28 Şubat 2017 00:30

Çok değerli Yaşar Kemal’e

Türkiye'de edebiyatın en önemli temsilcilerinden, Yaşar Kemal'in aramızdan ayrılışının 2. yılı anısına Ayşegül Tözeren yazdı.

Paylaş

Ayşegül TÖZEREN
İstanbul

Ölümsüzlüğünüzün ikinci yıl dönümünde okurlara edebiyatınızdan söz etmek isterdim. Anadolu mitolojisinin yaratıcısı olduğunuz gibi büyük edebiyatınıza yakışan cümleler kurmak, masal anlattığınızı söyleyenlere karşı, insanın ve doğanın gerçeğini tokat gibi okuyanın yüzüne çarptığınızı, cennetin de cehennemin de doğanın, insanın içinde olduğunu bildiğinizi, böyle anlattığınızı, Türkçeyi sizin kadar hiçbir yazarın zenginleştiremediğini, umut sözcüğüne ilk kez sizin metinlerinizde rastladığımı yazmak isterdim. 

Siz edebiyatınıza ilk olarak, Anadolu’nun ağıtlarını derleyerek başlamışsınız ya… Üzüleceksiniz biliyorum ama söylemek zorundayım. Şimdi ülkenin her yerinden ağıtlar yükseliyor. Barışa adanmış ömrünüz, hem köklü bir edebiyat geleneği olarak miras, hem de boynumuzda borç. Ağırlığını hissederken, günden güne yazarların zihninde bir ur büyüyor: Otosansür. Size sormak isterdim. Oradan oraya sürülürken dahi nasıl aştınız otosansürü, o uru nasıl sözünüzden söküp attınız diye. İnsan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı günlerde, nasıl barış dilini korudunuz? Nasıl DGM’lerde yargılanırken onurlu gülümsemenizden vazgeçmediniz? Siz yargılanırken, Metin Göktepe’nin kayıt cihazını tuttuğu bir fotoğraf vardır. Belki o doksanların Türkiyesi’nin özetidir. Nasıl bu kadar kararlı ve cesurdunuz?

Siz cezaevlerinde mahpusları, oradaki aydınları hiç unutmazdınız. Tamam, biliyorum siz gerçek olsa dahi övülmekten de hoşlanmazsınız. Yalnız hoşlandığınız bir şeyle karşılaştığınızda, “Afferin lan, afferin” derdiniz. Şimdilerdeyse, “afferin lan” diyeceğiniz, barış sözünden vazgeçmeyen genç bilim insanları intihar ediyor. Hem de binbir renkli çiçeğin yaşam bulduğu, sizin edebiyatınızın serpildiği coğrafyada, Çukurova’da! Yüzünüzdeki derin izler acıyla doldu, bir sigara yaktınız, farkındayım. Yaşamından caysa da, barış sözünden vazgeçmeyen bir akademisyen Mehmet Fatih Traş’tan söz ediyorum.

Hep anlatılır, tekrar anlatayım. İlk öykülerinizi yazdıktan sonra Orhan Kemal’in kapısını çalmışsınız. Ama gerçekten çalmışsınız, sabahın köründe. Hatta rivayet o ki, heyecandan düşe kalka kapıya koşmuş Orhan Kemal. Siz öykülerinizi okumak istiyormuşsunuz, Adana’nın yollarına düşmüşsünüz. Bir okuyormuşsunuz öyküleri, bir de anlatıyormuşsunuz. Sonunda yolunuz “ırgat pazarına” düşmüş ya da Orhan Kemal yolunuzu oraya düşürmüş. “İyi yazıyorsun yazmasına da ama önce bak şu pazara karar ver” demiş. “Irgattan yana mı olacaksın, ağadan yana mı?” Belki bu sorunun cevabıdır, yaşamınızı biçimlendiren… Hep dayanışmadan, hep ezilenden, hep yalnızdan yana kaleminizin düşmesi…

Barış kadar ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü için de mücadeleyle geçmişti yaşamınız. Yazar örgütlerinin yaşaması için olağanüstü çaba göstermiştiniz, PEN Türkiye Merkezine can suyu olmuştunuz, Türkiye Yazarlar Sendikasının bir numaralı üyesisiniz, kurucularındansınız. Hep özgür basının yanındaydınız. Bu size nasıl söylenir bilmiyorum, yüz ellinin üzerinde gazeteci hapiste. Röportajlarınızın yayımlandığı, işiniz kadar eviniz olan Cumhuriyet gazetesinin yazarlarından, yöneticilerinden de hapiste olanlar var. Cumhuriyet Kitap’ın Genel Yayın Yönetmeni, kitapları bir kumrunun kanatlarına dokunur gibi eline alan Turhan Günay da mahpus.

Ne olursa olsun, sizin sözünüz mıh gibi aklımızda ama. Bundan altı yıl önce 2011’de Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından layık görüldüğünüz “Özel Onur Ödülü”nde söylediklerinizi unutmak ne mümkün…

“Diyorum ki, korkulmasın, bugünkü, bu gelip geçici duruma bakıp umutsuzluğa düşmenin bir gereği yok... Bugün hapishanelerde, mahkeme kapılarında veya mahkeme kapılarına gitmeyi beklerken mesleğinin ve insanlık onurunun hakkını verenler var. Onlar ve onların hakları için omuz omuza yürüyen, sesini yükseltenler insanlığımızın daha bitmediğini, vurdumduymazlığımızın bizi öldürücü hale getirmediğini kanıtlıyorlar. İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.” 

Umutsuzluğa düştüğümüzde ilkin aklımıza gelen sizin bu sözlerinizdir. Barışa, özgür basına, özgür edebiyata inancımızı perçinleyenlerin başında, umutsuzluktan umut yaratan edebiyatımızın İnce Memed’i Yaşar Kemal gelir. Sizin gelirsiniz. O güzel atlara binip gitmiş olsanız da…

ÖNCEKİ HABER

İtalya'da ötenazi tartışması

SONRAKİ HABER

Trabzon’un Cazıları: Güneşe çevirelim şu karanlık günleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...