DİH: Barolar, KHK hukuksuzluğuna ortak olmamalıdır

KHK ile üniversiteden ihraç edilen akademisyen Dr. Cenk Yiğiter'in avukatlık stajı başvurusunun reddedilmesine ilişkin açıklama yapan Demokrasi İçin Hukukçular (DİH), “Barolar, KHK hukuksuzluğuna ortak olmamalıdır” dedi. 

679 sayılı KHK ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen Dr. Cenk Yiğiter’in avukatlık stajı başvurusu, Ankara Barosu tarafından "Hâkim, savcı ve memur olamayanlar, avukat da olamaz" gerekçesiyle geri çevirilmişti. Konuya ilişkin açıklama yapan DİH, kararın hukuksuzluğuna dikkat çekti. 

‘BARO YÖNETİMİNİN KARARI HUKUKSUZDUR’

Yiğiter’in hakkında devlet memurluğuna ve avukatlığa engel oluşturacak nitelikte, mahkemelerce verilmiş bir mahkumiyet kararı olmadığını hatırlatan DİH açıklamasında, “OHAL kararnameleriyle meslekten ihraç, Baro yönetiminin gerekçesi aksine, geçici değil kalıcı sonuç doğuran bir durumdur ve hukuksuzdur. Kanun hükmünde kararnamelerle kamu görevinden ihraç kararları, Anayasaya açıkça aykırıdır. Akademisyenlerin Hükümet kararnamesiyle ihracı akademik özgürlüğü ve özerkliği de ihlal etmektedir. Birleşmiş Milletler Yüksek Öğretim Kurumlarının Özerkliği ve Akademik Özgürlük Üzerine Lima Bildirgesine aykırıdır. KHK ile ihraç edilen hakim ve savcıların Baro levhasına yazılmasının reddedilmesi ise kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı ve baroların bağımsızlığı ilkesine, savunmanın bağımsızlığına aykırıdır. OHAL kararnameleriyle; haklarında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadan, herhangi bir disiplin soruşturması süreci de işletilmeksizin 100 bini aşkın kişi gibi Yiğiter de keyfi bir şekilde kamu görevinden ihraç edilmiştir. Bu ihraç, masumiyet karinesini, savunma hakkını, hukuk devleti ilkesini ve Anayasanın 15’inci maddesindeki kesin istisna halini ihlal etmiştir. İhraç kararı, ceza hukuku prensipleri açısından Anayasanın 2, 15, 36 ve 38’inci maddelerine aykırıdır” denildi.

‘BAROLAR SUÇ ORTAKLIĞINA EVRİLMİŞTİR’

KHK ihraçlarının Anayasal güvenceleri de ihlal ettiğinin vurgulandığı açıklamada, OHAL ihraç kararlarının, Anayasanın 49’uncu maddesiyle korunan çalışma hakkını da ihlal ettiği söylendi. KHK ile ihraç edilen kamu görevlilerinin başka bir yerde çalışmasının da engellediğinin belirtildiği açıklamada şunlara yer verildi: “Kişiyi en temel geçim aracından yoksun kılmak, bir tür ölüme mahkum etmektir. Nitekim KHK ihraçları sebebiyle iş bulamayan akademisyen Mehmet Fatih Traş, intihar etmiştir. Bu bakımdan ihraç işlemleri Anayasa’nın 17’inci maddesinde ifadesini bulan yaşam hakkını da ihlal edecek boyutlara ulaşmıştır. Oysa savaş, sıkıyönetim, OHAL koşullarında dahi Anayasa 15. maddesi gereğince kişinin yaşam hakkına, maddi-manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz. İhraçlar bu haliyle, kişinin maddi-manevi varlığını koruma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Avukatlık Kanunu 76’ıncı maddesi gereğince barolara verilen görevlerin en önemlisi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumaktır. Ancak, Barolar; OHAL ilanı ve OHAL kanun hükmünde kararnameleri aracılığıyla hukukun katline seyirci kalmışlardır. OHAL darbesi karşısında sergilenen bu yaklaşım, halkın hukuk ve demokrasi mücadelesini avukatsız bırakma tutumudur. Ankara Barosunun, staj başvurusunu red kararı ve çeşitli baroların benzer yöndeki levhaya yazılma istemlerinin reddi kararları; OHAL hukuksuzluğu karşısında seyirci olmaktan çıkıp, suç ortaklığına evrilmiştir.” 

DİH yaptığı açıklamayla Ankara Barosu özelinde tüm baroları “hukuksuz” işlemlerini geri almaya çağırarak, “Dr. Cenk Yiğiter  ve OHAL ihraçları gerekçesiyle baro levhasına yazılma talebi reddedilen tüm avukat adaylarıyla her zaman dayanışma içinde olacağız” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

{{311383}}