13 Ocak 2017 17:43

ANAYASADER'den değişiklik teklifi değerlendirme raporu

Önce Demokrasi ve Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği (ANAYASADER), Anayasa değişiklik teklifine dair değerlendirme raporunu açıkladı.

Paylaş

Önce Demokrasi ve Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği (ANAYASADER), Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili değerlendirme toplantısı yaptı. Şişli Kent Kültür Merkezi'nde demokratik kitle örgütleri temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda, ANAYASADER tarafından Önce Demokrasi inisiyatifi çerçevesinde anayasa hukuku ve siyaset bilimi uzmanlarının katkıları ile hazırlanan raporun sunumu gerçekleşti.

Raporda, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan Anayasa Değişikliği Teklif metninin Anayasa Komisyonu’nda yapılan değişiklikleri esas alındı. Teknik ve bilimsel olarak hazırlanan rapor; usul, değiştirilen maddelerin içeriği ve değerlendirme gibi üç ana başlık altında incelendi. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Yrd. Doç. Dr. Didem Yılmaz'ın raporu sunduğu toplantıda moderatörlüğü Melda Onur yaptı. Toplantının değerlendirme kısmında anayasa teklifinin çoğulcu olarak görülmediği söylendi.

'OHAL’DE REJİM VE SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ OLMAZ'

Raporun usule ilişkin sorunlarını Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu okudu. Kaboğlu, OHAL'de anayasa değişikliğinin ötesine geçen bir sistem değişikliği yapılamayacağını söyledi. Raporda anayasal birikimin dikkate alınmaması, ilke tartışmasının yapılmamış olması ve siyasal uzlaşmaya gerek duyulmadan bir teklif metninin hazırlanmasının usule ilişkin başlıca eksiklerden olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin en acil ihtiyacı olan anayasa değişikliğinin hükümet sistemi ile ilgili olmadığının söylendiği raporda, "birinci öncelik yargı bağımsızlığının sağlanması olmalı" denildi.

Yargının bağımsız olmadığı yerde rejimin çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasi olamayacağı belirtilerek, anayasa değişikliğinden önce, bütün partilerin uzlaşmasıyla yargıyı bağımsız ve tarafsız kılacak değişikliklerin yapılması gerektiğine değinildi. Kaboğlu, anayasa değişiklik teklifinin siyasal uzlaşmaya gerek duymaksızın sadece iki parti arasında kapalı kapılar ardında hazırlandığını söyleyerek özgürlüklerin sınırlanması anlamına gelen OHAL rejiminin anayasa değişikliğine elverişli bir ortam olmadığına vurgu yaptı.

Raporda OHAL rejiminde anayasa değişikliği yapmaya dair şu ifadeler yer alıyor: "Bugünkü ortam, Anayasa’nın değiştirilmesine, hele hele ancak  kurucu meclisin yetki alanına giren radikal bir rejim/sistem değişikliğine en uzak bir ortamdır. Üstelik, bu ortam Anayasa Mahkemesi (AYM) yardımıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri (OHAL KHK)’lerine kalıcı bir etkinin yaratıldığı bir ortamdır. OHAL, güvenlik argümanının ağır bastığı ve düşünceyi açıklama özgürlüğü de dahil temel hak ve özgürlüklerin askıya alınabildiği bir dönemdir. Bu dönemde köklü anayasal reformlara değil, tersine OHAL’in yer, konu ve zaman bakımından gerekleriyle sınırlı, OHAL sona erdikten sonra geçerliliklerini yitiren uygun önlemlere yer verilmesi öncelik taşır. 15 Temmuz darbe girişimi bastırıldığı halde, OHAL ortamında rejim değişikliği yapmak, demokratik hukuk devleti açısından son derece sorunlu."

'HALK OYLAMASINA UYGUN ORTAM YOK'

Raporda, referandumun seçmenlere sunulan seçeneklerin saydam ve korkusuz bir biçimde tartışılabildiği ve serbest tercihlerin ortaya çıktığı bir ortamda mümkün olabileceği ancak güncel durumun buna engel olduğu söyleniyor. Medyanın büyük ölçüde Cumhurbaşkanı ve Hükümetin denetimi altında olduğu ve muhalefet partilerinin, çok sınırlı olarak medyada yer bulduğu belirtiliyor. Raporda, ortam ve koşulların 1971 ve 12 Eylül döneminden olumsuz olduğu söylenerek, "Görsel-işitsel iletişim özgürlüğü temelinde örgütlenmesi ve hizmet vermesi gereken medyanın, anayasa değişikliği lehine olan görüşlerin hizmetinde seferber edildiği bir ortamda 'anayasal kamuoyu' oluşamaz.  Bu nedenle, bu ortam ve koşullarda “anayasa yoluyla rejim değişikliği”, meşru ve demokratik olmadığı gibi, toplumun bugünü ve gelecek kuşaklar açısından tehlikelidir" denildi.

'CUMHURBAŞKANINI SUÇLANDIRMA MEKANİZMASI FİİLEN İŞLEVSİZLEŞTİRİLECEK'

Raporu hazırlayan uzmanlardan Yrd. Doç. Dr. Didem Yılmaz ise raporun ikinci başlığı olan, değiştirilen maddelerin içeriğini okudu. Yılmaz, milletvekili sayısının arttırılmasına ilişkin madde değişiminin meclisin tartışarak karar alma yerine, oylama ve onaylamaya dönüşme tehlikesi taşıyabileceğini söyledi. Yılmaz rapordaki diğer madde içeriklerini de aktardı: "Cumhurbaşkanı ile TBMM’nin eşzamanlı seçimi, yasama ve yürütmenin oluşumu bakımından Başkanlık rejimindeki 'karşılıklı bağımsızlık' ilkesine yabancı olup, yasamanın yürütme güdümünde oluşma riskini belirgin bir hale getirmektedir. Böyle bir düzenleme, 'yasamayı yürütme karşısında özerk hale getirme' gerekçesi ile parlamenter rejimi ortadan kaldırmayı amaçlayan Değişiklik Teklifi’nin başkanlık rejimi kurma amacına yönelik olmadığını açıkça gösteriyor. Çoğunluk partisi başkanı Cumhurbaşkanı ise Parti disiplini ve lider hâkimiyetinin baskın olduğu ülkemizde parti başkanı Cumhurbaşkanının TBMM’de siyasal çoğunluğa sahip bulunması durumunda buna damgasını vurma olasılığı yüksektir.

TBMM’nin denetim yetkisi, büyük ölçüde kaldırılıyor. Meclisin önemli özelliklerinden birisi, meclis soruşturmasının işletilebiliyor olmasıydı. Evet, gensoru vs. zaten işletilemiyordu; yürürlükteki sistemde Cumhurbaşkanı açısından soruşturma zor işliyordu. Fakat bu değişiklikle Bakanlar için de çok zor işleyecek. Meclis, içinden -sadece bazı- bakanların seçileceği bir havuza dönüştürülmektedir. Sadece içinden Bakanların çıkarılacağı ve Bakanların milletvekillerine karşı sorumlu olmadığı bir Meclis’te milletvekilleri, bakanlara nasıl ulaşacak ve seçmenlerinin mağduriyetlerini nasıl giderecek ve haklarını nasıl koruyabilecektir. Denetim etkinliğinin azaltılması,  Meclisin işlevsizleştirilmesidir.

Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğu yok edilmek isteniyor. Cumhurbaşkanı Yüce Divan'a ancak 400 vekil oyu ile sevk edilebilecek. Bu, suçlandırma mekanizması fiilen işletilemeyecek demektir.

Görevi bittikten sonra da aynı kural geçerli olacak."

'ERKLER AYRILIĞI YERİNİ KİŞİSEL İKTİDAR HAKİMİYETİNE BIRAKIYOR'

“Tek kişilik yürütme ile, erkler ayrılığı yerini büyük ölçüde “kişisel iktidar hâkimiyeti”ne bırakıyor. Parlamenter rejim kaldırılıyor; ama yerine başkanlık rejimi kurulmuyor. Sistem-rejim tartışmasına girmeksizin, teklif metni bütününü, 'çoğulcu siyasal rejimler' kapsamında bir sistem veya rejim olarak nitelendirmek mümkün mü? Olumlu yanıt vermek zor. Öngörülen düzenlemeler, çoğulcu siyasal rejimler paradigması dışına çıkıldığını göstermektedir" denen rapora ilişkin Yılmaz, erkler ayrılığının sağlanamadığı bir toplumda anayasal düzenin varlığından söz edilemeyeceğini söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

PEN: Türkiye'nin eleştirel sesleri susturmasına direnmeliyiz

SONRAKİ HABER

TBMM'de Anayasa görüşmeleri devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa