24 Ocak 2017 01:24

Kadınlar yürüyorlar, ama kadın kim?

Kadınlar sınıf ve tabaka farkı gözetmeden tek bir hedef çevresinde toplanmaktaydı: Seçim hakkı! 

Paylaş

Anne-Catherine SIMON
Die Presse*

Ethel Smyth, 1910’da bestelediği ‘Kadın Marşı’nda “kadınlar omuz omuza yürümeliler” demişti. Gerçekten de kadınlar, Birinci Dünya Savaşı öncesi yaptıkları seçim hakkı eylemlerinde bir bütün olarak hareket ettiler. Smyht sadece İngiliz kadın hareketinin mücadele marşı olan bu şarkıyı yapmakla kalmadı, kadın hareketinin de aktif bir parçasıydı. Leipzig’te bestecilik eğitimi alırken klasik müzikte politika yapılmasına karşı çıkanları protesto etmek için açlık grevi yapmış, 50’li yaşlarının ortasında ise Londra sokaklarında yüzlerce kadınla birlikte mücadeleye katılmış, tutuklanmıştı. Orkestra Yöneticisi Thomas Beecham onu cezaevinde ziyaret ettiğinde, avluda elindeki bir diş fırçasıyla sanki bir orkestrayı yönetir gibi kadınlarla birlikte Kadın Marşı’nı söyleyen Smyht’i görmüştü.

Sufrajet hareketinin en başarılı dönemiydi. Kadınlar sınıf ve tabaka farkı gözetmeden tek bir hedef çevresinde toplanmaktaydı: Seçim hakkı! 

2017 YÜRÜYÜŞÜNDE EKSİK OLAN

1913 yılında Washington’da da bu hedefle bir yürüyüş düzenlendi. İşte şimdiki yürüyüşte böyle ortak bir hedef eksik. Eylemin çağrıcıları Emekli Avukat Teresa Shook ve Modacı Bob Bland, eylem Trump’un başkanlığa geçtiği gün yapılsa da hedeflerinin bir şeye karşı olmak değil kadın haklarının insan hakları olduğunu, cinsiyetçiliğin, cinsel şiddetin, ayrımcılığın mahkum edilmesi gerektiğini hatırlatmak, haykırmak olduğunu söylüyorlar. İnternet sayfalarında da etnik ve cinsel azınlıkların haklarının, çalışma yaşamındaki hakların, vatandaşlık haklarının ve doğanın korunmasından söz ediliyor. 

100 yıl önceki Sufrajet hareketi sol bir ajandaya sahip olmasına rağmen kadınlara seçim hakkı konusunda en geniş kadın kesimlerinin birleştirilmesini esas almıştı. 1913 yılında Washington’da da öyle yapıldı. Woodrow Wilson’un başkan olmasından bir gün önce görsel anlamda büyük bir olay yaratan kadın resmi geçidi düzenlendi. Her şey beyazdı, kıyafetler, atlar, geçit alayının en önünde beyazlar giymiş, beyaz taçlı, beyaz duvaklı Avukat İnez Milholland...Ortalık o kadar beyazdı ki siyah kadınların katılıp katılmayacağı uzun tartışmalara neden oldu. Sonuçta ‘hoşgörülü beyaz kadınlar’, gelirlerse en arkada kendi kortejlerini yaparak gelsinler dediler. Sufrajet hareketi, tam bir beyaz kadın hareketiydi ama seçim hakkı elde edilmesinde işe yaradı...
1913 Washington kadın eylemi 2000 yılında başlatılan Dünya Kadın Yürüyüşü’nün de esin kaynağı oldu. 2017’deki kadın yürüyüşleri aynı izi bırakacak mı? Yürüyen kadınların ortak bir mesajı var mı? “Biz, ‘Kadına eteğinin altından tacizde bulunabilirsiniz. Her şeyi yapabilirsiniz’ diyen başkan istemiyoruz!” deselerdi, net bir mesaj olup kadınların ezici çoğunu birleştiremez miydi?

YÜRÜYÜŞ ÖNCESİ TARTIŞMALAR

Bu ortak ve açık mesaj eksikliği nedeniyle hazırlık dönemi farklı kadın gruplarının birbirleriyle mücadelesiyle sürdü. İnisiyatif sahipleri eylemlerine ‘Milyon Kadının Yürüyüşü’ adını vermek istediklerinde siyah feminist kadınlar bunun 1997’de siyah kadınlar tarafından Philadelphia’da yapılan eylemin üstüne konmak olduğu eleştirisini getirdiler. Siyah kadınlar, Trump’a oy veren kadınların ezici çoğunluğunun beyaz olduğunu belirterek beyaz kadınların kolektif bir suç sahibi olduğunu iddia ettiler. İnisiyatif sahipleri, ‘hoşgörülü beyaz kadınlara’, ayrıcalıklı olduklarını görüp siyah kadınları anlama çağrısı yaptılar ama pek bir işe yaramadı. Yürüyüşün ismi yine bir siyahtan, Martin Luther King’ten alınarak‚ ‘Washington’da Yürüyüş’ şeklinde değiştirildi. Bilindiği gibi 1963 yılında şehirde ırkçılığa karşı 200 bin kişinin katıldığı bir eylem yapılmış ve Martin Luther King bu eylemde, efsaneleşen: ‘Bir hayalim var!’ konuşmasını yapmıştı. 

Başka bir çatışma ise kürtaj karşıtı kadınlarla yaşandı. Pro Life adlı kürtaj karşıtı örgütün sponsor olması engellendi ve kürtaja karşı olan kadınların eyleme katılmasına karşı çıkıldı. Her ne kadar; ‘biz Pro Life aktivisti değiliz, feministiz’ deseler de sonuç vermedi. Ne yani, kürtaj karşıtı kadınlar, kadınları aşağılayan, taciz ve tecavüzü meşru gören bir başkana karşı olamazlar mıydı?
Her şeye rağmen milyonlarca kadının başlarında canlı pembe berelerle sadece Washington’da, sadece ABD’de değil dünyanın her yerinde açıkça ‘Kadına tacizde bulunabilirsin. Her şeyi yapabilirsin!’ diyen birini hem de bir başkanı protesto etmesi çok güzeldi. Bunu kabul etmek için de mutlaka solcu olmak gerekmiyor.

 (Çeviren: Semra Çelik)

ÖNCEKİ HABER

Washington’da hayal kırıklığı ve umut bir aradaydı

SONRAKİ HABER

24 Erzincanspor ‘mucize’ peşinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...