05 Şubat 2017 01:40

Baba Tahirê Ûryan’ı rubailerinden albüm: Diwan-a Dubeytî

Şerif Karataş, İranlı Kürt Şair Baba Tahirê Ûryan’ın rubailerinden oluşan Diwan-a Dubeytî albümünü hazırlayan müzisyenlerle görüştü.

Paylaş

Şerif KARATAŞ

İran’nın Hemedan kentinde 940 yılında dünyaya gelen ve 1020’ye kadar yaşayan Kürt Şair Baba Tahirê Ûryan’ın şiirlerinden (rubai) oluşan Diwan-a Dubeytî albümü müzikseverle buluştu.

Fars edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak da kabul edilen Baba Tahirê Uryan, şiirlerini Kürtçenin Lorî lehçesinde yazdı. Ülkemizde pek bilinmeyen Baba Tahirê Ûryan’ın şiirlerini müzikseverlerle buluşturan bu önemli çalışma yıllardır Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) bünyesinde çalışmalarını yürüten müzisyenlerin 6 yıllık bir çalışmanın ürünü. Albüm, kanun hükmünde kararnameyle MKM’nin Türkiye’nin birçok kentindeki şubelerinin kapatıldığı bir dönemde çıktı. 13 şiirin bestelendiği albüm KOM Müzik etiketiyle raflardaki yerini aldı. Arşivlik bir çalışma olma özelliği taşıyan albüm, Baba Tahirê Ûryan’ın tanınmasına da katkı sağlayacak. Albümde emeği geçen isimleri tanıtalım: Nurcan Değirmenci, Zelal Gökçe, Meral Tekçi, Serhat Kural, Serhat Ertuna, Hivda Gökel ve Sabır Erdinç. Albümün aranjesi ara introlar ve yönetmenliği Ahmet Tirgil’e ait. Albüme enstrümanlarıyla perküsyonda Serhat Kaplan, elektro gitarda Merih Aşkın, tamburada Adem Tosunoğlu, bas gitarda Serkan Çabuk, kemanda Ahmet Tirgil, sazbüşte Seçkin Küten ve billûrda Sabır Erdinç katkı sağladı. Nurcan Değirmenci, Zelal Gökçe, Meral Tekçi ve Serhat Kural sesleriyle katkı sundu. 4 solist üçer şarkıyı seslendirirken, bir şarkı ise koro olarak seslendirildi.

BABA TAHÎRE ÛRYAN’I TANITMAK İSTEDİK 

Bizi bir araya getiren bu çalışma müzisyenlerden Serhat Kural’ın fikri olarak ortaya çıkıyor. Dans çalışmalarıyla tanıdığımız Kural, Baba Tahirê Ûryan’ı 2002-2003 yıllarında şiirleriyle tanımaya başladığını anlatarak şunları söylüyor: “Sonra kitabı elime geçti. Şiirlerin gerçekten, çok güçlü bir ruhu olduğunu ve bunun bir projeyle buluşması gerektiğini düşünüyorduk. Bunun üzerinden ben, Zelal, Meral, Nurcan, Yeşim ve birkaç arkadaşla birlikte, bu değerli dizelere nasıl bir ruh verebiliriz, beraber ne yapabiliriz tartışmaları yürütüyorduk. Bu araştırma sürecinde, bu çalışma, dûbeyitlerin divanı olsun dedik ve Dîwan-a Dubeytî öyle başladı.”

Yapmak istedikleri çalışmayla Baba Tahirê Ûryan’ı tarihsel arka planıyla birlikte tanıtmak olduğunu anlatan Kural, bunu da büyük oranda başardıklarını söylüyor ve ekliyor: “Kaybolan bir şahsiyeti bugün gün yüzüne çıkarmak zaten MKM’nin bir sorumluluğu. Aynı zamanda bu anlamda böyle bir katkı sunması, bizi çok mutlu etti, gururlandırdı.”

‘AĞIR BİR SORUMLULUKTU’

Nurcan Değirmenci, grup çalışmalarının ağırlıkta olduğu MKM geleneğinden geldiğini ve kolektif çalışma kültürünü içselleştirdikleri için çalışmanın yapımında zorlanmadıklarını anlatıyor. Baba Tahirê Ûryan’ın dörtlüklerindeki aşka, doğaya olan tutkudan ve felsefi derinlikten etkilendiklerini belirten Değirmenci, yaptıkları çalışmanın kendileri için yeniliğe dair bir adım olduğunu anlatıyor: “Baba Tahir gibi önemli bir şahsiyetin kelamlarını melodiye dönüştürmek bizim için ağır bir sorumluluktu. Üzerine titreyerek, didikleyerek, biraz fazla titizlenerek hazırladığımız ancak sonuçta içimize sinen bir çalışmaya imza atmış olduğumuzu düşünüyorum.” 

Nurcan Değirmenci, “Şairin çeşitli kaynaklarda Yaresani olduğunu görüyoruz. Güçlü bir maneviyata mensup. Şiirlerindeki sözünü ettiği aşkın kimi zaman bir sevgiliye olan özlemi yansıttığını kimi zaman da hakikati arama aşkına dönüştüğünü görebiliyoruz. Bu değişiyor” diyor.

RUBAİLERİ BESTELENMEYE UYGUN

Çalışmada katkısı olanların çoğunun geçmişte müzik gruplarında çalışma yapan isimler olduğunu hatırlatan Zelal Gökçe, bestelerin yanı sıra geleneksel ezgileri de yorumlayan bir müzisyen olarak, beste yaparken şiir ve müziğin birbirini beslemesi ve birbiriyle örtüşmesi gerektiğini ifade ediyor. Gökçe, “Baba Tahirê Ûryan’ın rubailerinin bestelemeye uygun olması beste yaparken bize kolaylık sağladı ve besteleri yaparken birbirimizden destek aldığımız, ortaklaştığımız süreçler de yaşadık ve ruhumuzun derinliğinde saklı kalan melodileri de bir nevi bu projeyle birlikte keşfedip ortaya çıkarma şansı da yakaladık” diyor.

  • Soldan sağa: Meral Tekçi, Zelal Gökçe, Serhat Kural ve Nurcan Değirmenci / (Fotoğraf: Seren Tekin)

Rubaileri bestelerken yaptıkları müzikal tartışmalara dair sorumuza Serhat Kural şu yanıtı veriyor: “Bugün bu projenin içerisinde yer alan bizlerin, Baba Tahirê Ûryan’ın inandığı yaşam biçimi noktasında çok güçlü bir buluşmayı ifade ediyor. Çünkü işin içerisinde iktidari bir argüman, hegemonik bir yaklaşım yok.” Zelal Gökçe, “Bizler Baba Tahirê Ûryan ile aynı dönemlerde yaşamasak da hissettiklerini hissetmek için çabaladık ve bunu müzikle buluşturmaya çalıştık” diyor. Kürtçe müzikle ilgili tartışmaların ve eleştirilerin olması gerektiğini belirten Gökçe, şunları söylüyor: “Bizler elbette geleneksel Kürt müziğinden, dengbejlikten besleniyoruz ve besleneceğiz. Şunu unutmamak gerekir ki yaşadığımız çağ farklı ve olumlu olumsuz birçok etkileşim ağı ile kuşatılmışız. Bu anlamda dinlediğimiz ezgiler, tınılar başka halklara ait melodiler bizi etkileyebiliyor ve icramıza da yansıyabiliyor. Bunu da normal karşılamamız gerektiğini düşünüyorum. İcra ettiğimiz müziğin dili Kürtçe! Önemli olan nokta da bence bu olmalı.”

‘DİWAN-A DUBEYTΠPOPÜLİST BİR PROJE DEĞİL’

Müzikteki popülist anlayışın Kürt müziğinde de yaşandığını anlatan Serhat Kural, Kürtçe müzik yapanların önemli bir kesiminin müziğe muhasebeci gözüyle baktığını söylüyor. Kural şunları söylüyor: “Diwan-a Dubeytî  popülist bir proje değil. Hiçbir zaman milyonlar tıklanmayacak. Böyle bir beklentimiz söz konusu değil. Kürt kurumları da sanatçıların toplumun önünde yürümeleri ve öncülük etmeleri konusunda sorumluluklarını yeterince yerine getiremedi. Mesela çok açık bir tartışma yürütmek istiyorum. Kürdistan’da 15 yılda, binden fazla festival oldu. Şu an Kürdistan toplumsal gerçekliğine nasıl bir yansıması oldu sorusuna yeterince güçlü bir cevap veremiyiz. Neden böyle oldu? Bir üretim popüler olabilir bu bir başarı fakat bir birey popülist yaklaşıyorsa ve bu da yaşam buluyorsa işte orada teori ve pratik çelişir. Bunlar  bizim sorunlarımız. İtiraf etmek gerekirse popülist anlayışa teslim olduk. Siyaset zaten popülist bir alan ve sanat da fazlaca siyasetin himayesinde kaldı.”

Kural, internetin yaygınlığını hatırlatarak, Kürt edebiyatını takip etmek isteyenler için asoya helbesta kurdî sitesini takip etmelerini istiyor.

‘YAŞARKEN DE DEĞER VERELİM’

Baba Tahirê Ûryan gibi Kürt edebiyatında bilinmeyen isimlerin olduğunu hatırlatan Zelal Gökçe, “Baba Tahîre Uryan çalışması da bunun bir başlangıç aşamasıydı. Bunların araştırılması gerektiği noktasında birazcık vurgu yapmakla bağlantılıydı bu projenin çıkışı. Birçok şairimiz, edebiyatçımız, dengbejimiz vb ne yazık ki yaşadıkları dönemlerde hak ettikleri değeri göremediler ve hâlâ aslında bu durum devam ediyor. Yaşarken değer verebilmeyi onurlandırmayı başarabilmeyiz” diyor. 

Nurcan Değirmenci, Kürt müziğinin de piyasa müziği gibi günü kurtarmaya yönelik çalışmalar yaptığını belirterek, yaratılmak istenen muhafazakarlığa işaret ediyor. Değirmenci şunları söylüyor: “Kendi içinde lokal kalabiliyor. Eleştirmenlerimiz oluşmamış, çok isterdik, her anlamda yaptığımız çalışmaları yerden yere vursunlar o da yok. Her ne kadar Kürt müziğinde dönem dönem duraksamalar ve tekrarlar yaşansa da bunun yanı sıra iyiyi arayan, denemeler yapan, öğrenmek ve öğrendiklerini aktarmak için çabalayan müzisyenler de var. Bu anlamda bizler de Diwan-a Dubeytî projesindeki arkadaşlar olarak bu albüme dair eleştirilere her zaman açığız. Bizler bir nebze de olsa ruhumuzdaki tınıları aktarmaya çalıştık. Temennimiz çalışmamızın dinleyiciye ulaşması ve geri dönüşlerin olması.” 

‘ÇOK KISITLI İMKANLARLA ORTAYA ÇIKAN BİR ÜRÜN’

Sahnede kullandıkları enstrümanları baz alarak, bunu albüme taşıdıklarını anlatan Zelal Gökçe şunları söylüyor: “Projenin stüdyo aşamasında ‘başka enstrümanlar dahil edilebilir mi’ gibi sohbetlerimiz oldu. Ama sahnede kullandığımız enstrümanların olması daha doğru olur diye düşündük. Ama şunu söylemek gerekir ki ne yazık ki bizler zor koşullarda müziğimizi icra etmeye çalışıyoruz ve bu proje de zor koşullarda, çok kısıtlı imkanlarla ortaya çıkan bir ürün. Dinleyici eserleri dinlerken elbette sonuca bakar. Albümün mutfak kısmında ne zorluklar yaşandığını bilemeyebilir. Ama müziğimize sahip çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Toplum olarak bu zor günlerde kültürel değerlere sahip çıkmak ve yaşatmak oldukça anlamlı olur bence.”

Günümüz dijital ortamına dikkat çekerek albüm çıkarmanın artık lükse girdiğini anlatan Nurcan Değirmenci, “Bizde bilinçli bir tercih vardı. Biz sahnede nasıl yansıtmak istiyorsak, albümde öyle olacak dedik. Dinleyicilerden aldığımız geri dönüşlerde de özellikle sahnede dinleyenler albümü dinlerken de aynı etkiyi hissettiklerine ilişkin tepkiler veriyor. Bu da elbette bizler için çok sevindirici” diyor.

NEFES ALMA ARALIĞI YARATACAK

OHAL ve kanun hükmünde kararnamelerle tek ses anlayışının hakim kılınmak istendiği bir dönemde Diwan-a Dubeytî çalışmasının başlı başına politik olduğunu söyleyen Serhat Kural, Kürtçe konuşmanın yeniden suç sayıldığını anlatıyor. Bunun trajik bir gerçek olduğunu anlatan Kural, “Baba Tahirê Ûryan o dönemde de asimilasyona vurgu yapıyor. ‘Kürt uyudum Arap uyandım...’ Onun zamanında maruz kaldığı ve karşılaştığı şeyler, bugün de karşılaştığımız şeylerle benzerlikler taşıyor” diyor.

Nurcan Değirmenci de “Bir nevi arşiv çalışması niteliğinde bir albüm oldu. Aslında önceleri epeyce kendi aramızda tartıştık. Herkesin, her şeyin bunca baskı altında olduğu bir dönemde acaba “şanssız bir çocuk olarak mı dünyaya getiriyoruz bu albümü” diye düşündük. Fakat belki de tam da bu dönemde olması, yani hepimizin boğazının sıkıldığı, giderek daralan ortamda, hafiften bir nefes alma aralığı yaratacağını düşündük ve nitekim öyle de oldu. Sanat alanında yaptığımız yaratımın örnek olacağını düşünüyoruz.”

 

ÖNCEKİ HABER

Haberleri kim veriyor?

SONRAKİ HABER

Edebi bataklık mı, estetik bilinç mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa