Kadınlara paket paket işsizlik ve güvencesizlik
KEİG üyesi Semiha Ari, OHAL’in kadın istihdamına etkileri ve Türkiye’nin kadın istihdamı politikalarına ilişkin soruları yanıtladı.

Zuhal ATLAN
OHAL koşullarında 8 Mart’ı kutlayan kadınlar, bu yıl da emeği sömürülenlerin başında geldi. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) verilerine göre, son bir yılda sigortalı çalışan 40 bin kadın işten çıkarıldı. Kayıt dışı çalışanlarla birlikte işsiz kalan kadınların sayısı çok daha fazla. Kadın istihdamını arttırmaya yönelik olduğu iddiasıyla her seferinde ‘müjde’ denilerek sunulan paketleri, OHAL’in kadın istihdamına etkileri ve Türkiye’nin kadın istihdamı politikalarına ilişkin soruları Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu Üyesi Semiha Ari cevapladı.
AKP kadın istihdamında muhafazakar politikalar mı güdüyor?
Hükümet neoliberal politikalarla iş gücü piyasasını güvencesiz, esnek hale getirip sermayenin lehine düzenleyecek yasaları geçirirken, bakım hizmetleri gibi normalde kendisinin üstlenmesi gereken sorumluluklar için özel alanı yani kadınları işaret ediyor. Kadın istihdamını artırma iddiasında olan bütün girişimler aile ve nüfus, iş ve aile yaşamını uyumlulaştırma temalarıyla kuruluyor. ‘Kadınlar da çalışsın, ama yarı zamanlı, kısmi süreli, esnek işlerde ve hatta mümkünse evden çalışsınlar ki çocuklara da baksınlar’ deniyor. Çünkü evler artık sadece erkeğin maaşıyla dönmüyor ve kadınlardan da eve ek gelir, destek getirmeleri bekleniyor. Kadın istihdamı konusu hem siyasal olarak muhafazakar hem de ekonomik olarak sermayeyi de devleti de rahatlatan kullanışlı bir çerçevede şekilleniyor. Muhafazakar söylemler aynı zamanda kadınlara uygun görülen esnek işleri meşrulaştırma rolü de oynuyor. ‘Kadının en büyük kariyeri anneliktir’, ‘güçlü aile’ söylemleri bunun örnekleri.
Özellikle son 2 yıldır yaşanan çatışmalı süreç ve darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL, kadın istihdamını nasıl etkiledi? Elinizde buna dair veriler mevcut mu?
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) verilerine göre, son bir yılda sigortalı çalışan 40 bin kadın işten çıkarıldı. Kayıtsız çalışanlarla birlikte sayının yüz binleri bulduğu tahmin ediliyor. OHAL ilanından sonra çıkarılan KHK’lerle binlerce memur, öğretmen, akademisyen meslekten ihraç edildi. Belediyelerde ve belediyelere bağlı kadın danışma merkezlerinde yaygın olarak istihdam edilen kadınların işlerine de kayyımlar tarafından son verildi.
Hükümetin ‘kadınlara müjde’ diye çıkardığı paketlerin kadın istihdamına olumlu katkısı var mı?
Son birkaç yılda kadınlara torba torba ‘müjdeler’ geldi gerçekten. Hepsi de aileyi temel alan, kadınlar için yarı zamanlı çalışmayı düzenleyerek iş ve aile yaşamını uzlaştırmayı hedefleyen paketlerdi. Mesela Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Yasa Tasarısı aslında çalışan kadınları çocuk doğurmaya teşvik etmeyi ve yarı zamanlı çalışmalarıyla ortaya çıkacak boşluğu özel istihdam büroları ile doldurmayı öngörüyordu. Ekim 2015’teki Orta Vadeli Program ve arkasından yayımlanan Analık İzni ve Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışma Hakkında Yönetmelik de yine kadın istihdamını güçlendirme olarak sunulan, ama temelde doğurganlığı teşvik eden ve aileyi güçlendirme hedefi olan bir yönetmelikti. Bu yönetmelik ‘Anneye her ay 823 TL maaş’ başlığıyla haber yapıldı. Bu da aslında bir torba yasa ile aylar önce düzenlenen ve doğum yapan kadınlara ilk çocukta 2, ikinci çocukta 4 ve üçüncü çocukta 6 ay yarı zamanlı çalışma ve tam maaş alma hakkı veren maddeyle ilgiliydi. Bu olumlu gibi görünen maddeyi incelerken hem eşitsiz bir durum yarattığını hem de hak kaybı getirdiğini fark ettik. Önce bu uygulamanın hem işçi hem memur kadınlar için uygulanacağı söylendi ancak daha sonra sadece memur kadınlar için geçerli olduğu ortaya çıktı. Burada yarı zamanlı çalışmak isteyen işçi kadınların maaşları ve sosyal güvenlik hakları yarı yarıya düşüyor. Hem memur hem işçi kadınlar yarı zamanlı çalıştıklarında süt izni kullanma hakkını kaybediyor. Bir de yarım gün çalışılsa bile kalan zaman için çocuk bakım sorunu devam ediyor.
EVDE BAKIM KURAL OLDU
‘Büyükannelere müjde’ denilerek torunlarına bakacak olanlara ev bakım ücreti verilmesi şartı koşuldu. Nedir bu ve nasıl yorumluyorsunuz?
2007’de 500’e yakın olan kamu kreşlerinin bugün 50’lere düşmesi devletin erken çocukluk bakımı ve eğitimi sorumluluğunu nerdeyse tamamen özel sektöre ve aileye devrettiğini gösteriyor. Çocuğuna tek başına bakan ve hiçbir yakınından desteği olmayan kadınlar için durum hepten açmaz. Bu kadar sistematik ve yapısal bir sorunun ‘sıcak yuva’, ‘büyükanne sevgisi’, ‘aile bağları’ gibi söylemlerle yine kadına yüklenerek çözülmeye çalışılmasına ve işi ucuza getirmek için kadın emeğinin kullanılmasına karşıyız. Hükümet tıpkı yarı zamanlı çalışma meselesinde olduğu gibi evde çocuk bakımını da seçenek olmaktan çıkarıp kurala dönüştürüyor. Büyükannenin torunuyla vakit geçirmesi, zaman zaman bakımını üstlenmesi başka, bu ilişkinin devlet tarafından bir bakım hizmetine dönüştürülmesi başka şey. Herkes çocuğunu kreşe de göndermek istemeyebilir. Ancak yine de bunun bir kamusal hizmet olarak sağlanması gerekir. Bunun yolu da sanki büyük bir iyilikte ve lütufta bulunuyormuş gibi müjdeli projeler uygulamak değil.
EN BÜYÜK ENGEL ÇOCUK BAKIMI
Türkiye'de kadının iş gücüne katılım oranı yüzde 30 civarında. Kadınların ekonomideki istihdamı nasıl artırılabilir? Sizin buna yönelik önerileriniz neler? Ne tür politikalar izlenebilir?
Kadınların pazarlık gücü o kadar düşürülüyor ki en kötü işlerde çalışmaya razı ediliyoruz. İstihdam edilmek doğrudan hayatınızı idame ettirmeye yetecek bir gelir elde etmek anlamına gelmiyor. Bayılana kadar çalışıp yoksul kalmaya devam ediyoruz. Çalışma koşullarının ve saatlerinin insani bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor önce. Hâlâ işleri kadın işi-erkek işi diye ayıran bir politika izleniyor. Bunun yanı sıra kadınların çalışma hayatına katılmasının önündeki en büyük engel çocuk bakımıdır ve bu sorun büyükannelere, teyzelere maaş bağlayarak çözülmez. İşyerlerinin de çalıştırdığı kadın sayısına göre değil, çalışan sayısına göre kreş açmaları gerekiyor. 150 kadın çalışanı olan işyerlerinin böyle bir sorumluluğu var şu an ve Türkiye’de bu sayıda kadın çalışanı olan işyeri çok az. (DİHABER)
Evrensel'i Takip Et