerin ve halkın çıkarına olmaz, olamaz. Biz biliyoruz ki 1 Mayısların ayrı kutlandığı dönemlerde de yerellerde oluşan birlikler, şubeler ortak kutlama için çaba harcamıştır. Yeter ki buna müdahale edilmesin. Biz böyle bir ayrışma olsun istemiyoruz.

1 Mayıs işçi sınıfının, emekçilerin olduğu her yerde kitlesel bir şekilde kutlanmalıdır. Türkiye genelinden İstanbul’da toplama ya da yakın bölgelerdeki illeri buraya getirme gibi tartışmalar sınıfın içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında lüks ve gereksizdir. Çünkü 1 Mayıs işçi ve emekçilerin kendi birlik ve mücadelelerini güçlendirecekleri bir gündür. 1 Mayısta en fazla sayıda işçi ve emekçinin alana çıkması taleplerini dile getirmesi gerekir. Merkezi kutlama tartışmaları ise bunun önüne engeldir. Binlerce kişinin 1 Mayısı kutlayacağı yerlerden bu taşıma nedeniyle ancak 300-500 kişinin geldiğini biliyoruz. Bu durum bir il açısından daha kitlesel bir kutlama görüntüsü yaratsa da genel açıdan baktığımızda emek hareketini ilerleten değil gerileten bir tutumdur.

Bu sorunları geçen yıl biz de yaşamıştık. Marmara ve Trakya’nın İstanbul’a gelmesi kararı yerel inisiyatiflerin tanınmaması nedeniyle tepkilere yol açmış sendikalarımızdan istifalara bile neden olmuştu. Her çalışmadan ders çıkartmazsak, aynı hatalara düşersek öğrenmemiş oluruz. Bu yıl böyle tartışmalar olmayacaktır. Olursa da Danışma Meclisimizin yönelimi geçerli olur. Bu da yaygın ve her yerde 1 Mayıstır. Ayrışma ve merkezi kutlama gibi tartışmaları sağlıklı görmeyiz. Böyle bir sorumlulukla davranacağız herkesten de böyle bir davranış bekliyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)


1 MAYIS SADECE MİTİNG DEĞİLDİR

1 Mayıs'a nasıl hazırlanmak gerekiyor?

1 Mayıs sonuçta sadece miting değildir. Öncesinde yapılan şenlikler, iş yeri toplantıları, iş yerlerindeki tartışmalar ve 1 Mayısın tarihinin anlatılması da bunun içindedir. Üniversitelerde, mahallelerde, sanayi havzalarında yapılacak toplantılar ve tartışmalar, özellikle de örgütsüz işçi ve emekçilere yönelik çalışmaların bütünü 1 Mayısı anlamlı kılar. İstanbul merkezi dendiğinde bunlar yapılmıyor. Bu örneğin İzmir ve Manisa için de geçerlidir. Manisa sanayinin geliştiği bir alan ve işçileri kötü çalışma koşullarına maruz kaldığı bir il. Manisa’da genelde yönelim “İzmir’e katılalım” oluyor. Böyle olunca kendi iş yerlerimizin olduğu alanlarda 1 Mayısa dair aydınlatma çalışması yapılmıyor. Bunları yapamadığımızda o bölgenin işçi ve emekçilerinin aydınlatılmasının önüne geçiyoruz. Bu nedenle direnişin, grevin, işçinin ve emekçinin olduğu her yer 1 Mayıs alanı olmalı. Yakın diye başka illerden İstanbul’a İzmir’e gelmek yerine olunan yerlerde güçlü 1 Mayıs kutlanmalı. Bunun koşulları da var. Çünkü oralarda işçi ve emekçi var yaşanan yığınla sorun var. Buralarda güçlü 1 Mayıs kutlanması da sorunların çözümü için umut ve heyecan yaratacaktır. Mücadeleye ivme kazandıracaktır. KESK 1 Mayısa nasıl hazırlanacak?

Diğer emek ve meslek örgütleriyle diyalogumuzu sürdürüyoruz. Bu dönemler bizim örgütlenme çalışmalarımızın da en üst seviyeye çıktığı dönemler olur. Yaygın bildirilerle toplantılarla bu sürece hazırlanmalıyız. Özellikle kendi alanımızda son çıkarılmak istenen yasaları da göz önüne aldığımızda “Güvenceli çalışma güvenli gelecek” talebimiz öne çıkacak. Toplu pazarlık ve grev hakkımızı isteyeceğiz. Bunun çalışması da iş yerlerinde yaygın bir şekilde sürecektir.

ÖNCEKİ HABER

Devrim sonuçlanana kadar yürüyüşe devam

SONRAKİ HABER

Sivil itaatsizliğe tek yanıtları barbarlık

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...