04 Şubat 2017 17:30

‘Çocuklarımızın büyüdüğünü göremiyoruz’

Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan inşaat işçileri, ağır çalışma koşullarına karşın ücretlerini düzenli alamamaktan şikayetçi.

Paylaş

Seher TAŞKIN

Ankara’daki Bilkent Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan işçiler, sabahın erken saatlerinde işbaşı yapıyor, dondurucu soğuktan korunmak için ateş yakarak ısınıyor. Zor koşullarda, ailelerinden uzakta çalışan işçiler, ücretlerini de doğru düzgün alamıyor. İşçiler “Soğuğu değil, ekmek paramızı düşünüyoruz. Çocuklarımızın büyüdüğünü göremiyoruz” diyor.

IZDIRAP MERDİVENLERİ

Kısa bir süre öncesine kadar 8 bin işçinin bulunduğu şantiyede işçilerin büyük bir kısmı ücretlerini alamadıkları için iş bırakmış durumda. Şantiyenin en büyük zorluklarından biri ise yemek kuyrukları. Yemek yiyebilmeleri için kendilerine verilen 40 dakikalık sürede işçiler 12 kat merdiven çıkarak, sıra beklemek zorunda. Yemeklerini yiyemeden işinin başına dönmek zorunda kaldıkları zamanlar oluyor. İşçilerin karınlarını doyurmak için koşa koşa çıkmak zorunda kaldığı merdivene verdikleri isim ise: Izdırap merdivenleri…

HASTANE İNŞAATI İŞÇİLERİ HASTA EDİYOR

Diğer yandan mevsimlik inşaat işçilerinin kaldığı koğuşu andıran odalarda işçiler günlerce sıcak duş sırası beklemek zorunda kalıyor. Sağlıksız koşullarda kalan işçiler birçok hastalıkla da mücadele ediyor. Yine şantiyede sağlık koşulları sebebiyle birçok hastalık yaşanıyor ve deyim yerindeyse, insanlara şifa dağıtması için inşa edilen Hastane inşaatı kendisini var eden emekçileri hasta ediyor.

Şantiyede çalışan işçilerden Barış Can, Maraşlı. Orada iş bulamadığı için ailesinden uzak bir kentte, kötü şartlarda çalışmak zorunda kalan Can, aynı zamanda elektrik mühendisliği bölümünü okuyan bir üniversite öğrencisi. Can, “İnsanın memleketini bırakıp başka bir şehre gitmesi zor oluyor. Memnun olmasam da çalışmak ve ekmek parası kazanmak zorundayım” diyor.

‘2 AYDA BİR ANCAK MAAŞ ALIYORUZ’

Emeklerinin karşılığını alamamaktan yakınan Can, “Kış  koşulları bizi çok zorluyor. Çoğu zaman hasta halde çalışmak zorunda kalıyoruz. Mesela tozda çalışırken maske takmıyoruz. Ağır işler bir süre sonra bel hastalıkları gibi vücutlarımızda birçok hasar bırakıyor. Genel olarak grip gibi hastalıklarla birlikte çalışmak zorundayız. Üzerine maaşlar zamanında yatırılmayınca insanın çalışma şevki kırılıyor. 2 ayda bir ancak maaşlarımız alabiliyoruz” şeklinde konuşuyor.

‘İKİ ÇOCUĞUMUN DA DOĞUMUNU GÖREMEDİM’

Evli ve 3 çocuk babası 33 yaşındaki Bekir Toro yaklaşık 15 yıldır inşaatlarda kaynakçılık yapıyor. Ankara’ya gelmeden önce Van’da hayvancılıkla uğraştıklarını belirten Toro, başka bir ailenin hayvanlarına baktıklarını ancak bir süre sonra bu işi bırakarak inşaata başladığını anlatıyor. Evlendikten sonra Ankara’da çalışmanın daha da zor geldiğini belirten Toro, işyerinin izin vermemesi nedeniyle 2 çocuğunun da doğumunu görememiş. Çocuklarının daha iyi şartlarda yaşaması için onlardan uzakta çalışmak zorunda kaldığını söyleyen Toro, “4 kardeşiz. Dördümüz de ekmeğimizi hep gurbette kazandık. Özlem içinde çalışmak ayrı bir zor geliyor insana. Çocuklarım aramdaki bağ sadece telefon. Onlarla karşılaştığımda nasıl iletişim kuracağımı bilmiyorum. Bir süre sessiz bir şekilde birbirimize bakıp kalıyoruz. Her seferinde biraz daha büyüyorlar ve ben çocuklarımın büyüdüğünü göremiyorum. Bu bana çok ağır geliyor” diyor. (DİHABER)

ÖNCEKİ HABER

Durmazlar Makine’de işçinin gündemi zam ve referandum

SONRAKİ HABER

ABD’de Trump’a tepki var ama alternatif henüz yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...