18 Mart 2017 23:37

Dijital arşive taşınan basma fabrikası

İzmir Ekonomi Üniversitesi Tekstil Tasarım Bölümü, 1956-2001 yılları arasında üretilmiş Sümerbank desenlerini dijital platforma aktardı.

Paylaş

Nazife YAŞAR
İstanbul

Sümerbank;
Çiçekli perdedir, yoksulluğun karanlığına çekilen. 
Nineleri sıcak tutan şalvardır; kemikleri ısıtan...
Kızların elbisesidir; pile pile mutluluk...
Babalara pijamadır; artandan oğlana da dikilen...
Yeşilçam filmlerinde, sevdiği erkek tarafından fuhuş batağından kurtarılan kadının bekar evine değen elidir...
Altında bembeyaz Amerikan bezinin üzerine çiçekli yorgan yüzüdür. Soğuk kış gecelerinin ‘ağır’ sıcağı...
Bebeğin, uçuşan kedili, kuşlu, çiçekli çarşafıdır; anne kucağı gibi yumuşak....
Sadece kumaş da değildi Sümerbank; kalın Beykoz kundurası, deri çantasıydı... 
Hereke’nin el dokuması halıları, kalın battaniyeleriydi... 

‘TARİHTEN SİLECEĞİZ’ DEDİLER

Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın tabiriyle ‘tarihten sildiler’ Sümerbank’ı. Sümerbank fabrikalarına yıllarca yatırım yapmadılar. Makinelerini yenilemediler ve üretim yapmasına izin vermediler. Bilerek zarar ettirdiler. Ta ki, ‘Devletin sırtında kambur’ denilen kıvama gelene kadar. Yine de gelmedi o kıvama. Bekleyemezlerdi. Beklemediler ve peşkeş çektiler özelleştirme adı altında, hayatımızın desenlerini. 

Hepsi kaybolup gitti diye üzülürken, öğrendim ki hayatımızın desenleri dijital ortama aktarılmış. Hem de 2001 yılında yıkılan İzmir Basma Fabrikasının arsasına kurulan İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından. Üniversitenin Tekstil Tasarım Bölümü, 1956-2001 yılları arasında Halkapınar Basma Müessesesinde üretilmiş Sümerbank desenlerini, İzmir Kalkınma Ajansının (İZKA) desteğiyle dijital platforma aktarmış.  

Tam 7 bin desen... 

Dile kolay gelen 7 bin deseni kumaşa döken Sümerbank işçilerinden Çetin Yelken’e sorduk “Sümerbank desenleri sizin için ne ifade ediyor” diye... 

Yelken, ülkesinin en güzide sanayi okulu yıkılmış bir işçinin kiniyle yanıtladı sorumuzu: “Sümerbank bir başkaldırıydı, yüz yıllarca aç açık, yoksul bırakılmış, savaştan yorgun düşmüş bir halkın, ‘Biz de üretiriz’ dediği ve başarıyla sonuçlandırdığı bir başkaldırı. Sümerbank, doğumda belendiğimiz bez, okulda önlüğümüz, evlenirken çeyizimiz, yatağımızda örtümüzdü. Bayramlarda bayrağımız, düğünümüzde damatlığımız, okullarımızda dağıtılan ayakkabımızdı. Ve nihayet ölürken kefenimizdi. Bunu şimdiki nesillere değil, analarımıza, babalarımıza soracaktınız, onlar anlatacak yalın ayak yazıldıkları yatılı okullarda kendilerine verilen Beykoz ayakkabılarının, Hereke’de üretilmiş giysilerin anlamını. Anadolu’da Eskişehir pazeninin, Nazilli basmasının, gurbetten gelecek kocasını karşılarken giydiği bindallının ne olduğunu... Okul bitince tersi çevrilip kardeşin giydiği merinos kumaştan önlüğü. Bir medeniyetti Sümerbank... Sümerlerden Türkmen eline, Anadolu’dan Balkanlara bir halkın kültürel motifiydi. Hoyratça yıkıldı, üç kuruş borç istediğimiz uluslararası sermayenin dayatmalarıyla...”  

İŞÇİ ÇOCUKLARI İÇİN DE YERİ AYRIYDI

Sümerbank bir de, annesi babası çalışırken güvende olan çocuktu. Gelin Sümerbank kreşinde büyümüş, bugünün ortayaşlısına kulak verelim:

“Nasıl unuturum kreşinde büyürken emektar annelerimizin mesai bitiminde bizi almalarını beklediğimiz akşamları. Güllerle, papatyalarla çevrili bahçelerini, kreşin bahçesindeki havuzda ağzından su akan aslanı, çocuk mutluluklarımızı, hüzünlerimizi nasıl unuturum. Sümerbank emeğin, emekçinin gül bahcesiydi, ekmek teknesiydi. Oranın ekmeğini yiyen, suyunu içen çocuklar şimdi orta yaşlı. Her biri hayatın içinde, mücadelenin içinde. Bu düzenin tüm zorluklarına, adaletsizliğine, güçlüğüne rağmen büyüdüğümüz, koştuğumuz, düştüğümüz gül bahçeleri olmasa da bizim çocuklarımız da büyüyor.”  

7 BİN DESEN PARMAKLARINIZIN UCUNDA

İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından hazırlanan sitede renk skalasının altında, hammadde, dokuma örgüsü, desenler, kullanım alanı, üretim yılı gibi başlıklardan oluşan kategorilerde 7 bin desen var.  

Siz de geçmişten gelen bu desenlere dokunmak isterseniz Tudita'nın web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

BU DESENLERDEN HATIRLADIĞINIZ VAR MI?

MASA ÖRTÜSÜ

  • 1957 üretimli bu desen kim bilir kaç masayı süslemişti. 

DÖŞEK YÜZÜ

  • 1956’da üretilmiş bu desen, yıkandıktan sonra sokakta çubuklanarak kurutulan yünlerin doldurulduğu döşeklerin vazgeçilmeziydi.

ETEK, ŞALVAR...

  • 1956 üretimli bu karanfilli desen, anneanne dizindeki sıcaklık ve güvendi...

BABA PİJAMASI

  • 1990’da üretilen bu desen babalara alınıp da artan kumaştan erkek çocuğa da yetendi...

MİNDER YÜZÜ

  • 1958 yılında üretilmiş bitkisel desen, motif yaprak, pamuk.
  • Bu desen bu günlerde üretilir miydi sizce? 

 

ÖNCEKİ HABER

Schindler’in çalışkan çocuğu

SONRAKİ HABER

Değinmeler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...