15 Mart 2017 00:43

Meslek lisesinden: Kare ve paranın hakim olmadığı bir dünya!

Meslek lisesi öğrencileriyle 'Meslek lisesi memleket meselesi!' sloganını ve referandumu konuştuk.

Paylaş

Kafamı kaldırdım ve çok duyduğumuz bir slogan karşıladı beni: Meslek lisesi memleket meselesi! Sloganın yanında ise ucuz iş gücünü sonuna kadar kullanan bir sponsor marka: Arçelik.

Bu sloganın yer aldığı bir endüstri meslek lisesinin elektrik bölümü öğrencileriyle sohbet için bir araya geldik. Sohbetimiz meslek lisesi öğrencilerinin bir gününü konuşmakla başlayıp, referandum tartışmalarına doğru uzayıp gitti.

İlk olarak sınıfın bir duvarını kaplayan o sloganı sordum arkadaşlara. “Biz birçok sorun ile karşı karşıyayız. Bu yüzden bizim yaşadığımız sorunlar memleket sorunu gibi büyük” dedi Ömer. Selim söze devam etti: “Hepimiz hafta içi 3 gün Arçelik’in çeşitli teknik servis şubelerinde staj yapıyoruz. Ve hepimiz çalışmamız karşısında ücret alamıyoruz.” Ücretleri duyan Mustafa atıldı sohbete: “Valla ben stajdan aylık 800 lira alıyorum. Bir de tek stajyer öğrenciyim. Mis gibi. Harcıyorum paramı. Zaten şimdi harcayamazsam ileri de harcayacak param da olmayacak biliyorum.” Ve İmran devam etti: “Arçelik bizi hamal olarak kullanıyor. Sırf onlar büyüyecek diye, biz meslek lisesi öğrencileri günbegün sömürülüyoruz. Ve ben hayatımı hamal olarak geçirmek istemiyorum.”

‘ADINI EN GÜZEL KİM KODLAR’

İmran’ın çizgi çektiği yerden eğitim sistemini tartışmaya devam ettik. Malumunuz geçtiğimiz günlerde YGS sınavı yapıldı. Meslek liseli öğrenciler için Hababam Sınıfı repliklerini aratmıyor bu sınav. Üniversiteye dair planlarını sorduğumda hemen şu sesler yükseldi: “Biz meslek lisesi öğrencileri Anadolu lisesi, temel lise öğrencileri gibi temel dersleri öğrenemiyoruz. Ve görmediğimiz derslerden bir sınava tabi tutuluyoruz. Bizi bu yarışta başlama çizgisinin 1 adım gerisinde maratonda koşturmaya çalışan bu eğitim sistemi içerisinde üniversite bizim için sadece bir hayal.”

Sınıfta üniversite sınavına hazırlanmak için özel eğitim kursuna giden sadece 2 öğrenci var. Çünkü çoğunun ekonomik koşulları bunu karşılayabilecek durumda değil. Sınavda verilen cevap kağıdı ise onlar için sadece en düzgün adını kim kodlar yarışından başka bir şey değildi.

PARANIN HAKİM OLMADIĞI BİR DÜNYA

Sonra küçük bir oyun oynayalım dedik. Ve iki soru sordum. İsteyen yazılı, isteyen ise sözlü cevap verebilirdi. İlk olarak kendilerini nasıl bir dünyada yaşıyor olarak gördüklerini sordum. Cevapları “Yuvarlak, paranın hakim olduğu, eşitliğin olmadığı bir dünya” oldu. Hemen ikinci soruya geçtik. İkinci soru ise nasıl bir dünyada yaşamak istedikleriydi. Hemen cevapları paylaşıyorum: “Kare bir dünya, paranın hakim olmadığı, herkesin eşit olduğu bir dünya.”

Meslek lisesi dedik, dedik ama memleket meselesinde iyice derinleşti sohbetimiz. Tüm gençlik kesimleri içerisinde ortak tartışılan bir konuyu yakalamak her zaman mümkün değildir. Ama içinden geçtiğimiz süreç 7’den 70’e tek bir konuyu konuşuyor. Referandum. Hazır var olmasını istediğimiz dünyayı belirlemişken konu hemen “Evet mi hayır mı?​” diye açılıyor.

EVET İÇİN MANTIKLI BİR NEDEN YOK

Ali ilk olarak açıyor tartışmayı: “Ben milliyetçiyim. Referanduma hayır diyorum. Ama ailem evet diyor. Ve onları hayır demeye ikna edemiyorum. Bana evet için hiçbir mantıklı neden sunamazlarken, söyledikleri tek şey tüp kuyrukları, Kemal Sunal filmlerindeki KDV sloganları, yollar, köprüler… Ben onları nasıl ikna edeceğim?​” Ali’nin söylediklerinden sonra 4- 5 kişilik sohbetimize bütün sınıf kulak vermeye başlıyor. Sezer atılarak fikrini söyledi: “Tek bir insanın bizim hayatımızın her alanına müdahale etmesine izin veremem. Çünkü bunun bir mantığı yok. Ama her şey onların ellerinde. Biz ne kadar böyle olmamalı desek de yapabileceğimiz çok bir şey de yok aslında.”

Son olarak başka bir arkadaş sohbete katılıyor: “İki soru var kafamda. Referandum da evet çıkarsa ne olacak? Ya da hayır çıkarsa 17 Nisan günü nasıl bir ülkeye uyanacağız?​”

Sohbetimiz de sorunlarımız kadar, soru yağmurlarına da tuttuk birbirimizi. Peki kafalar net mi dersiniz? Henüz değil çünkü saatler atölye temizliğini gösteriyordu. Ve hep birlikte atölyeyi temizlerken sohbetimize bir virgül koyup, en yakın zamanda kaldığımız yerden devam etmek üzere ayrıldık evlere. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Urfa’da Newroz öncesi yasak kararı

SONRAKİ HABER

DNA'nın 3 boyutlu fotoğrafı çekildi!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...