7 Mart 2017 21:15

Kadınlar: Yarını bilmezken 2023’ü neden bekleyelim?

Dilruba TAŞ
Kayseri

Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne kadınlar hem ekonomik sıkıntılarla beraber giriyor hem de referandum tartışmalarıyla... Biz de bu konuları görüşmek üzere Gülom Terzi’ye doğru yola koyuluyoruz. İçeri girdiğimizde bizi dikiş makinelerinin sesleri karşılıyor. Gelen müşterilerle ve çalışanlarla sohbet ediyoruz. Kadınların çalışma hayatında yaşadıkları zorluklardan konuyu açınca söze Gülizar abla giriyor. “Ben daha önce kendi işimde değil başka bir yerde çalışıyordum. O zaman çok daha zordu. Başkasının yanında olunca, çocuklarım yanında olmayınca gerçekten zordu. Ama şimdi kendi işimi yapıyorum, ay sonunda maaşı beklemek gibi bir sıkıntı yaşamıyorum ve çocuklarım da gözümün önünde. En büyük desteği sağlayan da bana kayınvalidemdir. Bana bu işi de o öğretti. Biz yan yana oldukça karşılaştığım herhangi bir sorunu çözmeyi daha da iyi öğrendim.” diyerek birlikte, dayanışma ile bu işi kurduklarını anlatıyor. Gülizar abla,  bir kadınla erkeğin yan yana görülmesinden rahatsız olan insanlar olduğunu anlatıyor ve duyduğu rahatsızlığı şu sözlerle aktarıyor: “Ben burada erkek müşterilerimin ölçüsünü de alıyorum. Paça yapıyorum, gömlek ölçüsü de alıyorum. Bu durum dahi başka insanlar tarafından kınanır hale geldi. Çok art niyetli düşünüyorlar.” Gülizar abla, 8 Mart’ta talebinin insanların daha vicdani düşünerek hareket etmesi gerektiğini ve kadınların bunu sağlamak için yan yana durması gerektiğini söylüyor.

‘BU KADAR YETKİYİ KOCAMIZA VERMİYORUZ’

Gülizar ablaya referandum ile ilgili görüşlerini soruyoruz.  Gülizar abla şöyle anlatıyor “Ben sonunun ne olacağını bilmediğim bir şeyi kabul etmek istemiyorum. Söylenilenler beni tatmin etmiyor. Bizler bu yetkiyi oğlumuza kocamıza vermezken ne yapacağını bilmediğimiz bir kişiye hiç vermek istemiyoruz. Her ne kadar medya evet kampanyalarını gündeme getirse de insanların neden evet dediği de tam yansıtılmıyor. Doğrusu ne olacağını ne biteceğini kimse bilmiyor. 2023’ten bahsediyor insanların yarından haberi yokken 2023’te her şeyden kurtulacağımızı beklemeyi ben anlamıyorum. Biz burada da anlatıyoruz. Bir kurtulma yok olsa bugüne kadar olurdu. 15 yıl geçmiş ancak hiçbir şey olmamış. Gözle görünen bir yaptıkları yollar var onu da yapmak zorunda zaten. Oraya geldiysen bunu da yapacaksın”

Son olarak hayır veya evet çıkınca bizleri nelerin bekleyebileceğini sorunca “Hayır çıkarsa en azından gürültüler kesilmiş olacak tek adam düşüncesi olmayacak.  Bir şeyleri sorgulayan insanların hâlâ var olduğu kanıtlanacak bu daha sonrası için büyük umut olacak. Evet çıkarsa iç savaş çıkabilir. Evetçilerle ayrıştırılıp vatan haini ilan edileceğiz. Ancak vatanını milletini en çok sevendir hayırcılar. Erdoğan gittikten sonra yerine kim gelecek bu da belli değil. Oğlu Bilal Erdoğan mı gelir, damadı mı gelir, Azerbaycan’da yaşandığı gibi eşine mi görev verir bunları bilemiyoruz. Bu yüzden kişiyi değil rejimi tercih ettiğimizin farkında olmalıyız.” diyor Gülizar abla. Bu güzel sohbeti için ona teşekkür edip yanından ayrılıyoruz.

‘HAYIR ÇIKARSA UMUDUM ARTAR!’

Yeni rotamız ise hastanede hemşire olarak görev yapmış ve işinden istifa ettiğini duyduğumuz arkadaşımız Dilek’in yanı oluyor. Dilek bize kahve yaparken  kadrolu memur olarak çalışırken neden istifa ettiğini anlatıyor.

Dilek: “Çalışma koşulları çok ağırdı. Fazla mesai çalışıyorduk ben en çok bundan şikayetçiydim. İstemediğimiz halde çalışıyorduk. Hem de her hafta 1 gün fazladan çalışıyorduk. Bu 1 yıl boyunca böyle devam etti. Kimse de bir şey diyemiyordu. Eleman eksikti. 10 kişi olması gereken yerde 7 kişi çalışıyordu. O iş bir şekilde yapılacak, bırakmıyorsun da sağlık hizmeti sonuçta. Çalışma saatinin normalde haftada 40 saat olması gerekiyor. Ama herkes en az 48 saat çalışıyor. Sözde onun parasını veriyorlar ama kayda değer bir para değil. Hafta sonu tatili yok, bayram tatili yok bunları bilerek çalışıyoruz. Ancak üzerine bir de fazladan mesai yapınca bunu kaldırmak kolay olmuyor” diye sitem ediyor.

Dinlenemediğinden şikayet eden Dilek Hemşire, “Aldığımız para günün şartlarına kıyasla iyi olsa da kesinlikle emeğimizin karşılığı değildi. Bu yüzden ayrılmak zorunda kaldım” diyor.

İş güç sıkıntısı derken konumuz referanduma geliyor. Referandum ile birlikte kadınları daha parlak bir gelecek bekler mi diye sorduğumuzda aldığımız cevap “Daha güzel bir geleceğin bizi beklediğini düşünmüyorum. Aslında ben olumlu düşünmek isteyen bir insanımdır hep. Umutlu bir insanımdır. En kötü durumlarda bile bir umudun olduğuna inanırım ama bu koşullardan dolayı umudum sönüyor.  Hayır çıkarsa umudum artar” oluyor.

Evrensel'i Takip Et