06 Ocak 2017 14:42

Kandil, Şengal, Musul, Başika: Yıldırım’ın Irak yükü ağır

AKP, Suriye’den sonra Irak’taki tutumunu da değiştirmek, dayatmadan diplomasiye dönmek zorunda kaldı. Dönüşümün yükü ise Yıldırım’ın omuzlarında.

Paylaş

Daha birkaç ay önce ‘Muhattabımız değilsin’ denilen Irak Başbakanını ziyaret edecek olan Başbakan Yıldırım’ın Irak’ta gündemi yoğun. 

Musul operasyonuyla iyice gerilen, Bağdat’ın Ankara’yı ‘işgalcilikle’ suçlamasına kadar varan, “bölgesel savaş” uyarıları yapılan Irak-Türkiye ilişkilerinde yaşanan ‘yumuşama’ ve Başbakan Binali Yıldırım’ın Irak ziyareti tartışılıyor.  

Rusya ile Suriye politikasında varılan uzlaşmadan sonra gelen Irak ziyaretinin ana gündemleri ise TSK askerlerinin bulunduğu Başika kampı, Türkiye’nin katılmakta ısrarcı olduğu ancak dışında bırakıldığı Musul operasyonu, ülkedeki PKK varlığı ve İran destekli Şii milislerin (Haşdi Şabi) durumu olduğu biliniyor. 

Ankara, Bağdat ve Erbil’in üzerinde anlaşması muhtemel ilk meselenin ise ‘PKK’ olacağı tahmin ediliyor. Hükümete yakın medya kuruluşları, Kandil ve Şangal’e ‘büyük kara harekatı’ düzenleme hazırlığında olduğunu yazmıştı. İlişkilerin düzeltilerek ‘baharda sınır ötesi kara operasyonu’ yapılacağı ileri sürülüyor.  

ÖNCE BAĞDAT SONRA ERBİL

Haftasonu yapılması beklenen ziyaret kapsamında Yıldırım önce Bağdat’a giderek Irak Başbakanı Haydar İbadi ile, ardından da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’e giderek Barzani ile görüşmesi planlanıyor. 
Uzun süren gerginliğin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak Başbakanı İbadi 30 Aralık’ta telefonla görüşmüş, ‘doğrudan diyaloğun güçlendirilmesi’ gerektiğini vurgulamışlardı. Bu görüşmenin ardından Başbakan Yıldırım’ın Irak ziyareti geldi. 

AKP’NİN BAŞİKA ISRARI

Başbakan Yıldırım’ın önemli gündemlerinden biri Başika kampı. Türkiye bu kamptan çekilmek istemiyor. Gerekçe olarak da İran destekli Şii milis gücü olan Haşdi Şabi’nin Musul’un merkezine girmesini ve Şengal’deki (Sincar) PKK gücünün artmasını engellemek gösteriliyor. Başika’daki TSK varlığı Musul operasyonu öncesi çıkan krizin temel nedeniydi. 

1 Ekim’de toplanan TBMM, Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon tezkeresini bir yıl daha uzatmış, hemen ardından Irak parlamentosu, 5 Ekim’de Türk askerinin ülkedeki varlığını sonlandırmasını, Başika kampını boşaltmasını istemişti. 

‘HADDİNİ BİL’ UNUTULDU MU?

Bu dönemde iki ülke yönetimleri art arda sert açıklamalar yapmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan işi daha da ileriye götürerek, Irak Başbakanı Haydar İbadi’ye “Sen benim muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kalitemde değilsin. Irak’ın Başbakanı, istediğin kadar bağır, çağır. Biz bildiğimizi okuyacağız. Önce haddini bil” sözlerini sarfetmişti. 

Başika’da Türkiye’nin Sünni milisleri (Haşdi Vatani) eğittiği TSK varlığı azaltılmasına rağmen Irak yönetimini kampın idaresinin Irak Ordusu’na geçmesini istiyor. 

10 Kasım’da Irak’ın Ankara Büyükelçisi, Savunma Bakanı Fikri Işık’ı ziyaret etmiş, ziyarette Başika’nın durumu konuşulmuştu. 

HAŞDİ ŞABİ VE PKK GÜNDEMİ

Başbakan Yıldırım’ın bir başka gündemi ise İran destekli Haşdi Şabi milisleri. Musul’un en büyük Türkmen ilçesi olan IŞİD’in elindeki Telafer’i kuşatan Haşdi Şabi milisleri. Bölgedeki Sünni varlığını destekleyen Türkiye, Şii milislere yönelik sık sık sert açıklamalar yaptı. Arnak Irak’ın bu tepkilere yanıtı, kasım sonunda bir yasayla Haşdi Şabi’yi resmi kolluk kuvveti statüsü vermek oldu. 
Türkiye benzer bir sorunu Şengal’deki PKK varlığıyla da yaşıyor. Şengal’in bir bölgesinde aktif olan PKK’yi Bağdat Hükümeti ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi de istemiyor. Bu konuda Yıldırım’ın asıl görüşmesi Barzani ile olacak. 

Bölgesel Yönetim Başbakanı Neçirvan Barzani’nin son Ankara ziyaretinde, “”IŞİD ve PKK’ye karşı ortak mücadele” vurgusu öne çıkmıştı. 

Konuyla ilgili önceki gün bir açıklama yapan Bölgesel Yönetim Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi ise Rudaw’a yaptığı açıklamada, PKK’nin Şengal’den çekilmesine ilişkin örgütten olumlu yanıt aldıklarını savunarak, “Sadece çekilme mekanizmasını konuşmak kaldı” dedi.

KURTULMUŞ: YUMUŞAMADA ERBiL’iN KATKISI BÜYÜK OLDU

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Ankara-Bağdat ilişkilerinin yumuşamasında Kürdistan Bölgesi yönetiminin önemli katkısı olduğunu belirtti.

Kurtulmuş, Başbakan Binali Yıldırım’ın Bağdat ve Erbil’e düzenleyeceği ziyaret öncesi Rudaw Ankara Temsilcisi Kemal Avcı’ya özel bir röportaj verdi.

Türkiye’nin Irak ve Kürdistan Bölgesi’yle ilişkilerinin geleceği, Rusya’yla ilişkiler ve Suriye politikası konusunda mesajlar veren Kurtulmuş’un açıklamalarından bazı satırbaşları şöyle:

 *Bölgede bir oyun oynanıyor, bu oyunun adı ikinci Sykes Picot’tur. Yani 100 sene önce bölge halklarını suni sınırlarla ayıran iradeler şimdi maalesef ikinci kere aynı oyunu oynamaya çalışıyorlar. Bölge halklarının iradelerini etnik farklılıklar, mezhep farklılıkları üzerinden ayrıştırmaya çalışıyorlar.  

‘SURİYE’DE UYGULANAN POLİTİKA YANLIŞTI’

 *Türkiye-Irak ilişkilerinin yumuşamasında Irak Bölgesel Kürt yönetiminden hem sayın Mesud Barzani’nin, hem de Sayın Neçirvan Barzani’nin büyük katkısı oldu, hep bu perspektife sahip oldular. Ayrıca bölgedeki terör örgütlerinin varlığı konusunda çok ciddi hassasiyetler ortaya koydular, bundan dolayı da kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum.

*Biz bütün bu süreçlerde Erbil yönetimiyle son derece yakın ilişkiler içinde olduk. İnşallah bölgesel yönetimin başkanlık meselesini de bir an evvel çözmesini temenni ediyoruz. Biz Türkiye olarak Erbil yönetimine her türlü siyasi desteği veriyoruz.

*Bütün uluslararası camiayı da katarak söylüyorum, Suriye’de uygulanan politika yanlıştı ve maalesef bunun bedelini Suriye halkı ödedi. Maalesef hiçbir ülkenin elinde sorunu nasıl çözeriz diye bir proje olmadı. 

Keşke Türkiye, İran ve diğer bölge ülkeleri en başta biraraya gelseydi ve dışarıdaki ülkelerin müdahalesi olmadan sorunu çözebilselerdi. (DIŞ HABERLER)

 

ÖNCEKİ HABER

DBP’li Tekman Belediyesine kayyım atandı

SONRAKİ HABER

Gazeteci Kobulan hakkında 2 ayrı soruşturma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...