05 Ocak 2017 00:24

Saadet Gıda’da işçilere malzeme kadar değer verilmiyor

Saadet Gıda işçileri asansörü kullanamamalarına tepki gösterdi: Yalnızca yük taşınıyor. Yük kadar değerimiz yok!

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

“Allah cezasını versin o paranın” diyerek hararetli bir şekilde fabrikadaki zorunlu mesaiden ve kötü çalışma koşullarından söz ediyor genç bir işçi: “Bir ay boyunca her gün en az 10-12 saat çalışıyorum. Hiç izin yapamıyorum. 1500 lira alıyorum, mesailerle 3 bin lirayı buluyor bu ücret. Ama kız arkadaşımla gidip bir yerde bir çay bile içemiyorum. Gidip bir bardak çay içsek uyumadan işe gitmiş oluyorum. Ne yapayım ben o parayı haftanın bir günü bile sevdiğim kızla gidip bir bardak çay içemedikten sonra.”

Sözcüklerin yetmediği yerde kınalı sandığım elleri bu isyanı sürdürüyor: “Bak bunlar hep boya, asitli boyalar yüzünden böyle oluyor. Abi bir görsen küçücük bir damla sıkıyorsun her yer kırmızı, maviye dönüyor.”

AKP’li vekillerin seçim döneminde uğrak yerlerinden biri olan Saadet Gıda fabrikasında işçilere değer verilmiyor. Kötü çalışma koşulları gazetemizde defalarca yer almasına rağmen ne bakanlık tarafından gönderilen müfettişler ne de seçim zamanında yol geçen hanına çeviren AKP’li vekiller bu konuya çözüm getirdi.

2 İŞÇİNİN İŞİ 1 İŞÇİYE YAPTIRILIYOR

Yapılan işin ağırlığından söz eden bir kadın işçi şöyle konuştu: “Bir hamur alıyorsun boyun kadar hamur. Sabaha kadar at babam at. 2 işçinin yapabileceği işi 1 işçiye yaptırıyorlar. Bazen 2 kişi tutup atıyoruz makineye. Eee gücüm yetmiyor. Belim ağrıyor. Bacaklarım ağrıyor sabaha kadar.” Buna rağmen patronun memnun kalmadığını söyleyen işçiler, “Hakaretlerin bini bir para. Bazı arkadaşlarımız yapılan hakaretler nedeniyle oturup ağlıyor. Bir arkadaşımız burada çalışırken bel fıtığı oldu. Sen burada fıtık olmamışsın. Sen daha önce olmuşsun deyip işten attılar” dedi. “Sesi çıkmayan işçiler daha çok eziliyor” diyen bir işçi şöyle devam etti: “Performansını beğenmedikleri kadın işçilere erkeklerin yapabileceği işleri vererek bezdirmeye çalışıyorlar.” Öte yandan erkeklere 6 ayda bir ikramiye verildiğini belirten işçiler, bu nedenle erkek işçiyi çıkarıp kadın işçi aldıklarını söylüyor.

BİR YOĞURTLA GECEYİ GEÇİRDİĞİMİZ OLUYOR

Yemek molasının 35 dakika olduğunu anlatan işçiler, “Gündüz vardiyasında gişelerden geçemiyoruz. Bu yüzden depodan geçerek yemeğe gitmek zorunda kalıyoruz. Bir de asansör var ama kullanamıyoruz. Yalnızca yük taşınıyor. Yük kadar değerimiz yok. 4 kat merdiven çıkıp 4 kat merdiven iniyoruz. 35 dakikanın 10 dakikası zaten yolda geçiyor” diyerek bu duruma tepki gösteriyor. İşçiler yemeklerin kötü olmasından da yakınıyor: “Geçtiğimiz günler de gündüz pilav yapılmış. Akşama kadar kokmuş. Gece o pirinç pilavını bize yedirdiler. Yemeklere koyulan etler her zaman kokuyor zaten. Çoğu zaman yemek yiyemiyoruz. Yanımızda getirdiğimiz kahvaltılıklarla idare ediyoruz. Bir yoğurtla geçirdiğimiz geceler oluyor.”

ZORUNLU MESAİ DAYATILIYOR

Fazla mesaiye kalmadan geçinemediklerini anlatan işçiler, “9 yıllık işçiyim 1500 lira maaşım var. Patron da bunu fırsat bilerek gece gündüz çalıştırıyor bizi. Zorunlu olarak fazla mesai yaptırılıyor bize. Cumartesi günleri 12 saat çalışıyoruz. Hafta tatilimizde izin istediğimiz zaman vermiyorlar. Ne yapacaksın izni diye soruyorlar. 10-11 aydır  devamlı fazla mesai yaparak çalışıyorum. Cumartesi günleri akşam 8’den sabah 8’e çalışıyorum” dedi. Hafta tatillerinde de zorla işe çağrılan işçiler, gelmemeleri durumunda yöneticiler tarafından odaya çağrılarak sorguya çekiliyor. Hiç izin yapmadan 1 ay boyunca çalıştıkları dönemlerin olduğunu anlatan işçiler, “Biz yasaları yeterince bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de pasif görüyorlar bizi. Pazar günü gelmek zorundasın diyor. Zorunluluk koşuyor. Onların bildiği yasalar geçiyor fabrikada” diye konuştu. Büyük çoğunluğun kadın çalışan olduğu fabrikada rapor alarak gelmeyen işçilere ise “O zaman senin maaşından keseriz” denilerek rapor alması da engelleniyor.

ÇOCUĞUNUN HASTALANDIĞINDAN MESAİ BİTİMİNDE HABERDAR OLDU

Fabrikada kreş yok bu nedenle kadınların pek çoğu gece çalışmak zorunda kalıyor: “Bir arkadaşımız var. Eşi gündüz çalışıyor. Gece çocuğa eşi bakıyor. Gündüz de kendisi bakıyor.”

İşe başlamadan önce telefonların toplatıldığını söyleyen işçiler, “Buradaki kötü çalışma koşullarının dışarı yansıtılmasını istemiyorlar. Bu yüzden telefonlarımızı dolaplara kilitliyorlar. Eşimle çocuğum var evde. Belki adamın kontörü yok. Bunu düşünen yok. Ne olup bitiyorsa sabah öğrenebiliyorum. Bir keresinde sabah aradım. Çocuk çok kötü hastalanmış, hastaneye kaldırmışlar. Sabah telefonu alır almaz aradım eşim akşamdan beri hastanede olduklarını söyledi. Çocuğum hastanelik olmuş benim haberim yok. Bu adalet mi? Bir arkadaşımızın da dayısı ölmüştü. Akşam eve giderken öğrenebilmiş.” Telefonların verilmemesi durumunda tutanak tutulduğunu belirten işçiler, 2 gün tekrarlanması durumunda da kapı dışarı edildiklerini söylüyorlar.

GİTMEK İSTEMEYENLERİN HAKKI VERİLMEZSE DAVA AÇARIZ

Fabrikanın Silivri’ye taşınacağını söyleyen işçiler, “Herkes diken üstünde. Bir çok işçinin küçük çocukları var. Fabrikada kreşte yok. Sırf çocuklarına bakmak için gece vardiyasına gelen arkadaşlarımız var. Bu işçiler nasıl Silivri’ye gitsinler” dedi. Fabrika yönetiminin gitmek istemeyenlere kıdem ve ihbar tazminatlarını ödemeyeceklerini belirten işçiler şöyle konuştu: “Üretim sürekli artıyor. Adam yurt dışında fabrika açmış. Buradaki fabrikayı Silivri’ye taşıyor. Tüm bunları yapabiliyorsan işçinin hakkı olan parayı da vermen gerekir. Gitmek istemeyenlere kıdem tazminatlarını vermezse biz de dava açarız. Geçenler de bir avukatla görüştük böyle haklarımız olduğunu öğrendik.”

BU KORKUDAN KURTULMAMIZ GEREKİR

Tüm bu zorluklar karşısında işçiler, çare olarak sendikalaşmayı görüyor görmesine ancak büyük korkuları var. Bu korkuyu da hem fabrika yönetimi hem de fabrika çalışan bazı işçiler yaymış durumda. “Gidenlerden para kesiyorlar deyip sendikaya gitme diyorlar. Sendikaya birini götürenin de para aldığı düşünüyor. Sendikaya üye olursak bir daha üyeliğini bitiremezsin diye korkuyorlar. Sendikaya üye olup işten çıkarılırsan siciline işliyor ve  bir daha başka yerlerde işe giremezsin denilerek korkutuluyor” sözleriyle yaşanan çekingenliği anlatan işçiler, kredi borçları ve gelecek kaygısı nedeniyle bir çok işçinin sendikalaşmaktan uzak durduğunu anlattı. Bu korkularını yenerek DİSK/Gıda-İş’e üye olan işçiler ise “Bizi de bu şekilde korkuttular. Sendika öcü gibi gösteriliyor. Oysa bu anayasal bir hak. Patron sendikalaştığın için seni atarsa bunu cezası olarak ek olarak 4 maaş vermek zorunda. Buradan atılan arkadaşlarımız oldu. Davalarını açtılar ve kazandılar. Bir hafta içinde de başka yerlerde çalışmaya başladılar. Tüm arkadaşların artık bu korkularından kurtulması gerekir” çağrısında bulundu.

‘950 LİRAYA SURİYELİ İŞÇİ ÇALIŞTIRIYORLAR’

Fabrikada düşük ücrete Suriyeli işçi çalıştırıldığını da belirten bir işçi, “950 lira ücret veriyorlar. Suriyeli bir işçi yanıma gelerek ne kadar ücret aldığımı sordu. Ben de 1400 lira aldığımı söyledim. Bunun üzerine o da gidip fabrika yönetimine 950 lira ile geçinemiyorum. Diğer işçiler 1400 lira alırken ben neden 950 lira alıyorum dedi. Ben bu paraya geçinemiyorum diye. Sonra ne olduğunu bilmiyorum” dedi.  

BORDROLARI VERMİYORLAR

Bordrolarını istemelerine rağmen kendilerine verilmediğini aktaran işçiler, “Neden istiyorsunuz, ne yapacaksınız diyorlar. Tekstil iş kolunda bile veriyorlar” dedi. İşe ilk başladıklarında 15 günün içeride bekletildiğini söyleyen bir başka işçi şunları dile getirdi: “İşten çıkınca vereceğiz diyorlar. 45 gün çalıştım 30 günün parasını verdiler bana. İşten çıkınca da çoğu zaman o para unutuluyor. Verilmiyor yani. Zaten  o zamana kadar her şey birbirine karışıyor.”  

Geriye dönük 6 aylık sigortalarının yatırılmadığını anlatan 10 yıllık başka bir işçi de “Bize zorla kağıt imzalatmaya çalıştılar. İmzalamayanları siz cahilsiniz diyerek aşağıladılar. Biz de korkuyoruz. Neyi imzalattıklarını bilmiyoruz.”

ÖNCEKİ HABER

İşçi kıyımı serbest, hak aramak yasak

SONRAKİ HABER

Fotoğrafı ‘saldırgan’ olarak sunulan kişiden tepki!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...