17 Mart 2017 00:25

Antepli işçi: Adam aç... Daha neye 'Evet' diyecek?

Antep’te ayakkabı ve terlik atölyelerinin bulunduğu Nizip Caddesi’nde işçiler ve esnafla referandumu konuştuk. Herkesin şikayeti geçim sıkıntısı.

Paylaş

Fatma KESKİNTİMUR
İnanç YILDIZ
Antep

Antep’te ayakkabı ve terlik atölyelerin bulunduğu Nizip Caddesi’nde işçiler ve esnafla referandumu konuştuk. Çocuk ve genç işçilerin yoğun olduğu Nizip Caddesi’nde referandum tercihlerini iki yönde de açıklayanların tek birleştiği konu “işlerin kötü gittiği” oldu. Önceki yıllara göre gözle görülür bir durgunluğun olduğu Nizip Caddesi’nde esnaf ve işçiler bunu farklı nedenlerle açıklıyor ama hemen hepsi bir belirsizlikten bahsediyor. Sigortasız çalışmanın yaygın olduğu atölyelerde, Suriyeli mültecilerin de sayısı giderek artmış durumda. Konuştuğumuz işçilerden çoğu, sorunların ilk kaynağı olarak Suriyelileri görüyor. 

‘ALLAH ERDOĞAN’DAN RAZI OLSUN, AMA BÖYLE DE OLMAZ’

Yunus 27 yaşında bir işçi ve etrafta herkes konuşmamız için onu gösteriyor. Nedeni sitenin en eskilerinden biri olması. Çocukluğundan beri burada olduğunu söylüyor Yunus. Ayakkabı, terlik atölyelerinin hemen hepsinde çalışmış bugüne kadar. O da Suriyelilere bağlıyor emeğinin ucuzlamasını: “Bu Suriyeliler geldi geleli ekmeğimize hasretiz. Niye? Ucuza çalışıyorlar. Eskiden 500’e çalıştığımız iş şimdi 300 oldu.” Sonra hızla anlatmaya başlıyor yaptığı işin koşullarını: “Sigortasız çalışıyoruz. Elimiz, kolumuz bir kesilse, bittik. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Çoluğumuz çocuğumuz ne yapar? Buranın geneli böyle çalışıyor, sigortasız. Çok canı yananlar da oldu. Çocukluğumdan beri yaşıyorum ben bunu.” Referanduma geliyor konu, gülüyor, önce gerekçe açıklıyor: “Kimse bir şey diyemiyor artık, herkes çocuğumun karnını doyurayım derdinde.” Yanındaki işçilerden “Biz ‘evet’ desek ne olacak, ‘hayır’ desek ne olacak” sesleri yükseliyor. Yunus biraz bekleyip açıklıyor tercihini, “Bizim oyumuz ‘evet’. Yaşım olmuş 27, sigortam yok. Allah Erdoğan’dan razı olsun. Ama böyle de olmaz, bize yardım etsin. Dedim ya herkes ekmeğinden korkuyor, bir şey denmez başka. Şu an benim iki çocuğum var ben mahkumum o yüzden. Ben iki sene ceza yattım, çocuğum babasız büyüdü. Şimdi geldim başlarındayım ya, çocuğuma bir parça ekmeğini verirsem kafam rahat yatarım.”

‘EVET’ DİYENLER SIKINTININ GEÇECEĞİNİ UMUT EDİYOR

İşçilerle konuştuğumuzu gören bir esnaf da giriyor söze: “En iyisi bu, bundan iyisi de gelmez, ‘evet’ diyoruz.” O da işlerin durgunluğuna dikkat çekiyor sonra ve “İş yok, bekliyoruz böyle. İnşallah referandumdan sonra düzelir. Şimdi parası olan da yatırım yapmıyor, güvensizlik var. Kötü ama geçecek inşallah.” Öğle arasını ayakta yemek yiyerek geçiren üç işçiye daha soruyoruz, konuşmak istemeseler de tercihlerini paylaşıyorlar bizimle. Onlar da ‘evet’ diyen diğerleri gibi şükredenlerden, “Şu an bir durgunluk var ama çalışıyoruz bize yetiyor. İyi olacak inşallah.”

‘KÖMÜR DAĞITIYOR’

Referanduma dair konuştuğumuzu gören bir grup işçi de “Biz ‘evetçiyiz” diye bağırıyorlar. Yanlarına gittiğimizde ise yanı başlarında duran patronu işaret ediyorlar. Patron, sessiz kalmayı tercih ediyor ama mırıldanarak da olsa ‘evet’ diyeceğini belirtiyor. Ardından işçiler arasında en yüksek sesle bağırıp, tezahürat edene soruyoruz “Neden evet?” Birkaç dakikalık suskunluktan sonra yanıtlıyor, “Bu Suriyeliler geldi geleli elimizde iş kalmadı.” Referandumda ‘evet’ derse bu soruna nasıl çözüm beklediğini soruyoruz, devam ediyor anlatmaya, “Gidecekler. Erdoğan söyledi haberlerde, gidecekler.” Hemen arkada bekleyenler bağırmaya başlıyor yeniden, “Allah başkanımızı başımızdan eksik etmesin. Evet, evet… Kömür dağıtıyor…”

‘GEÇİM ZOR, BEN 'HAYIR' DİYORUM’

Öğle tatilinde konuştuğumuz işçilerden Mehmet doğrudan şikayetlerini anlatarak giriyor söze, “İşçilerin sorunu çok. İş Suriyelilerin eline düşmüş, ucuza çalışıyorlar, bize iş yok.” Uzun süredir boş gezdiğini belirten Mehmet, mecbur kalıp razı olduğu koşulları anlatıyor: “İşçi 1400 lira artı sigorta ile yaşamaya çalışıyor. Bizim burada sigortamız da yok. Haftalığı alıyoruz eve gitmeden bitiyor. İşçilere geçim çok zor, o nedenle çoğu ‘hayır’ diyor bu seçimde. Misal ben 500 lira haftalık alıyorum. 6 gün 12 saat çalışıyorum, aldığım para 7 gün yetmiyor. Sene 2000’de de bu işi yapıyordum, aldığım haftalığın yarısı cebimde kalıyordu. Şimdi 450 lira kira, 200 lira elektrik, su veriyorum, telefon faturalarını da ekle buna, nasıl geçineyim? 5 tane de çocuk var, biri yeni doğdu… Yani geçim çok zor oldu, ben ‘hayır’ diyorum.”

‘SABAHTAN BERİ YARIM SİMİTLE DURUYORUM’

Halil’in çay ocağına düşüyor yolumuz, önündeki taburelerde oturanlara yöneliyoruz. Nizip Caddesi’nin yaşça daha ileri emekçileri hamallar, oturup bekleyenler. Hemen söze giriyorlar, “Bak böyle boş boş oturup bekliyoruz bir iş çıksın diye. Bizden ‘evet’ diyen olmaz.” Hep birlikte konuşup, her biri bir gerekçe anlatıyor, “Adam aç aç… Daha neye ‘evet’ diyecek?” “Sabahtan beri yarım simitle duruyorum burada, her günümüz böyle artık.” İşsizlik bir yanda, pahalılık bir yanda, bundan memnun olan var mı? Gelsin, her yetkiliye söylerim. Benim dükkanım battı. Ben evime helal ekmek götürmek istiyorum. Yoksa aha toplanalım, şurayı soyalım, burayı soyalım. Böyle mi olmalı? Burada herkes ‘hayır’cı” diye bağırıyor biri ve herkes el kaldırıp destekliyor onu. 

  • Ayakkabı ve terlik atölyelerinin bulunduğu Nizip Caddesi’nde yoğunlukla çocuk ve genç işçiler çalışıyor.

‘OYUN İÇİN DEĞİL, ÇALIŞMAK İÇİN BURADALAR’

Öğle tatili bitip işyerine doğru yürüyen bir işçiye daha soruyoruz, “Tek adamlığa karşı olduğum için ‘hayır’ diyorum. Buradaki işçilerin de geneli ‘hayır’ diyor, kimse memnun değil bu olanlardan.” Az sayıda yaşlı işçilerden birine denk geliyoruz, ona soruyoruz referandumu “Pek konuşulmuyor iş yerinde. Ama ben ‘hayır’ diyorum” cevabı geliyor. Arkasında duran gençlerin bir kısmı “Bizi ilgilendiren bir durum yok” dese de aralarından biri yükseltiyor sesini ve isyanını paylaşıyor bizimle. Etrafımızı saran çocukları gösteriyor, “Bakın bunların burada ne işi var? Okulda olmaları lazım hepsinin. Bak öğle arasında oyun oynuyorlar ama oyun için değil çalışmak için buradalar. Niye? Çünkü ev kirasına zam, elektriğe, suya zam, her şeye zam geldi. Bu çocuklar mecbur kaldı çalışmaya. Bizim kararımız ‘hayır’, kim olursa olsun ‘hayır’ çekiyoruz.” Az önce ilgilenmediklerini söyleyenler de katılıyor gencin isyanına, “Biz de ‘hayır’ diyeceğiz.”

ÖNCEKİ HABER

ABD yönetimi siyahları gözetliyor

SONRAKİ HABER

Cumhurbaşkanına hakaret davaları raporlaştırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...