10 Mart 2017 09:31

TÜOBİK'te 2. gün: Emeğin dönüşümünde sermayenin rolü

Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi'nin 2. gününde 'emeğin dönüşümünde sermayenin rolü' tartışıldı.

Paylaş

Cansu CEYLAN
İstanbul

Türkiye Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi(TÜOBİK) ikinci gününde “Emeğin Dönüşümünde Sermayenin Rolü” irdelendi.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrencisi Barış Çetinkaya, 15.yüzyılda başlayan transatlantik köle ticareti sonrası caz müziğin gelişimini ele aldığı sunumunda caz müziğin kökenlerinin Amerika’da köleleştirilen Afrikalıların bir direnişi olarak ortaya çıktığını belirterek caz müziği “Esaretin içinde bir umut ışığı” olarak nitelendirdi.

Söz konusu dönemde köle pazarlarının kurulduğunu söyleyen Çetinkaya, “Bu insanlar sadece hayatlarını devam ettirebiliyordu. Taş ocaklarında, madenlerde, ev işlerinde ve plantasyonlarda çalıştırılan kölelerin yaşam koşulları farklı dönemlerde farklı olaylarla şekilleniyordu” dedi.

ÇALIŞIRKEN ÖLMEK

Ardından “Emek Süreci Denetimi, Kâr ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” başlıklı sunumunu yapan Marmara Üniversitesi öğrencisi Uğur Zengin, emek denetim sürecini tarihsel olarak Sanayi Devrimi, 20.yüzyılda Köln’de kurulu Ford fabrikası ve 21.yüzyılda taşeron olarak Fransa ve Türkiye’de çalışan işçi anlatımları üzerinden inceledi. Zengin, “Emek süreci tarihinde en çok yoğunlaşılan konu emek süreci denetimi ve emeğin nasıl daha fazla yoğunlaştırılabileceği oldu Temel hedef üretimin hızlandırılması. Bu sırada emek sürecindeki risklerin kimler tarafından yüklenildiği, devasa kârların kimler tarafından nasıl bölüşüldüğü ise denkleme katılmıyor” diye konuştu. Zengin, Türkiye açısından da konuyu değerlendirerek 24 Ocak 1980 kararlarıyla güvencesiz, esnek ve taşeron çalışmanın önünün açıldığını, bu çalışma biçiminin 2016’da en az 1970 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesine neden olduğunu söyledi. Zengin, iş cinayetlerinin ve meslek hastalıklarının sistemin, kâr hırsının bir sonucu olduğunu ekleyerek sunumunu Marmara Park’ta hayatını kaybeden Barış Kıyak’ın ardından ailesiyle yapılan röportajla sonlandırdı.

TÜRKİYE’DE EMEK MÜCADELESİ

Oturum, Kocaeli Üniversitesi öğrencisi Yağız Senem’in “Türkiye Emek Mücadelesi” sunumuyla devam etti. 1946’dan 2015 metal grevine kadarki süreçte Türkiye emek tarihine değinen Senem, 1946 yılında çıkarılan Cemiyetler Kanunu’nun sendikal nitelikte örgütlerin kurulmasına bir kısıtlama getirilmediğini, bu dönemde birçok sendikanın kurulduğunu fakat 1947’de çıkarılan kanunla sınıf eksenli sendikacılığa ket vurularak vesayetçi bir sendikacılık modelinin benimsendiğini belirtti. Sonraki süreci değerlendirirken “Grev ve toplu sözleşme yasasının kabulü için yapılan Saraçhane Mitingi, Türkiye’deki ilk kitlesel işçi mitinglerindendir. Bu dönemden sonra sendikalara üyeliğin arttığını görüyoruz” diyen Senem, daha sonra sarı sendikacılık ve 2015 metal grevini değerlendirdi.

Oturum, “Geleceğin beyaz yakalıları olarak iş cinayetlerinde, iş hastalıklarında bizim sorumluluğumuz nedir?” tartışmasıyla sona erdi.

ÖNCEKİ HABER

Okul ve cami duvarına ‘evet’ pankartına tepki

SONRAKİ HABER

AB’de Polonya çatlağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa