13 Haziran 2012 18:10

Adnan Yücel’e mektup

Sevgili Adnan Yücel,On yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Sansürün kaldırılışının yıldönümünde 24 Temmuzda ayrılmıştın. Seninle Adana’da vedalaşmıştık. Nâzım Hikmet gecesinin ertesi günü. Nâzım Hikmet gecesinde yapacağın konuşmayı videoya aldırtmıştın. Hastalığının sahneye çıkışını, şiir okuma

Adnan Yücel’e mektup
Paylaş
Sennur Sezer

On yıl olmuş aramızdan ayrılalı. Sansürün kaldırılışının yıldönümünde 24 Temmuzda ayrılmıştın. Seninle Adana’da vedalaşmıştık. Nâzım Hikmet gecesinin ertesi günü. Nâzım Hikmet gecesinde yapacağın konuşmayı videoya aldırtmıştın. Hastalığının sahneye çıkışını, şiir okumanı kötü etkilemesinden kokmuştun. Devrimci disiplinin senden istenen görevi reddetmeni engellemişti. Hastalığınla da dövüşüyordun: “Doktorlar üç ay dediler, bir yılı devirdim”.
Sevgili Adnan,
Bu yıl Yapı Sanatevi  ilk kez adına bir şiir ve öykü yarışmasıyla Edebiyat ve Sanat Festivali  düzenledi. Festival yürüyüşü 8 Haziran günü ücretleri ve sendikal örgütlülükleri için direnişte olan BEDAŞ işçilerinin yürüyüşünde onlarla omuz omuza yürüyerek, sokakta başladı. “Devrimci sanat işçilerin yanında!” ve “BEDAŞ işçisi yalnız değildir!” sloganlarıyla BEDAŞ işçileriyle beraber yürüyen Yapı Sanatevi ve festival bileşenleri, işçilerin eyleminin hemen ardından Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Lisesi önüne kadar kendi yürüyüşlerini gerçekleştirdiler. Çöp Kuşları tiyatrosuyla İzmir Hareket Tiyatrosu pankartları, flamalarıyla yürüdü. Yürüyüşün sloganları da güzeldi: “Özgür sanat sosyalizmde!”, “Devrimci sanat susturulamaz!”, “Tutsak sanatçılara özgürlük!”, “Sermaye sanattan elini çek!”, “Adnan Yücel aramızda!”, “Nâzım Hikmet aramızda!”.
8-9-10 Haziranda gerçekleştirilen Adnan Yücel Sanat ve Edebiyat Festivali’nin panelleri Divriği Kültür Derneğinde, ödül törenleri ve kapanış şenliği Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda yapıldı. Yapı Sanatevi tarafından sunulan metin günümüzün koşullarını özetliyordu: “İşsizliğin-güvencesiz çalışmanın yaygınlaşma düzeyinin emek gücünü daha kapsamlı kölelik koşullarına razı olmaya zorladığı günlerdeyiz! Burjuvazi bu gerçek üzerinden Çin’in kölelik koşullarını dayatıyor! Eğitim-sağlık gibi en temel toplumsal ihtiyaçlarımız tamamen piyasanın vahşi kâr hırsına teslim ediliyor. Doğa bile akıl almaz bir gözü dönmüşlükle yağmalanıyor. Tüm bunlar, burjuvazinin kendisini yeniden üretebilmesi için gerekli sermaye birikiminin önünü açmayı hedefliyor. (...) Sanat da sanatçı da hem piyasanın ama hem de tarihsel gericilik birikiminin dolaysız payandası haline getirilmek isteniyor. Devlet ve Şehir Tiyatrolarında yapılan son düzenlemeler bunun içindir. Sanat da sanatçı da piyasanın dolaysız kölesi olsun diyedir. Gelinen noktada sanat ve sanatçı piyasanın bu vahşi denetimini Adnan Yücel’in de dediği gibi “Aşkı cüzdanlara sığdırma” saldırısını reddederek kırabilir!”  
Sevgili Kardeşim Adnan Yücel,
   Seni hep o güzel gülüşünle hatırlıyorum. Direncimizi tazeleyen, kanımızı kaynatan dizelerinle:
“Aşksız ve paramparçaydı yaşam/bir inancın yüceliğinde buldum seni/ bir kavganın güzelliğinde sevdim. /bitmedi daha sürüyor o kavga/ ve sürecek /yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!// Aşk demişti yaşamın bütün ustaları/ aşk ile sevmek bir güzelliği /ve dövüşebilmek o güzellik uğruna./ işte yüzünde badem çiçekleri/ saçlarında gülen toprak ve ilkbahar./ sen misin seni sevdiğim o kavga,/ sen o kavganın güzelliği misin yoksa... //Bir inancın yüceliğinde buldum seni/ bir kavganın güzelliğinde sevdim./ bin kez budadılar körpe dallarımızı/ bin kez kırdılar. /yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz /bin kez korkuya boğdular zamanı/ bin kez ölümlediler /yine doğumdayız işte,  yine sevinçteyiz./ bitmedi daha sürüyor o kavga/ ve sürecek/ yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
Sevgili Adnan Yücel,
Adına yapılan festival kaç kuşağı yan yana getirmişti bilemedim. Ama Grup Yorum’dan Kutup Yıldızı’na, Pınar Aydınlar’dan Ali Asker’e, Çınar Dibi Kültür Merkezinin çocuk şiir grubundan Ankara Yapı Merkezi Müzik Grubuna, Tural Aslan’dan Mehmet Celal’e söz ve müzik de halaylar da durmadı. Çünkü sana adanan bu günler umudun günleriydi.
Sen umudun şairisin: “Saraylar saltanatlar çöker/ kan susar bir gün/ zulüm biter. /Menekşeler de açılır üstümüzde/ Leylaklar da güler./ bugünlerden geriye, /bir yarına gidenler kalır /bir de yarınlar için direnenler...”
Seni özlemle kucaklıyorum.

ÖNCEKİ HABER

Yaşamlarımızın tekinsiz hüzünlü an’ları

SONRAKİ HABER

‘Şakran’da yeni işkence yöntemleri geliştiriliyor’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...