Diyarbakır esnafı da halkı da dertli

OHAL'in ekonomik sorunları artırdığını belirten Diyarbakırlılar, pazar fiyatlarından memnun değil.

18 Ocak 2017 00:08
Paylaş

Hasan AKBAŞ
Diyarbakır 

‘Dolar bozdur’ çağrıları süredursun her geçen gün yapılan zamlar arasında Türkiye’nin ekonomik anlamda dar bir boğaza girdiği açıkça görülüyor. Ekonomideki durumun göstergeleri, ‘piyasa değerleri’ tartışılırken, Diyarbakır’da pazar esnafıyla konuşarak nabzı tuttuk. Esnaf, “2017 zamlarla geldi, herkes kriz var diyerek mal satıyor. OHAL ise ekonomik sorunları iyice derinleştiriyor” diyor. Pazarda domatesin kilosu 8, biberin 9, soğanın 8 lira. Diyarbakır esnafı da, halkı da dertli.

Diyarbakır’da pazartesi günleri kurulan pazarda dolaşıyorum. Fiyatlar inanılası değil. Fiyatlar böyle olunca pazar yeri de boş. Esnaf- yurttaş sürekli tartışıyor. Uzaktan bir süre pazarın durumunu gözlemliyorum. Fiyatlar şöyle: Domatesin kilosu 8 lira (çeri domates 9), yeşil soğan 8 lira, patlıcan 8lira, salatalık 7, biber rekor düzeyde o da 9 lira. 

EN UCUZ ÜRÜN TERE 

“Sebze de en ucuz ne var” diye soruyorum sebze satıcısı Mehmet’e, “En ucuz tere, roka gibi tane ile satılan sebzeler. Bunlar da zamlandı ama bir buçuk iki lira, 9 liraya göre daha ucuz oluyor” deyip gülüyor. Bu pahalılığın sebebini Mehmet, “Belirli dönemlerde ürünlerin pahalı olması normal. Çünkü havanın soğuk olması, ürünlerin az olması gibi nedenler zam yaptırabiliyor. Ama bu mevsimde bu kadar zamlı olması hiç normal değil. Biz böyle durumlarda kriz var diyoruz” diye açıklıyor. 

SAVAŞ YOKSULLUĞU ARTTIRDI

O sırada alışveriş yapan Hatice teyze söze giriyor, “Savaşın parası da bizden, ölen de biziz” diyor. Mehmet, Hatice teyzenin sözlerine “Ne alakası var teyze” diye karşılık veriyor. Hatice teyze, “Bu savaş olmasa, bu kadar zam olur muydu? Barış zamanı herkes bolluk, refahlık yaşıyordu. Ne zaman savaş başladı, hepimiz yoksullaştık. Şimdi bunları bile düşünmüyoruz, ölmeyelim yeter diyoruz” diye devam ediyor. Mehmet daha sonra Hatice teyzenin sözlerini doğrulayarak destekliyor: “Teyze doğru söylüyor. Gelen malzemeler ithal olduğu için, savaş var diyerek pahalı geliyor. Diyarbakır’da da çatışmalı dönemler oldukça haldeki satıcılar, ‘Mallar elimizde kalıyor az satılıyor, parasını çıkarmamız lazım’ diyerek zam yapıyordu.” 

HUZUR ORTAMI OLURSA HERKES RAHAT EDER

67 yaşındaki Sıddık amca da, “Sabah 06.00’da kalkıyorum hale gidiyorum. Böyle kilo hesabı yaparak malzeme alıyoruz. Çünkü elimizde kalmasın diye. Çözüm süreci döneminde korkmadan malzeme alıyorduk. Çünkü elimizde kalacak, kalsa bile zarar edeceğiz kaygısı yoktu. Bu sene kriz var. Bu yaşımda haftada kazanacağım 100 lira için uğraşıyorum. Önceden 100 lirayı bir günde kazanırdı en kötü esnaf. Şimdi hepimiz kara kara düşünüyoruz. Ucuzluk olsun hepimiz kazanırız. Vatandaş pahalı diye bir şey almıyor. Ortam kötü diye dışarı çıkmıyor. Politika her şeyi belirliyor. OHAL kalksın domates, biber anında 1 liraya düşer. Bunlar hepsi birbiriyle alakalı. Huzur ortamı olursa herkes rahat eder” diye anlatıyor. 

MEYVE YEMEK ARTIK ÇOK LÜKS

Meyve Satıcısı Mehmet Uçar da fiyatları şöyle sıralıyor: Muz 8, kivi 5, kestane 16, Hurma 4 buçuk. “Meyve bu yıl inanılmaz pahalı oldu. Meyve yemek artık çok lüks bir şey. Tamam meyve zaten lükstü ama şimdi daha az kişinin alabildiği bir şey haline geldi. Sebze ve temel gıda malzemeleri ile meyve arasında artık bir uçurum yok. Sebze ve meyve fiyatları birbirleriyle yarışıyor. Bu duruma doların artışı, savaş ortamı neden oluyor. İthal gelen ürünler savaş nedeniyle ya zor geliyor ya da az geliyor. Böyle olunca pahalı oluyor. Dolar ve savaş tüm bunları etkileyen şeylerdir. Bu durumlar böyle sürerse 10 liradan meyve bile bulunmaz.

‘BUGÜNLER ‘99 KRİZİNİ HATIRLATIYOR’

Ali Onan adlı esnaf da, köylülerden aldığı peynir, yağ gibi ürünleri satıyor. 26 yılı aşkın bir süredir pazarcılık yaptığını söyleyen Onan, “Her yer büyük market olmuş. İnsanlar artık pazardan alışveriş yapmıyor. Pazarda kimse yok. Bu pazarda adım atacak yer olmazdı. Kimse gelmiyorsa demek ki kriz var. 26 yıldır yaptığım bu işte ilk kez zorlanıyorum. Kendimizi zor geçindiriyoruz. Gittikçe kötüye giden bir kriz var. Bir aydır özellikle hissediyoruz” diyor. İşlerinin daha iyi olduğu dönem olarak Onan da, çözüm sürecinin olduğu dönemi işaret ediyor ve “Çoluğumuzu, çocuğumuzu geçindirmek zorundayız. Çözüm olsun, rahat yaşayalım hepimiz” diye ekliyor.

‘BAZEN TEZGAH AÇMIYORUZ’

Hanefi Hacı adlı esnaf, portakal, elma satıyor. Pazarın en ucuz ürününün portakal olduğunu söyleyen Hacı, “Bu yıl portakal 1 buçuk lira. Daha pahalı olanı da var ama ortalaması bu şekilde. Elma çok pahalı. Geçen yıl bu zamanlar elmayı 50 kuruşa satıyorduk. Şimdi 2 Lira. Pahalı olunca insanlar da almıyor. Bir yıla yakındır böyle sürüyor. Eskiden insanlar 5 kilo elma, 5 kilo portakal alırdı. Şimdi ‘1 kilo ondan, yarım kilo ondan ver’ diyor. Bunu alırken de pazarlık yapıyor. Biz mal satamayınca sermayeyi çıkaramıyoruz. Yani, 500 lira sermaye koyuyoruz. 200 lira ancak kazanıyoruz. Bazen oluyor ki, 150 lira. Son bir yıldır benim aylığım 600 lira hadi olsun 750 lira. Mecbur bu işi yapıyoruz. İşler çok kötü olunca tezgah açmıyoruz. Çünkü aldığımız mal çürüyor, atıyoruz. Kazanmıyoruz bari zarar etmeyelim diyoruz. Keşke dolarımız olsa en azından onu bozdurup sermaye yaparız. Dolar bozdur diyorlar. Türk parası olmayanın doları nasıl olsun?” diye içini döküyor. Kriz var mı yok mu diye belirsizlik yaratıldığını da ifade eden Hacı, “Çözüm süreci zamanı kriz yoktu, çok kazanıyorduk. Şimdi kriz var” diyor. Kriz olup olmadığını nasıl anladığını da şöyle tanımlıyor, “99’da bir kriz oldu. O kriz unutulmaz bir krizdi. Bugünkü durum tam o günleri hatırlatıyor. Öyle derin bir kriz aklımıza geliyorsa kriz zaten var demektir. Öyle az da değil” diyor.

Reklam
ÖNCEKİ HABER

Schneider işçileri: Umarız yine hayal kırıklığı yaşamayız

SONRAKİ HABER

Gübredeki belirsizlik üreticiyi endişelendiriyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...