01 Nisan 2011 14:18

“Bu da bir özgürlük şiiri”

Rıfat Ilgaz, Karadeniz’in Kıyıcığın’da Cide’de doğmuştur.Nüfus kağıdına göre 7 Mayıs 1911 doğumludur.Annesine kalırsa doğum tarihi başkadır. Kendi anlatımıyla “Oysa annemden duyduğuma göre 'derin kar' da dünyaya gelmişim. Derin kar Karadeniz kıyılarına 1910'da yağmış. (…) Annem şubat ayında bir salı g&u

Paylaş
Burak Karakurt


Kökleri insan, kökleri işçiler ve anadolu olan 100 yıllık bir çınar Rıfat Ilgaz. Şiirle çıkmıştı yola  yazdıkları yaşamının aynasıydı. Kıyıcığındakiler gibi anlattı bize. Köklerinin doğallığını hiç kaybetmedi.

Edebiyata her kapısından girmiştir Rıfat Ilgaz...

Rıfat Ilgaz romanlarının çoğunu 1970'li yıllarda yazdı. Halkçı edebiyat çizgisini sürdüğü romanlarıda onun yerelliğinden izler taşır. Özellikle doğduğu Cide, kültürüne ve insanına yapıtlarında yer verdi. Sarı Yazma, Yıdız Karayel, Halime Kaptan ve Karadeniz'in Kıyıcığında gibi romanlarında bu yöreyi tema olarak aldı.

Toplum hayatının çok önemli bir kesitiydi Hababam Sınıfı. Türkiye gerçeği içinde; köy gerçeği, şehir gerçeği, Anadolu ve İstanbul gerçeği. Hepimizin sınıfıydı o. Kendimizi gülerek izledik hep. Şimdiler de okullarımızda ki İnek Şabanlar, Damat Feritler, Kel Mahmutlar yok oldu yerlerini ise kimlerin aldığını İlhan Selçuk:  “Rıfat Ilgaz’ı öğretmen olarak hapislere koyduk. Hababam Sınıfı’nı öldürdük. Şimdi okul kapılarında Polatlar var.” Diyerek özetliyor. Onu hepimiz Hababam Sınıfı'nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına karşın onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Karanlığı mizahıyla yırtmaya çalışan öyküleri, yaşadıklarını damıttığı anıları, çocuk romanları ve makaleleri...

Asım Bezirci'ye göre Rıfat Ilgaz'ın mizah anlayışı şöyledir: "… ille de kişileri yermek gibi okurları güldürmeyi de amaçlamıyor. Nitekim sululuğa uzak duruyor, güldürme uğruna hikayenin yapısını ve konunun niteliğini zorluyor. Mizah onda yaratılışın bir özelliği olarak kendiliğinden beliriyor."

“Yaşamak bir yürek işçiliği günümüzde”

Her şeyden önce bir şairdir Rıfat Ilgaz. Şiirle başladığı yolda nesrin en güzel örneklerini de verse önce büyük bir şairdir.1940 larda bireyselliğe yönelen, halktan kopuk  garipçiler yanında bir grup şair de Nazım Hikmet’in yolundan ilerliyordu. Toplumcu-gerçekçi bu şiir anlayışınında en önemli ismidir Ilgaz.

Şükran Kurdakul, “Çağdaş Türk Edebiyatı”ndaki değerlendirmesinde şöyle diyor: “...Nâzım Hikmet’in şiirimizi büyük ölçüde etkilediği 1940’lı yıllarda, Rıfat Ilgaz yapıtlarıyla kendi kişiliğini ortaya koyarak, toplumcu gerçekçi anlayışa yeni olanaklar kazandırdı. Özellikle tabana yakın kesimin güncel yaşamına egemen olan acıları, sıkıntıları, yoksunluğu ince yergi öğeleriyle yansıtarak lirizme ulaşmış bir şiirdi bu...”. Savaş yıllarının açlığını, sefaletini; işçiyi, köylüyü, kıt kanaat geçinen memurunu; çok iyi bildiği cezaevlerini ve sınıfları işledi. Yaşadıklarını ve yaşananları anlattı.Örneğin “Parmaklığın Ötesinden” adlı şiiri, “İnsanları alabildiğine sevmeyi, / Bırakmazlar yanına. / Böyle çekersin cezasını / Üç duvar bir kapı arasında; / Onlardan ayrı / Böyle onlardan uzak. / Yasak sana, boylu boyunca sokaklar, / Bahçeler, yalı kahveleri. / Dostlara şimdi bir mektup değil,/  Bir selam yasak!..” dizeleriyle başlar ve şu dizelerle sürer: “Bizim de bir çift sözümüz vardı / Nar çiçeği, gül dalı üstüne, / Dudaklarımızda kaldı. / Göremedik sıkıntısız yaşandığını / Rahatın şiirini yazamadık...”

Rıfat Ilgaz şairliği kadar şairliğinde en güzel tarifini kendi sözleriyle vermiştir. "Her çağın su yüzüne çıkardığı yeni gerçekleri arayıp bulmak, bunları yeni biçimler içinde sunmak şairin değişmez görevidir. (…) Sanatçının yalnız yapıtıyla değil, kişiliğiyle de değerlendirilmesinin zorunlu olduğu bir dönemdeyiz. Bu görev, sanıldığı gibi, "sanatçının aydın olarak ele alınışı ile çözümlenip atılamaz. Salt halka bağlı bir şair olma görevidir; hele geri kalmış ülkelerde. Şair halkının diliyle konuşan kişi olduğu kadar, halkının yüreği ile konuşan olumlu, devrimci bir kişi oldu bugün."

Kasnağından fırlayan kayışa
kaptırdın mı kolunu Alişim!
...
Gidenler gitti Alişim,
Boş kaldı ceketin sağ kolu...
...
Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman
beklesin mızrabını.

Bu şiirinde köyden kente göçten, işçinin durumuna kadar toplumsal gerçekleri irdelerken bir yandan da bu toplumsal gerçeklik içinde sıkışıp kalan bireyin durumunu da verir. Ne de olsa, /Kızlar da emektar saz gibi iki kol ister saracak! Şiirin de kullandığı dil ise anlattığı konuların tarzına uygun bir şekilde sadedir.

“Bizim kadar Feyzi Hoca da / Yaka silkerdi Kadıoğlu’ndan; / Kime çekmiş derdi bu yezit… /Öyle ya, iyi adamdı babası / Kapısı açıktı otuz Ramazan / Memleketin ileri gelenlerine.” Sınıf adlı şiir kitabı sıkıyönetim kararıyla toplatıldı. Kitabı ancak yirmi beş gün piyasada kalabilmişti. O hemen teslim olmadı. Günlerce kaçak yaşadı. Bu günleri Karartma Geceleri adı altında romanlaştırdı.

1983’te  onuncu şiir kitabı Kulağımız Kirişte yayımlanır Rıfat Ilgaz’ın. “Ormanız Biz” şiirinde Nâzım Hikmet’e bir gönderme yapar: “Ne demiş büyük ozanımız / Neden kulak vermiyorsunuz sesine / Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, / Ve bir orman gibi kardeşçesine?​”

Nâzım Hikmet, “Gençlerin içinde çok beğendiğim şairler var...” diyerek Rıfat Ilgaz’ın da adını sayarken; Orhan Kemal’e “Kendi sesini bul!” deyip Rıfat Ilgaz’ı da örnek gösterirken; Behice Boran, yine o dönemin ünlü sol dergilerinden “Adımlar”da (Mayıs 1943), şu düşüncelerle selamlar Rıfat Ilgaz’ı:
“Rıfat Ilgaz, müreffeh bir zümrenin değil, fakat bir günden öbürüne yaşayabilmek için didişen, böyle üzüntülü günlerin akşamında, bazen ‘gününü gün etmek için şöyle bir demlenen’ halkın şairidir...”

Elim birine değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım!

Rıfat Ilgaz’ın yaşama ve insana bakışını kaleme aldığı son dizeler oldu bu şiir.

Can Yücel’in deyişiyle “Anadolu’nun yüce bir dağı” olan Rıfat Ilgaz için söylenecek son sözleri Server Tanilli ifade etmiş. “Çekinmeden söylemeli de Nazım Hikmet’ in arkasından, Türkiye’ de ‘İnsan Manzaraları’ nı Rıfat Ilgaz’dan daha hünerli sürdüren ve zenginleştiren bir başka şair çıkmadı, diyebiliriz."

ÖNCEKİ HABER

Polyplex izin kriteri: Sendikadan istifa et

SONRAKİ HABER

Polisin tutuklanması için daha neye ihtiyaç var?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...