16 Şubat 2017 01:05

Esenyalı'da çocuk istismarı şüphesine karşı polis kayıtsız

Sokak ortasında çocuk istismarı pazarlığına engel olmak isteyenlere polisin yanıtı: Polisi boşuna meşgul etmeyin!

Paylaş

Adile DOĞAN*
İstanbul

Pazar akşamı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden kadın arkadaşımla bir ev ziyaretinden dönüyorduk. Saat 23.00 sıralarında hava oldukça soğuktu ve kar yağmaya başlamıştı. Caddenin üstünde, çöp konteynerinin yanında bir kadın 14 yaşlarında bir kız çocuğuyla oturuyordu. Öylece yanlarından geçip gidemedik. Evsiz olabilirler diye düşündük. 

Mülteci olabileceklerini düşünerek “Selamünaleyküm” dedik. Kadın Türkçe konuşmaya başladı. “Suriyeli değiliz” dedi. O saatte sadece kahvehane, TEKEL ve sayısal loto bayi açıktı. Yardım etmek için “Neden burada oturuyorsun?” diye sorduk. Yanımıza TEKEL bayiinin sahibi geldi. “Yaklaşık iki saattir burada oturuyorlar. Ben gerekli yerleri aradım ama ne gelen var ne giden” dedi. 
Biz konuşurken kadın kızıyla beraber toparlanmaya başladı. “Bizden çekinmeyin, sıkıntınız neyse söyleyin” dedik. Şiddet mi görmüşlerdi, evden mi atılmışlardı diye düşünüyorduk. Maalesef bu çok sıkça karşılaştığımız bir durumdu. Kadın, gidecek evleri olduğunu, burada bir arkadaşlarını beklediklerini söyledi. Ellerindeki poşetlerde yiyeceğe benzer şeyler vardı. Bunları da çöpten topladıklarını, evde küçük çocukları olduğunu söyleyerek bir an önce bizden kurtulmak istediler. Bizim içimize kurt düşüren bu anne ve kızın durumunu düşünürken evimize giden yolu değiştirip yürümeye başladık.

ÇOCUK BEDENİ ÜZERİNE PAZARLIK!

100 metre ilerde başka bir çöp konteynerinin yanında bir adam ve bir kadın daha oturuyorlardı. Durum oldukça ilginç bir hal almıştı. Kafamızdan geçen kötü ihtimale karşı birbirimizi teselli ederken tam da düşündüğümüz durumun içine düştük. Kadının, yanına yaklaşan kravatlı iki adama o kız çocuğunu pazarlamasına şahit olduk. 

Saat neredeyse gece yarısına yaklaşmıştı. Sokakta köşe başlarında servis bekleyen gece vardiyasına gidecek işçiler ve açık TEKEL bayilerinin dışında kimse yoktu. Caddenin ortasında küçücük bir kız çocuğunun yaşadıklarını ve yaşayacaklarını düşünürken nefesimiz soğuktan değil, dertten kesildi. 

POLİSİ MEŞGUL ETMİŞ OLURMUŞUZ!

Hemen 183’ü arayarak durumu bildirdik. Ancak telefona çıkan görevli “Durum sizin dediğiniz şey değilse polisi boşuna meşgul etmiş olursunuz” dedi. Memura “Her gün sokaklarda insanları gölge gibi takip eden, iki genç yan yana geldiğinde en az beş polisin çevirme yaptığı bir yerden bahsediyoruz. Böyle bir olay karşısında polisi biz mi meşgul etmiş oluyoruz?” dedim. 

Ertesi gün tam aynı noktada Evrensel gazetesinin dağıtımını yaparken bir esnaf “Akşam ne yaptınız, kadınla çocuk nereye gitti?” diye sordu. Bu kişi aynı zamanda polisi de arayan kişiydi. Tabii polis gelmemişti. Ben de durumu anlattım. 

İSTİKRAR NASIL GELİR?

Bunun üzerine kulaklarına inanamayan adam, “Bir an önce bu memlekete istikrar gelsin de kurtulalım. Ben referanduma evet diyeceğim, bu rezillikler bitsin” dedi. Bunun üzerine tartışma yoğunlaştı. Başka bir kişi de sohbete katıldı. Memleketin 16 yılda ulaşamadığı istikrarı öncelikle tartıştık. Hafızamızı zorladık bütün olup biteni hatırlamaya çalıştık. Asgari ücret, yaşanan iş cinayetleri... Aslında sadece son 3 yılda yaşananlar bile yeterdi. Kadınların yaşadığı sorunları, artan çocuk istismarlarını ve daha bir kaç ay önce Mecliste apar topar geçirilmeye çalışılan “istismar yasasını” konuştuk. “O yasaya ben de karşı çıktım. Böyle vicdansızlık olur mu? Küçücük çocukları evlendirmek de neymiş!” dedi. Bu yasaya karşı aynı tepkiyi vermiştik.

Esnaf olan arkadaş “Kardeş biz oturup konuşmalıyız. Hayırcılar, evetçilere hakaret ediyor. Evetçiler hayırcılara hakaret ediyor. Halbuki biz bu ülkeyi ne çok düşünüyormuşuz. Saatlerdir her ikimiz de ülkenin daha iyi olması için ne yapabiliriz diye konuşuyoruz. Birimiz hayırda, birimiz evette iknayız. Ben ülkenin düzelmesi için evet diyeceğim yoksa ne çıkarım olabilir ki?” dedi.

Sohbetin sonunda “Ortak isteğimiz iyi bir gelecek” diyen esnafa ‘Peki son sözün ne?’ diye sorduğumda ise yarı gülerek “Tabii ki hayır” dedi.

 

*Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı

 

ÖNCEKİ HABER

Bu sadece Muhammed’in hikayesi

SONRAKİ HABER

Dilan Sarıkaya'nın ailesi davaya dair görüşlerini aktardı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa