09 Ocak 2017 00:55

'İktidarı tahkim etme ziyareti'

Siyaset bilimci Dr. Naif Bezwan, Başbakanın Irak ziyaretini değerlendirdi.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Başbakan Binali Yıldırım’ın Bağdat ziyaretini Siyaset Bilimci Dr. Naif Bezwan gazetemize değerlendirdi. Bezwan, ziyaretle, “İçerde kendi rejimini oluşturarak iktidarını tahkim etmek; ve Kürt hareketlerini kuşatma, bölme ve yönetme stratejisine işlerlik kazandırmak” için yapıldığına dikkat çekti. Bezwan sorularımızı yanıtladı.

Başbakanın Yıldırım’ın Irak ziyaretinin zamanlamasını gözönünde bulundurulduğunda, bu ziyaret Irak ve Türkiye ilişkileri açısından ne ifade ediyor?

Türkiye’nin Ortadoğu’da son bir kaç yıldır izlediği politika, kendi zıddına dönüşmenin kafkaesk örnekleriyle doludur. Bu, güce tapınma ve güç ilişkileri üzerinde inşa edilen ilişkilerin değişmez kaderidir. Suriye politikasında keskin bir dönüşüm yaşayan Hükümetin Irak’ta da bir pozisyon değişikliğine gideceği belliydi. Malum, bu süreç Rusya ve Iran ekseniyle kurulan yeni ilişkilerlerle başladı. Rusya ile sağlanan ve henüz hangi temellere dayandığı pekte belli olmayan mutabakat, Iran, Irak ve Suriye’ye siyasetinde de keskin bir dönüşü gerekli kılmaktaydı.

Ancak AKP Hükümetin, Makyavel’e rahmet okutan bir ilkesizlik ve fırsatçılıkla sürekli partner değiştirerek içte ve dışta yürüttüğü bu savaş ve çatışma politikalarının değişmeyen iki temel amacı da var: Birincisi, içerde kendi rejimini oluşturarak iktidarını tahkim etmek; ikincisi, Kürdistan’ı ve Kürt hareketlerini kuşatma, bölme ve yönetme stratejisine işlerlik kazandırmak.

 

BİR KÜRT İÇ SAVAŞI TETİKLEMEK İSTENİYOR

Bu ziyaretin, Fırat Kalkanı Harekatı ve Hükümetin iç politikasına yansıması ne olur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğiyle simgeleşen yeni-İttihatçı iktidar bloğu tarafından 15 Temmuz askeri darbe girişimi sonrasında yeniden formüle edilen Türk Ortadoğu politikası, en bariz, yakın ve açık bir şekilde Kuzeyi, Rojavası ve Güneyi ile Kürdistan’ın hızla şekillenen milli kimliği ve uluslararası sahada giderek meşrulaşan siyasi ve hukuki şahsiyetini ortadan kaldırılmayı hedeflemektedir. Rusya ve Iran ekseniyle kurulan yeni ittifak ilişkileri ve bunun sonucu olarak Suriye ve Irak’ta verilen tavizler, Kürtlere yönelik savaş ve yeniden sömürgeleştirme politikalarını kolaylaştırma amacına hizmet etmektedir. Güney Kürdistan hükümeti üzerinde baskı oluşturarak giderek bir Kürt iç savaşını tetiklemek, Irak’la ilişkileri düzeltme siyasetinin başta gelen amaçları arasında yer almaktadır.

Bunun bir gereği olarak “Fırat Kalkanı” hareketinin bundan böyle çok daha güçlü ve dolaysız bir şekilde Rojava’da topyekün bir saldırı planının enstrümanı olarak  kullanılması kuvvetle muhtemeldir. Türkiye ve Irak arasında ciddi bir krize neden olan Başika’daki Türk askeri varlığı konusunda, hükümet kurmaylarının bütün efelenmelerine rağmen, Irak merkezi hükümetinin pozisyonuna yakın bir noktaya gelinmesi, Şengal eksenli kapsamlı yeni bir askeri ve siyasi kuşatmanın hazırlıkları olarak görülebilir.

Kürt siyasi aktörlerinin maruz kaldıkları stratejik manipülasyon ve saldırılara karşı gerekli olan ortak direnci ortaya koyma kabiliyeti gösteremeyen dar ve dirayetsiz tutumları ise bu tehlikeyi büsbütün artırmaktadır.

STATÜKONUN İPİNE SARILMANIN DIŞINDA BİR ANLAMI YOK

Ziyaret sonrasında iki ülke arasında yayınlanan ortak bildiriyi, bölgedeki gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde nasıl yorumlarsınız?

Türkiye ve Irak arasında yapılan “3. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” toplantısının ardından yayınlanan ortak bildiride, Başika’da Türk askeri varlığı, Şengal meselesi (Sincar), “Irak’ın toprak bütünlüğü” ve “Terörle mücadele” konuları damgasını vurmaktadır. Bildiride her iki ülkenin “topraklarında herhangi bir terör örgütünü bulundurmayacaklarını ve iki ülkenin milli güvenliğini tehdit eden herhangi bir faaliyette bulunulmasına izin vermeyeceklerini” vurgulanırken Başika’nın bir Irak kampı olduğunun altı çizilmektedir. Bildirinin söylemi ve hedefleri, Lozan’dan beri yürürlükte olan geleneksel Kürt ve Kürdistan karşıtı hakim devlet politikalarını yeniden canlandırmanın ve statükonun ipine sarılmanın dışında bir anlam teşkil etmemektedir.

ANLAŞMADA NE VAR?

Başbakan Binali Yıldırım’ın ve Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin başkanlığında gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin üçüncü toplantısının ardından ortak bildiri yayımlandı. Yayımlanan dokuz maddelik ortak bildiride önce çıkan ise, “Irak tarafı, Başika kampı hususundaki tutumunun sabit olduğunu belirterek, Türk tarafının kuvvetlerini çekmeye yönelik süreci başlatması ve bu meselenin sona erdirilmesi gerekliliğini vurguladı.” Maddesi oldu. Türk tarafı, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğunu yineledi. İki taraf, Uluslararası Koalisyon’un IŞİD’e karşı yürüttüğü mücadelede işbirliği içinde hareket edeceklerini belirtti.

ÖNCEKİ HABER

‘OHAL anayasası değil, demokrasi istiyoruz’

SONRAKİ HABER

Bülent Tezcan: Faşizmi Anayasaya yazmak istiyorlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...