28 Ocak 2017 00:40

Müfredat değişiklikleri neden önemli

Eğitim Sen Genel Eğitim Sekreteri Murat Kahraman, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından iki hafta önce yapılan müfredat değişikliklerini yazdı.

Paylaş

Murat KAHRAMAN
Eğitim Sen Genel Eğitim Sekreteri

800 bini aşkın öğretmen ve 18 milyon öğrenci başta olmak üzere, toplumun büyük bölümünü yakından ilgilendiren müfredat değişiklikleri Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından iki hafta önce kamuoyuna açıklandı. Bugüne kadar yapılan en kapsamlı müfredat değişikliği kapsamında 53 öğretim programında önemli değişiklikler yapılmaktadır. Bu değişiklikleri yapma amacı olarak da kendi tabirleriyle “2023 cihan devleti” hedeflerine uygun kendi ideolojik insan tipini yetiştirmektir. Asıl amaçlarından birisi de “laik eğitim ve laik yaşam” anlayışına darbe vurmaktır.

Müfredat değişiklikleri yapılırken, eğitim bilimcileri ve öğretmenlerden genelini temsil etmeyecek kadar küçük bir katılım olmuştur. Katılımcılar çoğunlukla, resmi ideolojiyi benimseyenlerden oluşturulmuş, siyasi iktidardan farklı bakış açısına sahip olan bilim insanları, sendika ve diğer eğitim kurumları yeni müfredatın hazırlanması sürecine dahil edilmemiştir. Dolayısıyla müfredat değişiklikleri eğitim sisteminin ihtiyaçlarından çok siyasi iktidarın dünya görüşü ve ideolojik hedefleri doğrultusunda ve “masa başında” oluşturulmuş denilebilir.  Eğitim sistemimiz ve oluşturulan sistem büyük oranda dinsel, cinsiyetçi, milliyetçi, tek tipçi ve bilimsellikten uzaktır.

Taslak programların deneme uygulaması yapılmadan, bilimsel bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulmadan önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren uygulanacağının açıklanması neden bu kadar acele edildiği sorusunu akla getirmektedir. Bakanlığın 20 gün gibi kısa bir süre içinde internet üzerinden gelecek öneriler doğrultusunda ders kitapları yazım sürecinin başlayacağını açıklaması, müfredat değişiklikleri gibi önemli bir konunun bir oldubittiye getirilmek istendiğini göstermektedir. Ders kitaplarının içeriklerinin ve ders saatlerinin belli olmadan ders kitaplarının yazımının yayınevlerinin insafına bırakılması başlı başına en büyük sorunlardan birisidir.

Yapılan müfredat değişikliği, geniş toplum kesimleri ve eğitimcilere yanlış anlatılmakta, müfredat programının basitleştirilmesi ve sadeleştirilmesi adına başta felsefe ve bilim dersleri olmak üzere çok sayıda dersin içeriği üzerinden bilimsel olmaktan çok, ideolojik bir tartışma yürütülmektedir. Yapılan iddia edildiği gibi basit bir program değişikliği değil, gelecek nesillerin pedagojik yönden tartışmalı olan çok sayıda tartışmalı bilgi ve  değerler üzerinden yeniden belirlenmesi, eğitim sisteminin bir bütün olarak “dini ve milli değerler” ile harmanlanması, nihayetinde eğitim sisteminin iktidarın dünya görüşüne paralel bir şekilde yeniden formatlanmasıdır. 
Müfredatı bu boyutuyla tartıştırmak, müfredatın olumsuzluklarını ortadan kaldırmıyor. Evrim teorisinin müfredattan çıkarılması bile kendi başına taslağın bilimselliğini ortadan kaldırmaktadır. Bu taslakta bilgi, beceri ve değerlerden bilimi ayrıştırmak onların yerine dini ve milli değerleri kendi siyasal ihtiyaçlarına göre yerleştirmek çabası var. Öğrencilerin bilimsellikten uzaklaştırılması bizlerin kabul edebileceği bir durum değildir. Bu nedenle MEB böylesine önemli bir konuda aceleci davranmamalı, bilim dünyasının ve Eğitim Sen gibi sendikaların görüş ve önerilerini dikkate almalıdır. Aksi takdirde, yıllardır yapısal hale gelen eğitim sorunları daha da derinleşecek, ortaya çıkan sonuçlardan milyonlarca öğrenci ve eğitim emekçisi olumsuz etkilenecektir. 

Programın yapılandırılmasında, öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin katılımını dikkate almayan bir anlayışın ne öğrencilere, ne de eğitim sistemine faydasının olması mümkün değildir. Okul türünü ve kademelendirmeyi çözmeden yapılacak değişiklikler müfredat sorunlarını çözmez.  MEB, dünyanın en kusursuz müfredat programını da hazırlamış olsa, eğitim sistemi açısından son derece önemli olan insan faktörünü merkezine almayan bir değişikliğin ihtiyaca yanıt vermesi ve başarılı olması mümkün değildir. Yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedeflemeyen, öğrencilerin çok yönlü gelişimlerine hizmet etmekten uzak bir müfredat programını savunmamız mümkün değildir. 

Bütün toplumlar için esas olan demokratik, katılımcı, bilimsel, eşitlik ve adalet anlayışına dayanan demokratik bir kültür inşa etmektir. Bunun tek doğru yolu, Eğitim Sen’in de savunduğu temel ilkelerden olan laik, bilimsel ve demokratik eğitimi merkeze alan bir müfredat oluşturmaktan geçmektedir. 

ÖNCEKİ HABER

Avrupa Birliği’nin yeniden inşası

SONRAKİ HABER

Bu müfredat da eğitime çare olmaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa