21 Mart 2017 00:40

Oleg Akimov: Ukrayna’da halk kendi referandumunu yaptı

Okay Deprem'in sorularını yanıtlayan LNR Milletvekili Oleg Akimov: Ukrayna’da halkın ne istediği sorulmadı, halk kendi referandumunu yaptı.

Paylaş

Okay DEPREM
Lugansk

Bundan yaklaşık üç yıl önce Ukrayna’daki gerici ayaklanma ve Batı destekli hükümet darbesinin ardından referandum yaparak Ukrayna’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden iki cumhuriyetten biri olan Lugansk Halk Cumhuriyeti (LNR) Milletvekili ve Sendikalar Federasyonu Başkanı Oleg Konstantinoviç Akimov ile, üçüncü yılını doldurmak üzere olan bağımsızlık sürecini konuştuk. 

Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin (LNR) en etkin kitle örgütlerinden biri olan Sendikalar Federasyonunun başkanı ve milletvekilisiniz. Donbass’taki olaylarda da başından beri aktif bir rol aldınız. 2014’ten bugüne gelen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Her şey nasıl başladı biliyor musunuz; Ukrayna zaten 2003-2004’ten itibaren, en az 10 senedir fiilen bölünmüş durumdaydı. Bu süre zarfında ‘Ukrayna milleti her şeyin üzerindedir’ faşist propagandası resmi olarak giderek yaygınlaşan bir slogan haline gelmeye başladı. 2014 şubatındaki darbeden hemen sonra da bu slogan resmi devlet politikasının önemli bir unsuru biçimini aldı. Eski Ukrayna’nın güneydoğusunda yaşayan halk, 2004 sonlarındaki ilk sivil darbeden sonra, barışçıl yollarla Rusça dilinin ikinci resmi dil olarak tanınmasını ve Donbass başta olmak üzere geniş bölgeye bir çeşit özerk statü verilmesini talep etmeye başladı.  

Kiev’in eski Ekim Meydanı’nda (Maydan denilen alan) üç sene önceki hadiseler esnasında size göre kırılma noktası ne oldu? 

Başkent Kiev’de ne zamanki heykeller, anıtlar yıkılmaya başlandı, sürecin nereye doğru gittiği görünür oldu. Son safhada yani 2014’ün ocak-şubatında alanda topu topu birkaç bin kişi kalmıştı. Ve bu kadar bir kitle ülkenin kaderini belirledi. Ardından yeni gelen gayrimeşru yönetimde Aleksandr Turçinov’un geçici devlet başkanı olarak atanması da Ukrayna Anayasasına ve genel olarak yasalara tamamen aykırıydı ve tuz biber ekti. Her şey bir yana; sivil cuntanın iktidara geldiği süreçte hiç kimse de ne halka, insanlara ne de seçim veya referandum yoluyla seçmenlere hiçbir şey danışıp sormadı. 

O zamandan bugüne değin ABD başta olmak üzere Batılı güçlerin Ukrayna ve Donbass konusundaki yaklaşımını ve oynadıkları rolü nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD ve Avrupa sürekli çifte standart uyguluyor. Özellikle Amerika, herhangi bir ülkenin iç işlerine karışmayı, iç siyasetine müdahale etmeyi kendinde bir hak ve vazife olarak görüyor. Bu durum AB’nin de umurunda değil açıkçası. Kiev’de 2014’te meydana gelen hadiseler sonrasında gelişen iktidar değişikliği hiçbir biçimde uluslararası normlara uygun değildi. 2014 sivil cunta darbesinin arkasında kesinlikle ABD başta gelmek üzere Batılı güçler vardı. Onlar tüm bunları genel olarak organize edip destekledikler.  

Gelelim Lugansk’taki referanduma ve LNR’nin kurulma sürecine…

Kiev’deki şubat çarpışmalarından birkaç ay sonra 2 Mayıs’ta Odessa’da aşırı milliyetçiler onlarca insanı canlı canlı yakmışlardı. Bu kanlı provokasyonun tartışılmaz en önemli hedefi, Ukrayna’nın güneydoğu vilayet ve bölgelerindeki kitleleri yıldırmak ve geri adım attırmaktı. İşte bu kırılma noktasından sonra rüzgar tersine dönmeye başladı bizler için. Bunu gördük ve hissettik. 11 Mayıs’ta DNR ile eş zamanlı gerçekleştirdiğimiz ve eski Lugansk eyaletinin istisnasız tamamında uygulanan referandumda katılımcıların yüzde  96’sı Ukrayna’dan bağımsızlık lehine oy kullandı. Hakikaten de 11 Mayıs’ta tüm Lugansk sathında inanılması güç bir kalabalık, bir katılım vardı. Nitekim aynı yılın 2 Kasım genel seçimlerinde de aynı oranda çok yüksek bir katılım oldu. Gelinen nokta itibariyle, 22 eyaletten teşekkül koskoca Ukrayna, Donbass’ın yarısına yakın bir kısmı ile başa çıkmayı başaramadı. 

Yeni Kiev rejimi 2014 şubat-mart döneminde, Lugansk ilinin eski valisini çok hızlı görevden aldı. Ve yerine kendi cunta yönetimine bağlı yeni birini atadı. Eski vali bunun üzerine kaçtı ve bugüne kadar ortaya çıkmadı. Bana kalırsa; devlet görevlileri, liderler bu tür durumlarda yerlerinde kalmalı, halkının yanında olmalı. Viktor Yanukoviç döneminin bürokratları Rusya, Ukrayna ve Avrupa’nın değişik yerlerine kaçtılar o süreçte. 

Peki tüm bu alt üst oluş sırasında siz tam olarak neredeydiniz ve ne yaptınız? 

Açıkçası bizler ve herkes için iki temel seçenek vardı. Ya bırakıp, terk edip kaçmak ya da kalıp mücadeleye devam etmek. Kısacası üçüncü bir yol, tercih yoktu bizim açımızdan. 2014’ün mart ve nisan aylarında Lugansk’ta direnen, direnişe hazırlanan bir avuç insandık ve çetin şartlarda mücadele ettik. 

Lugansk’taki sendikal örgütlülüğünüzün meydana çıkma sürecinden bahsedebilir misiniz kısaca?   

İlk olarak 27 Mayıs 2014 tarihinde ‘Sendikalar Birliği’ kuruldu. Ardından da sendika federasyonuna dönüştü örgütümüz. Bizler ‘Sendikalar Birliği’nin üyeleri olarak; cumhuriyetimizin ekonomik, sınai ve istihdam potansiyelini korumak üzere çok fazla kavga verdik. 

Avrupa ülkelerinden sendikal örgütlerin bağımsız cumhuriyetler ve Rusya ile ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?  

Avrupa’da, Rusya Federasyonu’na uygulanan ambargo ve yaptırımları onaylamayan ve bunlara karşı çıkmış, çıkmaya devam eden çok sayıda sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasal parti mevcut. Onlar bu bağlamda her geçen gün seslerini daha fazla yükseltiyorlar. 

ÖNCEKİ HABER

Ahmet Faruk Ünsal: MAZLUMDER'in 28 Şubat'ı

SONRAKİ HABER

‘Şiir doğruyu söyler'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...