Şerif KARATAŞ
İstanbul 

Kemal Dinç’in yazıp yönettiği on epizotluk müzikal-anlatı oyunu Anadolu’nun Yüzleri 18 Mart’ta İstanbul Caddebostan Kültür Merkezinde saat 20.30’da 24 Mart’ta ise İzmir’de İsmet İnönü Sanat Merkezinde saat: 20.30’da sahne alacak. 

Daha önce müzik çalışmaları için sohbet ettiğimiz Kemal Dinç ile bu kez yazıp yönettiği Anadolu Yüzleri adlı oyunla ilgili konuştuk. Çalışmanın nasıl başladığı sorumuza Kemal Dinç, şu ifadelerle yanıt verdi: “Barış Atay’la film müzikleri üzerine sohbet ederken gelişti bu fikir ve aralıklarla altı ay kadar sürdü Anadolu’nun Yüzleri’ni yazmam. On epizotta sekiz karakter, bin iki yüzlü yıllardan başlayarak her yüzyılda bir yüz. Son bölüm Mutlakiyet-Cumhuriyet, dünyadan haberler ve özgün bir şiirle perdeyi kapatıyoruz.”

‘HER BİRİ BİRBİRLERİNDEN FARKLI YÜZLER’

İzleyici ve dinleyicinin hangi yüzleri oyunda bulacağına ilişkin sorumuza Dinç, “Her biri birbirlerinden farklı yüzler. Anadolu coğrafyasının kah kızan, kah hicveden, bilge, asi ve aşık yüzleri. Tahtlar yıkılıp kurulurken, padişahlar gelip giderken su gibi akan, duru ve gerçekçi sözlerin etkisi günümüzde de çarpıcı. ‘Ben dervişim diyenler şimdi uyanası’ diyen Yunus’tan ‘Firar etsin de zevcatın yakında dalyarak kal sen’diyen hicivci Eşref’e kadar türlü türlüdür Anadolu’nun Yüzleri” şeklinde yanıt verdi. 

Kemal Dinç, çalışmayı  birlikte yaptığı ve emeği geçenler hakkında da şunları söyledi: “Piyanoda Antonis Anissegos, viyolonselde Anıl Eraslan var. Işıkta Basil Abdülnur. Ekip güzel! Müzikal tarz zamana ve şiir diline göre değişebiliyor. Kriz ve kaos anında soyut bir müzik diliyle de görselliği karşılıyoruz.” Oyunun tiyatro olarak ifade edilip edilmeyeceğini sorduğumuzda Dinç “Müzikal-anlatı diyebiliriz. Teatral yanı da olan, müziğin yer yer anlatıya eşlik ettiği, yer yer sözel ve çalgısal formlarla ilerlediği bir oyun” dedi. 

• “Her şey düş zamanlarında bir yılan düşüyle başladı. Önce dünya düştü, sonra Ay. Işık, yıldız ve kum yağdı, insan doğdu. Ve her düş bir gerçeğe, türlü ve tuhaf serüvenlere dönüştü.”

ELEŞTİRİ ÖVGÜDEN DAHA ÖNEMLİ 

Almanya’da izleyiciyle buluşan oyunla ilgili eleştiri gelip gelmediğine ilişkin sorumuza Dinç “Bir eleştiri, anlatının daha uzun olması gerektiği yönünde oldu. Diğeri, Kürt sorununa yönelik. Eleştirilerin övgüden daha önemli olduğunun bilincindeyim. Sekiz ayrı karakteri farklı ton ve üslupla oynamak, tarihsel ve lirik anlatıyı bir karede anlatmak kolay değildi. Bu bakımdan ilk oyunda Barış’ın bu oyun için doğru kişi olduğunu söylemek isterim” ifadeleriyle yanıt verdi.