28 Şubat 2017 00:20

Yaşananlara ‘dur’ demek için ‘hayır’

Antep'in Düztepe Mahallesinde yaşayan gençlerle referandum tercihlerini konuştuk.

Paylaş

Fatma KESKİNTİMUR
Cengiz BÖLÜKBAŞ
Antep

Antep Düztepe Mahallesi’nin gençleriyle referandum tercihlerini konuştuk. Düztepe, çoğunlukla Alevi yurttaşların yaşadığı bir emekçi mahallesi.

Sorularımızı yanıtlayan gençlerin hemen hepsi referandum tercihlerini “hayır” olarak açıklıyor fakat nedenlerini konuşmak, görüntü vermek konusunda endişeleri var. Yakın çevreleri için “Buradan ‘evet’ çıkmaz” diyecek kadar güvenle bahsetseler de tercihlerini “uluorta” konuşmayı doğru bulmuyorlar. Yine de tercihlerini ve nedenlerini anlatmak isteyenlerle buluşuyoruz bir noktada. Enes, Mehmet ve İbrahim… Üçü de bu mahallede yaşıyor yıllardır ve arkadaşlar. Yaşamakta olduğumuz süreçten de rahatsız olduklarını anlatan gençler, “Referandumda ‘hayır’ oyu vereceklerini söylüyor. 

‘ÜNİVERSİTE MEZUNLARI BENİM GİBİ OTO SANAYİDE ÇALIŞACAK’

 19 yaşında olduğunu belirten Enes, iki buçuk yıldır bir oto elektrikçide çalışıyor. Şimdi kendi deyimiyle ‘halfe’ yani usta olmuş. “Ülkenin bir nevi padişahlıkla yönetilmesine karşıyım” diye giriyor söze ve “Bir adam ne derse o olacak” diye ekliyor. Geçinemediklerini ve bugünkü halde bile ekonominin çöktüğünü söyleyen Enes, eğitim sistemi için de “Yok denecek durumda” ifadelerini kullanıyor. Giderek artan genç işsizlik sayılarını hatırlatan Enes, “Üniversite mezunları bile benim gibi oto sanayide çalışmak zorunda kalacak” diyor. Enes, günde en az 13-14 saat çalıştığını anlatıyor ve çalıştıkları ortamda iş güvenliğinin de olmadığını söylüyor. Geleceğe dair hayal bile kuramadıklarını ifade eden Enes “Başkanlıkla birlikte bırak geleceği bugünü bile yaşayamaz duruma geleceğiz” diyor. Sohbetimizde hem kendi çalışma koşullarından hem de gördüğü diğer örneklerden bahseden Enes, getirilmek istenen sisteme dair tercihini de bunlara dayandırıyor en başta: “Şu anda bile durum buyken başkanlık sistemiyle bu durumlar daha da kötü olacak.”

‘DEMOKRASİNİN KIRINTISI KALMIŞKEN TAMAMEN ORTADAN KALKACAK’

İbrahim 21 yaşında ve mahallede esnaflık yapan babasıyla birlikte çalışıyor. O da içinden geçtiğimiz sürece dair sıkıntılarını anlatıyor önce: “Böyle baskı, zulüm, kan ve terörün olduğu yerde demokratik bir seçim olmaz. Bugün bölgede bir savaş varken, 6 milyon seçmenin iradesi tutuklanmışken demokratik bir seçim olmaz.” Bütün bunları kendisine “milliyetçi-muhafazakar” diyenlere de anlatmak gerektiğini söyleyen İbrahim şu sözlerle devam ediyor: “Ülkeyi Ortadoğu bataklığına sürükleyenler, tüm komşularla da düşman ettiler. 1 Kasım’da ‘Bizi seçerseniz terör biter’ dediler, 1 Kasım’da tek başına iktidar olmalarına rağmen terör olayları gün geçtikçe arttı.” Bu süreçte çok fazla hak ihlali yaşandığını anlatan İbrahim ‘hayır’ deme nedenini özetliyor, “Türkiye’de demokrasinin kırıntısı kalmışken, başkanlıkla beraber bunlar da tamamen ortadan kalkacak. Ülkenin kaderi bir adamın inisiyatifine bırakılamaz.”  

‘ASGARİ ÜCRETİN BİR TEK KİŞİ TARAFINDAN BELİRLENMESİ DEMEK’

Mehmet, 22 yaşında ve dört aydır Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalışıyor. O da anayasa değişikliğinin oylanacağı referandumu aslında “Tek adamlık rejiminin” oylanması olarak görüyor. “Hayır” diyeceğini belirten Mehmet gerekçelerini de sıralıyor: “Yasama, yürütme, yargının bir elde toplanması zaten adaletsizliğin zirve yapması, baskının daha da artması demek. Başkanlığın gelmesi ve Meclisin yetkilerinin ortadan kalkması, halk iradesinin ortadan kalkması demek. Meclisin yetkilerinin kısıtlanması, savcıların başkan tarafından atanması demek. Bu da başkanı denetleyecek bir kurumun kalmaması ve muhalefetin tamamen susturulması demek.” Mehmet, bölge illerinde belediyelere kayyım atanmasını ve halk iradesiyle seçilen belediye başkanlarının tutuklanmasını “Fiili olarak başkanlık sistemi” olarak tanımlıyor ve “Bu fiili durum resmiyete kavuşacak” diyor. Kendisi de asgari ücretle çalışan Mehmet “başkanlığı” bir de bu açıdan tarif ediyor, “Asgari ücretin, işçinin maaşının tek bir kişi tarafından belirlenmesi demek ve bu hiç adaletli değil.” İktidarda olanla aynı düşünmeyenlere sürekli engeller çıkarılacağını düşünen Mehmet bu durumu da henüz çalışmaların başında gördükleriyle anlatıyor: “Bugün para içinde yüzenler ‘Güçlü Türkiye için evet’ derken işçiler emekçiler açlıkla savaşıyor. Evet diyen Arda Turan iki gün sonra bir arazi için izin istedi. Evet diyenler için her türlü imkanlar varken hayır diyenler bildiri dağıtırken gözaltına alınıyor.”

ÖNCEKİ HABER

Adana'da Suriyeli mültecilere linç girişimi: 4 yaralı

SONRAKİ HABER

Çanakkale’de deniz ulaşımına sis engeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...