06 Ocak 2017 01:15

Arap halklarının mücadele tarihinden

Arap halklarının mücadelesinde tarihe not düşülen önemli olayları hatırlatarak coğrafyaya başka bir gözle bakıyoruz.

Paylaş

Hazırlayan: Nasır NAZAL & Ali KARATAŞ

SUNU

Tunuslu genç Muhammed Buazizi’nin seyyar satıcı tezgahının elinden alınmasını protesto etmesi ile başlayan olaylar altıncı yılını geride bıraktı. Ayaklanmaların başladığı 2010 yılının sonlarından bu yana Arap coğrafyasındaki gelişmeler baş döndüren bir hızla devam ediyor.

Liderlik noktasında var olan büyük zaaf ve sosyolojik ve tarihsel birçok faktör nedeniyle hemen hemen bütün coğrafyada mezhepsel gerilimler ve ayrılıkların derinleştiği bir süreç işlerken aynı zamanda -Tunus ve Rojava’yı bir tarafa bırakırsak- coğrafya; cihatçı, mezhepçi hareketlerle anılmaya başlandı.

Bu durum, Batı merkezli tarih anlayışı ile de birleştiğinde Arap halklarının bugüne kadar getirdiği ilerici kültürel birikimin ve mücadelenin görülmemesi, yok sayılması tehlikesini de beraberinde getirdi. Ancak Arap halklarının mücadele tarihi; emperyalistlerin bölgeyi şekillendirmede her daim kullandıkları mezhepsel ayrılık ve gerilimlere karşı antiemperyalist, halkçı ve sosyalist hareketlerin gelişmesi için önemli bir birikime sahiptir.

Bu köşe ile amacımız, bir gazete köşesinin izin verdiği ölçülerde Arap halklarının mücadelesinde önemli rol oynayan örgütleri, aydınları, tarihe not düşülen önemli olayları hatırlatarak coğrafyaya başka bir gözle bakılmasını sağlamak.

Köşeyi beraber hazırladığımız Nasır Nazal, gençliğinden bu yana Suriye’deki demokrasi mücadelesi içinde yer almış bölgeyi ve tarihini yakından tanıyan Suriyeli mülteci bir devrimci.

İlk yazımız, Filistin halkının işgale karşı mücadelesinde bir dönüm noktası olan el Fetih örgütünü konu alıyor. On beş günde bir cuma günleri Arap coğrafyasının tarihiyle ilgili ilginizi çekeceğini düşündüğümüz konularda buluşmak dileği ile…

EL FETİH VE İŞGALE KARŞI MÜCADELE

Filistin halkı her yılın başında, 1 Ocak’ta, işgale karşı mücadelenin başlamasını kutlar. Bu tarih aynı zamanda el Fetih örgütünün resmi kuruluş günüdür. Bu örgütün kuruluşunun Filistin direnişindeki kritik önemi yüzünden, örgütün resmi kuruluş yılı olan 1 Ocak 1965, Filistin halkının direnişinin başlangıç tarihi kabul edilir.

Aslında Filistin’in İsrail’e karşı direnişinde unutulmaz bir yere sahip olan el Fetih; Yaser Arafat, Ebu İyad (Salah Halef) ve Ebu Cihad (Halil el Vezir) gibi 1948 ve 1956 Arap-İsrail savaşlarına katılmış savaşçılar tarafından 1950’lerin sonlarında kurulmuştu. Suriye’nin desteklediği örgütün merkezi Şam’daydı. 1963’e gelindiğinde el Fetih bir tür gerilla örgütlenmesi de oluşturmuştu. Lakin ilk silahlı eylemini 1965’te İsrail’de bir su pompalama tesisini havaya uçurarak gerçekleştirdikten sonra, askeri gücü adına ilk açıklamasını yaparak kuruluşunu ilan etti.

28 Ocak 1965 yılında Filistin Devrimi’nin siyasi ve askeri planlarını ifade eden ilk siyasi açıklamasını yaptı. Bu açıklamada el Fetih hareketi askeri gücün gerekliliğini onayladı.

El Fetih, yani tam adıyla Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi (Hareketüt-Tahrirül-Vatani’l-Filistini), Arapçadaki adının baş harflerinin, tersten okunmasıyla elde edildi.

EL FETİH, VATANSEVER KALKIŞMA

El Fetih hareketinin kurulması, Filistin’de gerçek vatansever kalkışmayı ve silahlı mücadeleyi temsil eder. Amaç, bağımsız bir Filistin örgütünün kurulmasıydı. Bir araya gelen örgütsel birimler; fikri olarak İslami, milliyetçi ve solcu yönelimli fikirler taşıyan kişileri kapsadı. Tek bir örgütte tek bir hedef için toplandı. Bu hedef Filistin’i kurtarmaktı.

El Fetih, süreç içerisinde İsrail’in 1967 öncesi topraklarını tanıdı ama Filistin topraklarının “Filistin halkına ait olduğunu” savundu. İşgali kaldırmak, harekette ataleti önlemek ve mültecilerin geri dönmesi için mücadele etti. El Fetih kişisel herhangi bir fikrin oluşmasına karşı mesafe koydu. Çünkü kendini; halkı bütün mezhepleri, sınıfları ile temsil eden ulusal kurtuluş hareketi olarak nitelendiriyordu. Politik ve siyasi akımların kendisine katılması için kapılarını açmıştı.

İSRAİL’E İLK DARBE

1960’ların sonunda mali kaynakları en geniş ve en büyük Filistin örgütü durumuna gelen el Fetih,  1964’te Kahire’de birçok Filistinli grubun bir araya gelmesiyle kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) üzerinde etkin bir denetim kurdu.

El Fetih, 1968’de Filistinlilerin başlıca örgütlü gücü haline geldi. İsrail, 1968 martında  örgütü küçük düşürmek için Ürdün’ün Karame kasabasına saldırdı. İsrail birlikleri, Ürdün Ordusu ve el Fetih militanları tarafından püskürtüldü. Bu saldırıda 150 gerilla ile 29 İsrail askeri öldü. Arap ülkelerinin yenilgiye uğradığı 1967 Altı Gün Savaşı’nı izleyen Karame direnişi, el Fetih’ in moral ve siyasal gücünü artırdı.

MOSSAD’IN HEDEFİNDE

Süreç boyunca el Fetih birçok zorluklarla karşılaştı. İsrail istihbaratı MOSSAD tarafından lider kadrosuna suikastlar düzenlendi. Örneğin örgütün kuruluşunda ve sonraki süreçte önemli görevler üstlenen Halil al-Wazir (abu Cihat) 1988’de, yine Salah Khalaf ve Hayel Abdulhamid de 1991’de Tunus’ta suikastla öldürüldüler. İsrail komandolarının 1973 yılında Beyrut’ta düzenlediği saldırıda lider kadrolarından Kemal Advan, Şair Kemal Nasır,  Ebu Yusuf el Naccar katledildi. Arap devletleriyle çatıştı. İçeriden bölündü.

2000 yılında Aksa intifadasının başlamasıyla beraber, bir süreliğine ara verdiği silahlı mücadeleye döndü. Filistin halkı için bir simge olan Yaser Arafat’ın ölmesi, el Fetih ve Filistin ulusal yürüyüşünde büyük bir değişimi temsil etti. İsrail istihbaratın zehirlemeyi başardığı Arafat’ın yokluğunda hareketin liderliğini Mahmut Abbas aldı. Hareket 2006 seçimlerinde Hamas tarafından hezimete uğratıldı ve seçimleri Hamas kazandı.  2007’de diğer Filistinli örgütlerle girdiği çatışmalardan sonra Hamas, Gazze şeridine askeri olarak da hakim oldu.

El Fetih hareketi, dönem dönem bölünmeler yaşasa ve bu günkü çizgisi bakımından pasifistlikle, birliği sağlamada başarısız olmakla suçlansa da; al Nakba’dan* sonra Filistin kimliğinin yeniden itibarını kazanmasını sağladı. Bütün dünyanın dikkatini Filistin sorununa çekti ve Filistin halkının kurtuluş mücadelesinin dünyadaki kurtuluş hareketleri içerisinde yer almasını sağlayarak tarihe derin bir iz bıraktı.

* Filistinliler, İsrail’in bağımsızlığını ilan ettiği 14 Mayıs 1948’i Felaket (al Nakba) günü olarak anmaktadır.

ÖNCEKİ HABER

‘Kürt Enstitüsü'ne kilit, Kürt'ün ağzına kilit vurmaktır’

SONRAKİ HABER

‘6 milyon TL’den kimler için vazgeçiliyor?’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...