25 Ocak 2017 00:40

Selma Gürkan: Emekçilerin çıkarı ortaktır ‘hayır’ deyin

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, referanduma ilişkin işçilere yazdığı mektubunda, 'Emekçilerin çıkarı ortaktır ‘hayır’ deyin, izin vermeyin' dedi.

Paylaş

Selma GÜRKAN
Emek Partisi Genel Başkanı

Sevgili işçi kardeşim;

Bugünlerde herkes milletvekillerine Anayasa oylamasındaki sorumluluklarını hatırlatan, kullanacakları “Evet” oyunun sonuçları hakkında uyarılarda bulunan mektuplar yazıyor. Ben de ne Anayasa hazırlanırken ne de Mecliste tartışılırken iradesine başvurulan sizlere yazmak istedim.

İşçiler, emekçiler doların iniş çıkışı nedeniyle kriz olur mu, işten atılır mıyım, asgari ücret ne kadar artacak, toplusözleşmeler nasıl sonuçlanır, ihraçlar ve açığa almalar nereye kadar sürecek, bombalı saldırıya uğrar mıyım, “FETÖ” ile mücadele nasıl sonuçlanır gibi endişe ve beklentiler içindeyken gündeme birdenbire anayasa değişikliği girdi.

Başkanlık sistemi tartışması yeni değil. Ancak daha önce kamuoyunda kabul görmediğinden hükümet bu konuyu bir süredir soğumaya bırakmıştı. Ancak ne olduysa MHP lideri Bahçeli gündeme getirdi ve iktidar da aradığı olanağı buldu. Şimdi Hükümet, Bahçeli’nin pasını gole çevirmeye çalışıyor. Ama bu gol kimin kalesine girecek işte burada durup düşünmek gerekiyor. 

Sevgili işçi kardeşlerim; 

12 Eylül Anayasası ile 35 yıldır yönetilen ülkemizde temel hak ve özgürlükler konusunda sorun yaşadığımız açık. İşçilerin örgütlenme hakkı anayasayla tanınmış ama bu hakkın kullanılması ne kadar güvencede! Sendikalı olanın hemen işten atıldığını bilmeyen yok. İşçinin, emekçinin önüne koyulan vekil listesine 4-5 yılda bir oy vermekten başka siyasete katılımı var mı? Devlet yönetimine katılabilme mekanizmaları işçiler ve emekçiler için açık değil. Basın ve ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, farklı kimlik ve kültürlerin eşit haklarla varlığının güvenceye alınması gibi temel demokratik hakların kullanılamadığını hepimiz biliyoruz. Böyle bakınca; temel siyasal hak ve özgürlüklerimizin güvenceye alındığı, demokratik ve halkçı bir devlet yönetimini sağlayacak Anayasa hepimizin ihtiyacı. Ancak ortaya atılan değişikliğin ne gündeme getirilme süreci, ne zamanlaması ne de içeriği bakımından uygun olduğu söylenemez. 

Gündeme getirilme süreci bakımından uygun değil; çünkü Anayasa değişikliği önerileri hakkında işçiler, emekçiler ne kadar bilgi sahibi? Sendikaların, işçi temsilcilerinin, üniversitelerin, siyasi partilerin, kadın, gençlik ve çevre örgütlerinin tartışabildiğini ya da tartışmasına uygun siyasal bir atmosfer oluşturulmadığını görüyoruz. 

Zamanlaması uygun değil; iktidarın kullandığı dil ve uyguladığı gergin siyasetin bir sonucu olarak iktidarından muhalefetine tüm toplum kutuplaştırılmış durumda. İşçilerin birlikte çalıştıkları arkadaşlarıyla siyasi kamplaşma yaşadığı, kimlik ayrışmasının yemek yedikleri, çay içtikleri masaları ayıracak düzeye geldiği haberlerini alıyoruz ne yazık ki. Cumhurbaşkanı ya da hükümeti eleştiren arkadaşını polise şikayet etmeye kalkacak, tartışmaları kavgaya götürecek kadar bölünmüşlük yaratılmaya çalışılırken, geleceğimizi belirleyecek anayasa değişikliği nasıl tartışılacak? Grev yasaklarıyla, basın, düşünce, ifade, toplu gösteri, yürüyüş, toplantı vb yasak ve baskılarla sağlıklı bir toplumsal tartışma yapılamayacağı aşikardır.   
İçerik bakımından uygun değil;  Bu anayasa değişikliği işçilere, emekçilere, esnafa, üretici köylüye ne getiriyor? 2016 yılında 1970 işçi iş cinayetiyle can vermiş. Sıcak para gelsin diye işçi maliyetlerini düşüren, işçiyi yoksulluğa ya da ölüme mahkûm eden çalışma yasalarını çıkaran hükümet, bugün işçilerin kanı ve canı pahasına ülkeye çektiği dolar yükselirken şikâyet ediyor ve “hep dış güçlerin oyunu” diyor. Bu politikaları dış güçler mi belirledi? Peki, bu anayasa değişikliği ile işçi ölümlerine dur denilecek mi? Elbette ki hayır. Anayasa emekçilerin hiçbir derdine derman getirmeyecek.

Değerli işçi kardeşlerim;

İstikrar ve huzur için yapıldığı söylenen anayasa değişikliğinin ne getireceğini özetleyelim, kararı sizler verin. Tüm yetkilerin tek elde toplandığı, milletvekillerinin, bürokrasinin, yargının tek kişi tarafından belirlendiği, yasaların yerine geçecek KHK’nin tek elden çıkarıldığı, yetkiyi kötüye kullanmayı engelleyecek mekanizmanın olmadığı bir sistem. İşte önerilen budur. Halkın bu düzenlemeye ‘Evet’ demesi isteniyor.

Tüm yetkilerin tek elde toplandığı bir sistemden demokrasi çıkmaz sadece diktatörlük ve suistimaller çıkar. Şayet bir istikrardan söz edilecekse bu baskıda, otoriterlikte ve diktatörlükte istikrar olacaktır.

Denetlenmeyen, kontrol edilmeyen yetkinin sağladığı güç elbette hak isteyen işçilere ve emekçilere; demokrasi, özgürlük isteyen halka karşı kullanılacaktır. Tarihte bunun örnekleri çok fazladır. Biz bu tartışmaları yaparken, seçimleri kazanamayan Gambiya Devlet Başkanı seçimleri kazanan lidere görevi devretmeyerek OHAL ilan etmiştir.

Oy verirken, yapılan değişikliği beğendiğimiz, onayladığımız liderlere, siyasetçilere göre değerlendirmemiz büyük bir hata olacaktır. Oyladığımız düzenleme bütün ülkenin geleceğini belirleyecek yönetme sisteminin değiştirilmesidir. 

Bütün yetkilerin ve kararların tek elde toplanmasına karşı, hak ve özgürlükleri güvence altına alan, laik ve demokratik bir ülkenin hepimizin ihtiyacı olduğunu bilerek bu düzenlemeye ‘HAYIR’ demek, işçi sınıfının, emekçilerin, üretici köylülerin, kadınların, gençlerin kısaca hepimizin hayrına olacaktır.

İşçilerin gücü birliğinden gelmektedir. Sertleşen siyasi tartışmalarımızda, birlikte ürettiğimiz, her dakikamızı paylaştığımız işçi kardeşimizin yakasına yapışmak, fikrini beğenmediğimiz arkadaşımıza düşmanlık duymak, yemek ve çay masalarını ayırmak, selamı sabahı kesmek yerine, bizi kölece çalışmaya, yoksulluğa mahkum eden; şiddeti, savaşı besleyen politikaların sahiplerinin yakasına yapışmalıyız. 

Emekçilerin çıkarı ortaktır. Bizim oylarımızla sınırsız yetkilere sahip olmak ve tek adam diktatörlüğüne yol açmak isteyenlerle ortak bir davamız olamaz. 

Buna HAYIR deyin, izin vermeyin.  

Demokratik ve eşit haklarla özgürleşmiş, her inanç ve kimlikten emekçilerin bir arada, barış içinde, haklarıyla birlikte yaşadığı ülkeyi hep beraber oluşturacağımıza olan inancımla saygılar sunuyorum.

ÖNCEKİ HABER

Schneider işçisi: Yasağa rağmen grev yaparız dedik, yaptık

SONRAKİ HABER

Şili emekçileri nasıl 'Hayır' dedi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...