04 Ocak 2017 00:15

‘Yaşadıklarımız emekçilere dönük saldırının parçası’

KHK'ler ile ihraç edilen akademisyenlerle görevleri ve ilişiklerinin kesilmesi sonrası neler yaptıklarını konuştuk.

Paylaş

Derya KAYA / Tamer Arda ERŞİN
Ankara

OHAL uygulamaları kapsamında binlerce akademisyen açığa alınarak veya ihraç edilerek görevlerinden uzaklaştırıldı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) Uluslararası İlişkiler Bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yapmakta iken 1 Eylül kararnamesiyle ihraç edilen Celil Kaya ve aynı süreçte açığa alınan İletişim Bilimleri Fakültesi Araştırma Görevlisi Can Irmak Özinanır da bu akademisyenlerden ikisi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin meşhur ‘Orta Bahçesi’nde buluştuğumuz bu iki akademisyenle görevleri ile ilişiklerinin kesilmesi sonrası neler yaptıklarını konuştuk.

- OHAL sonrasında hayatınız nasıl devam ediyor, neler yapıyorsunuz?
Celil Kaya:
Aynı şeyleri yapıyorum, aynı şekilde, ne çalışıyorsam devam ediyorum. İşyerimde  çalışıyordum, şimdi evde ya da kütüphanede çalışıyorum. Artık üniversitede çalışan bir akademisyen değilim ama SBF’de doktora öğrencisiyim. Emperyalizm ve toprak ilişkisi üzerine tez yazmayı planlıyorum. Akademisyenler için üniversiteler, kampüsler aynı zamanda sosyalleştiğimiz yerdir. Ama atılan arkadaşlarla, açığa alınan arkadaşlarla daha çok görüşür olduk.

- Bir araya geldiğinizde ne konuşuyorsunuz?
Celil Kaya
: Atılma mevzularından artık sıkıldık. Artık gündelik meselelerden konuşuyoruz. Siyaset konuşuyoruz, bazen ondan da sıkılıyoruz.

‘TEPKİ GÖSTEREBİLECEK OLANAKLAR ORTADAN KALKTI’

- Öğrenciler nasıl karşıladı?
Celil Kaya:
Baskıların üzerine OHAL koşulları eklenince zaten demokratik tepki gösterme çok kısıtlandığından tepki gösteremiyorlar. Buraları afişlerle donatırdı öğrenciler. Şimdi hiç afiş yok neredeyse.

‘AKADEMİ MEMURLAŞSIN İSTİYORLAR’

- Akademi nereye gidiyor, ne öngörüyorsunuz kendi hayatınıza dair?
Celil Kaya:
Dünyada ilk işten atılan insan değilim. İlk atıldığım sabah da bunu düşündüm. Böyle bir şeyden dolayı atılmak insana gizliden bir onur veriyor. Üniversite okurken de İstanbul’da inşaatta çalıştım, Bursa’da pazarda çalıştım, broşür de dağıttım. Evet, işten atıldım ve bir sürü emekçi de işten atılıyor her gün. Bu yüzden bunu dünyada tek yaşayan bizmişiz gibi davranmanın lüzumu yok.

ODTÜ’ye rektör olarak ikinci sırayı alan birisi atandı. Boğaziçi’de yüzde 84 oy alan rektör atanmadı. Dolayısıyla akademinin zaten tarihsel olarak derinlerden gelen iktidar bağımlılığı, demokratik olmayan bir yapısı olduğunu gösteriyor bu. Vergi dairesinde çalışmaktan farksız hale getirmek istiyorlar akademiyi. Nasıl ki memur kendine söyleneni yapmak zorundaysa, kendisi inisiyatif alamıyorsa akademisyen de kendisine çizilen sınırlar içerisinde bilimsel üretim yapacak. Ermeni meselesi, Kürt meselesi ya da sınıf meselesinde eleştirel, radikal çalışmalar yapmayacaksın mesela. Bunu da bir zor aygıtıyla dayatıyor. Maalesef akademide temelleri çok sağlam olmadığı için buna çok büyük bir direniş gösteremiyor. O yüzden geleceğe dair orta ve uzun vadeli umudum var ama kısa vadede akademi çok büyük tahribat aldı bu dönemde. Toparlaması da biraz uzun sürecek diye düşünüyorum.

‘DAHA FAZLA DAYANIŞMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEM’

- OHAL sonrası açığa alınmanız sizin hayatınızı nasıl değiştirdi, neler yapıyorsunuz?
Irmak Özinanır:
Doktora tezimi yazıyorum. Medya çalışmalarında hegemonya üzerine çalışıyorum. Türkiye’de çok yoğun ve ağır bir gündem var. Dikkat dağıtıcı çok fazla unsur var. Yapabildiğim kadar akademik çalışmaya vakit ayırmaya çalışıyorum. Akademik çalışmanın kendisi hayatın kendisinden ayrı bir şey değil. Tabii bu dönemin gereği olarak çeşitli etkinliklere katılma sayısı arttı. Dayanışma akademileri ortaya çıkmaya başladı, sokak akademileri gibi işler başladı. Şimdi daha çok sendikaya gidiyor, toplantılara katılıyoruz.

‘HEPİMİZİN GERİ DÖNECEĞİNE İNANIYORUM’

- Geleceğe dair planlarınız neler?
Celil Kaya:
Akademideki karanlığın üzerine mücadele ile gideceğiz. Benim de tabii bir sosyalist olarak umudum var geleceğe dair.
Irmak Özinanır: Önümüzü görmek, “İleride şöyle olacak” demek çok kolay değil ama geri döneceğimizi düşünüyorum. Bu mücadeleyi kazanırsak daha iyi bir dünyaya doğru yol alabiliriz. Kaybedersek bugünkü koşullar daha ağırlaşabilir.

ÖNCEKİ HABER

OHAL 3 ay daha uzatıldı

SONRAKİ HABER

İ.Ü öğrencileri: Okula gitmekten korkuyoruz, önlem alın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...