KCK İstanbul Ana Davası 16 Haziran'a ertelendi

KCK İstanbul Ana Davası kapsamında 205 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın duruşması İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. İddianameyi hazırlayan ve kabul eden savcı ve hakimlerin 'FETÖ' kapsamında yargılandıklarına dikkat çeken siyasetçiler, yargılamanın düşürülmesini talep etti. Duruşma, savunmaların tamamlanması için 16 Haziran'a ertelendi.

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında tutuksuz olarak yargılanan siyasetçiler ve avukatları hazır bulundu.

'BU İDDİANAMEYİ HAZIRLAYANLAR FETÖ ÜYESİDİR'

Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eski editörlerinden Kazım Şeker savunmasında, haber kaynakları ile yaptığı görüşmeler ve haber merkezi ile yaptığı telefon görüşmelerinin suç delili sayıldığını ifade etti. Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Kadın Meclisi çalışanı Gülistan Dehşet'in Kürtçe yaptığı savunması tercüman aracılığıyla çevrildi. Halepçe katliamının yıl dönümünü hatırlatan Dehşet, Kürtlere yönelik katliamları kınadığını söyledi. Dehşet,  "Siyaseti sadece erkeğin yapabileceği yönünde bir algı hakim. Ben de siyasetin kadın işi olduğu kanaatindeyim. Bu yüzden bir Kürt kadını olarak siyaset içerisinde yer aldım" dedi. Dehşet, operasyonlarla BDP'nin kadın çalışmalarının yasa dışı gösterilmek istendiğini vurgulayarak, "Bu iddianameyi hazırlayanlar 'FETÖ' üyesiydi. Biz de onların hazırladığı iddianamelerle yargılanıyoruz" diye konuştu.

'DELİLLER KANUNSUZCA TOPLANDI'

Dönemin BDP çalışanı Hüseyin Başar da savunmasında, toplu etkinliklerde araç kullanmasının yasa dışı olarak gösterildiğini söyleyerek, "Bu iddianameleri hazırlayanlar ya yargılanıyorlardır ya da görevden ihraç edilmiştir" diye konuştu. Ailesi ile yaptığı görüşmelerin de suç unsuru olarak dosyaya konulduğunu hatırlatan Başar, delillerin kanunsuzca toplandığına atıf yaparak, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

Dönemin BDP çalışanı İsmail Kaya da savunmasında yargılamanın usulsüz olduğunu belirterek iddianameyi hazırlayan ve kabul eden savcı ve hakimlerin cezalandırılmasını talep etti. Sanıklardan Selma Aygün de savunmasında, gözaltına alındığı sırada ailesiyle birlikte yaşadığı evde arama yapıldığını ve suç unsuru denilebilecek herhangi bir delil bulunmadığını belirterek BDP İl Yöneticiliği yaptığı sırada yasadışı bir eylem ya da suça karışmadığını dile getirdi. "Yasa dışı örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası" yaptığı iddiasıyla yargılanan Aygün, "Bu suçlamalara delil olarak arkadaşlarımla yaptığım birkaç telefon görüşmesi yer alıyor. Bu konuşmalarda suç unsuru olabilecek bir şey yoktur. BDP dışında herhangi bir parti ya da dernek çalışmasında bulunmadım. Basın açıklamasına katılmak suç değildir yasal faaliyetlerde bulunan partinin açıklamasına katılmak suç olamaz" dedi.

'BİZİ YARGILAYANLAR 'FETÖ'DEN TUTUKLANDI'

BDP İstanbul Kadın Meclisinde çalışan Avukat İdil Aydınoğlu ise savunmasında, "Hakkımda soruşturma başladığında stajyer avukattım. Yargılandığım dava şu anki aşamasında hayatımın beşte birini kapsıyor ve daha ne kadar sürecek bilmiyorum. Hrant Dink, Türkiyeli bir Ermeni gazeteci sokak ortasında öldürülmüştü. Hrant Dink'in ölümünü buraya taşımamın sebebi gazete önünde toplanan kalabalığın hak temelli mücadelesiydi. Dink cinayeti devletle bağlantılı güçlerle örgütlü biçimde olmuştu. Yargı süreci sürüyor fakat gerçek katillere ulaşılmış değil. Dink davası bizim davamızla çok benzer bir durum. Hukukun temel ilkelerine aykırılığı bu yargılamada da görüyoruz. Soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki aykırılıklar yargılama sürecinde sık sık dile getirildi. Meslek hayatımda ilk duruşmam yargılandığım dava oldu. Bizi yargılayan hakim ve savcıların çoğu 'FETÖ'den tutuklandı. 'FETÖ' Ana Dava iddianamesi KCK iddianamelerinin hukuksuz delillerden oluştuğunu söylüyor" diye konuştu.

Duruşma kalan savunmaların tamamlanması için 16 Haziran tarihine ertelendi. (İstanbul/EVRENSEL)

Savcısı ve hakimi tutuklu KCK davası ertelendi