16 Mart 2017 23:52

ABD’de toplumsal muhalefet yeşeriyor

ABD’de sokakta kadınlar öne çıkarken üniversitelerde, kafelerde, kitapçılarda ve sendikalarda 'Trump döneminde ne yapılmalı' tartışmaları yapılıyor.

Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk bir buçuk ayında Amerikalılar, her sabah yeni bir gündeme uyanmanın şaşkınlığını yaşadı. Özellikle Trump’ın Twitter paylaşımları, ABD liberal basınının baş gündemlerinden biri oldu. 

İnsanlar birbirlerine “Haberlerde ne var?” yerine “Trump yine bir şey paylaştı mı?” diye sormaya başladı. Elbette yüksek siyaset arenasında gerek tweetler, gerek “Rus iş birlikçiliği” üzerinden suçlamalar gündemi oldukça işgal ediyor. Son zamanlarda ise Trump’ın verdiği vergiler üzerinden bir kampanya yürütülse de esas meselelere değinilmiyor. Örneğin şu an Obamacare adı verilen, Obama dönemi sağlık sigortası düzenlemesinin kaldırılması gündemde. Geçtiğimiz pazartesi günü Trump’ın Twitter hesabından, Obamacare’ın “patladığı, bir felaket olduğunu” ifade eden bir paylaşım yapıldı. Gerçekten de Obamacare sayesinde ABD birçok yeni özel sigorta şirketiyle doldu. Ancak Cumhuriyetçi Parti yetkilileri aksini söylese de, Kongreye yeni gelecek sağlık sistemi tasarısının milyonlarca insanı sağlık güvencesinden yoksun bırakacağı iddia ediliyor. 

Peki bu arada ABD’nin sokaklarında neler oluyor?

KADINLAR TALEPLERİNE SAHİP ÇIKIYOR 

Trump’ın göreve başladığının ertesi günü düzenlenen, 21 Ocak Kadınlar Yürüyüşünden beri ABD’de kadın hareketi, her alanda ve farklı toplumsal gruplarla beraber haklarına ve taleplerine sahip çıkacağını gösteriyor. Kadın hareketinin ana gündemlerinden biri olan “kürtaj hakkı”, Demokrat Partililerin hakim olduğu eyaletlerle güvence altında olmasına rağmen, muhafazakar Cumhuriyetçi Partinin güçlü olduğu eyaletlerde kürtaj yaptırmak neredeyse imkansız durumda. 

Konuşulmasına çok fırsat tanınmayan konulardan bir diğer konu ise kadın emekçilerin saat başı ücretlerinin düşüklüğü. Binghamtonlı bir stajyer hemşire olan Anais, hastanelerde “eşit işe eşit ücret” yasasından ancak sendika üyesi kadın emekçilerin yararlanabildiğini belirtiyor. Böyle bir yasa olmasına rağmen kadın emekçilere karşı ücret ayrımcılığı fiili olarak devam ediyor. ThinkProgress sitesinde yer alan bir makalede, söz konusu ücret ayrımcılığı “beyaz erkek çalışan”ın aldığı 1 dolara karşılık kadın çalışanların aldığı ücret 0.54-0.90 dolar skalasında kendini gösteriyor, hatta kadınların milliyetlerine göre de değişiyor. 

8 MART’TA KADIN EMEKÇİLER

Ancak kadın hareketindeki liberallerin ve Demokrat Partililerin ağırlığına rağmen kadın emekçilerin talepleri en son 8 Mart dolayısıyla daha görünür hale gelmiş durumda. 

Princeton Üniversitesinde Afro-Amerikan Çalışmaları Bölümünde Yardımcı Profesör olan Keeanga-Yamahtta Taylor, Truth-Out’a verdiği bir röportajında, 21 Ocak protestosundan sonra yeniden dirilen kadın hareketinin görevlerinden bir tanesinin kadın emekçilerin somut taleplerini öne çıkarmak olması gerektiğini söylüyor. 

Ancak mücadelenin bu alanını sınırlayan başka bir boyut, 21 Ocak ve ardından gelen eylemlerin arkasında ‘hangi güçlerin’ olduğu meselesiydi. Cumhuriyetçiler ve belirli ‘sol çevreler’ bu eylemleri ‘Sorosçular’ın örgütlediği argümanıyla karalıyor, ancak eylemlere katılan milyonların somut ve yaşamsal taleplerini de göz ardı ediyor. 

DEMOKRAT PARTİ ETKİSİ

Öte yandan New York kentindeki 8 Mart eylemi ise oldukça renkliydi. Latinlerden Müslümanlara, Kürtlerden Filistinlilere kadar birçok kesimden konuşmacılar platformda yaşadıkları sorunları ve nasıl mücadele ettiklerini/edeceklerini beyan eden konuşmalarda bulundular. New York Şehir Üniversitesi Akademisyen Sendikasından (PSC-CUNY) ve Birleşik Otomobil İşçileri Sendikasına (UAW) bağlı Avukatlar Derneğinden kadınlar da alanda yerlerini almıştı. Pankartlarda ve dövizlerde en dikkat çeken ise taleplerin daha öne çıkmasıydı. Demokrat Parti’ye yönelik destek belirten dövizler çok azdı. 

Mitingde konuştuğumuz seyahat acentesi çalışanı orta yaşlı Katie, Trump’a karşı kızgın ve korkmuş olduğunu ifade etti. Ve ardından Trump’ın “6 ay bile” başkanlık yapamayacağını, Rusya ile bağlantısından ötürü atılacağını umduğunu belirtti. 

Öğrenci yoğunluklu olan alanda New School öğrencisi olan Ariana ise, göçmen politikası hakkında ne düşündüğü sorduğumuzda, ülke tarihinin göçmenlerden oluştuğu ve herkesin ABD’de bir şansı olması gerektiğini ekledi. Aynı gün çalıştığım radyodaki iki kadın programcı kendi aralarında tartışırken ‘İnanabiliyor musun? Bu adamın Florida’daki masrafları bizim vergilerimizle karşılanıyor?’ diye kendini ifade etti. 

Özetle kadın hareketinde Demokratların, Trump’a karşı yürüttüğü kampanyanın söylemleri öne çıkmakla birlikte özellikle yeni kuşakların ve azınlıkların başını çektiği geniş bir kesim hareketin radikalleşmesi için hareketlilik halinde.

TARTIŞMALAR ÜNİVERSİTE ÇEVRESİNDE YOĞUNLAŞIYOR

Ancak ABD’deki gelişmeler kadın hareketiyle bitmiyor; üniversitelerde, kafelerde, kitapçılarda ve sendikalarda Trump döneminde ne yapılması gerektiğine dair hararetli tartışmalar dönüyor. 

3-4 Mart’ta PSC-CUNY sendikasının düzenlediği ‘Küresel Direniş: Üniversitede Neoliberalizm’ konulu oturumlarda Güney Afrika, Meksika ve hatta Türkiye gibi birçok ülkeden akademisyen ve sendikacı katıldı. Uluslararası konuşmacıların kendi ülkelerinin sorunlarını anlatmasının yanı sıra ABD’yi merkeze alan oturumlar da vardı. 

Oturumlardan birinde New York Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Akademisyen Vivek Chibber, seçimlere değinerek sosyoekonomik meselelerin kayda alınmadığı, oysa ki Trump’ı seçtiren her neyse (Sosyal Demokrat) Bernie Sanders’ın da ortaya çıkmasını sağlayanın da aynı şey olduğunu söyledi. 

HER KÖŞE BAŞINDA BİR TARTIŞMA

Konuşmasının bir bölümünde kampüslerin, politik tartışmaların, alternatif sistem ihtiyaçlarının tartışıldığı merkezler olmasının önemine dikkat çekti. Chibber’in tespiti önemli. Bugün New York’ta irili ufaklı entelektüel gruplarınn yer aldığı Güney Manhattan ve az daha ilerisinde Brooklyn’nin birçok köşesinde kolaylıkla bir panele, bir toplantıya veya bir okuma grubuna denk gelebiliyorsunuz. Ve bu çevrelerin başını üniversiteli kesimler çekiyor. Teori ve güncel politikanın tartışıldığı bu çevrelerde, özellikle ABD’de kendini “Milenyum kuşağı” olarak tanımlayan bir kuşak öne çıkıyor. 

Şu an özetle ABD’de halklar, kendi yolunu aramakla meşguller. Emekçiler ve halk yığınları hareket içerisinde kendi taleplerine öne çıkardıkça Demokrat Partililer, kendi ajandaları ve söylemleri bakımından sıkıntılar yaşayacaklardır. 

Ancak bu yeni yükselen harekete ‘Öncülük edecek bir güç var mı’ sorusunun cevabı henüz bir muamma. 

Bernie Sanders’ın yaptıkları medyada öne çıkmamakla beraber, kendisi ekibiyle Demokrat ve Cumhuriyetçi işçilerin olduğu birçok işçi eylemine katılmakta, inisiyatif almaktadır. Fakat bir önder olabilmekten şimdilik oldukça uzak görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

Kemal Dinç: Türlü türlüdür Anadolu'nun yüzleri

SONRAKİ HABER

ABD yönetimi siyahları gözetliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...