30 Aralık 2016 00:38

'Bonus değil, insanca yaşayacak ücret'

6 Ocak'ta grev oylamasına gidecek olan Schneider işçileri, talepleri için birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi çağrısı yaptılar.

Paylaş

Emine UYAR
İzmir

EMİS’le TİS görüşmeleri süren Çiğli Schneider işçileri diğer fabrikalarda olduğu gibi 6 Ocak’ta grev oylamasına gidecek. Grev kararı çıkar ve başka bir gelişme olmazsa 20 Ocak’ta grev başlayacak. Grev oylamasında kapsam dışı personelin de oy kullanacak olması fabrikada yüzde 46’lık bir orana tekabül eden sendikalı işçileri düşündürse de, özellikle ara personel denilen beyaz yakalıların da kendilerine benzer koşullarda çalıştıklarını ve onları, grev fikrine kazanmaya çalıştıklarını belirtiyorlar. Fabrikada ücretlerin düşük olduğunu, patronların işten ayrılmayı teşvik etmek için bonuslu çıkış önerdiğini aktaran işçiler, “Bonus değil insanca yaşayacak bir ücret talep ediyoruz” diyor. İşçilerin bir diğer önemli talebi ise görüşmelerde yüksek zam da alınsa işçinin onayı alınmadan sözleşmeye imza atılmaması. 

Schneider’da işçilerin yüzde 90’ı asgari ücretle çalışıyor. Ellerine geçen ücret sosyal haklar dahil ortalama 1650 lira ile 1750 lira arasında. Ücretlerin düşük olması sebebiyle çok sayıda işçi borçla yaşamını sürdürüyor. Öyle ki, işçiler toplu para alıp borçlarını ödeyebilmek için işten ayrılmak zorunda kalıyor. Patron da çıkışları teşvik etmek için işçilerin haklarının yanı sıra ‘bonus’ denilen ve bir aylık ücrete denk gelen fazladan ödeme yapıyor. Patron çıkışlarda ödediği bonus sayısını 6’ya kadar çıkarmış. Çıkan işçilerin yerine ise 6 ay süreli, sözleşmeli işçi almak istiyor. İşçiler ise bonus değil, insanca yaşayacak ücret talep ediyor. 

Yüzdelik zamdan ziyade seyyanen zam talep eden işçiler, sendikanın da asla kendilerinin onayını almadan sözleşmeye imza atmaması istiyor.  

İşyeri Temsilcisi Atilla Mengeş 12 yıldır Schneider’da çalışıyor. Fabrikadaki en büyük sorunun, sendikalı işçilerin borçları yüzünden işten ayrılması ve yerlerine sözleşmeli işçi alınmak istenmesi olduğunu ifade ediyor.  Taleplerinden birinin de sendikal mücadele ile ilgili olduğunu belirten Mengeş, “Sadece bizlerin, temsilcilerin değil, sendikanın da dik durmasını sağlamaya çalışıyoruz. Diğer fabrikalarda olanlar, yaşananlar ortada. Bazen geri vites atma durumları oluşabiliyor, oralardaki hataları bu fabrikamızda yaptırmak istemiyoruz” diyor. 

Mengeş fabrikalarında sözleşmeli personel çalıştırılmasını istemediklerini dile getirdi. İşyerinde sigortalı çalışan herkesin grev oylamasına katılma hakkı bulunuyor mevcut yasalara göre. Mengeş, “Yüzde 46’yı oluşturuyoruz mavi yakalılar olarak. Beyaz yakalılar ise yüzde 54. Ara personeller, mühendisler ve süpervisörler, onların üstü müdürler… Ara personellerin koşulları kötü yani bizim gibi. Son çıkışlar onlardan yapıldı. Onları da bu işin içine dahil etmek için konuşuyoruz” diyor.   

PATRON İŞÇİLERİN BORÇLU OLMASINI KULLANIYOR

9 yıldır Schneider’da çalışan Volkan Yıldırım da borçlarından kaynaklı olarak işten ayrılmayı düşünmüş. Arkadaşları konuşarak vazgeçirmiş. 

Bir çocuk babası Yıldırım, 6 yıl önce evlenmiş ve evlenme masrafları ile birlikte borçları artarak bugüne gelmiş. Eşinin çalışmadığını belirten Yıldırım, “Ben bu ay net 1650 lira aldım. Kredi kartının zaten minimum ödemesi 1650 lira. Bu ay ödemem gereken para bankalarla birlikte 8 bin küsur. Ben ücretimi görmüyorum, hesaba yatıyor, banka çekiyor. Çektiği parayı gece olmadan geri çekiyorum. Elektriği, suyu, ev kirasını ödüyorum, kalan parayı krediye yatırıyorum. Sonra ek hesaba dönüyorum. Şimdi aradılar ek hesapta para yok. Üç bin lira yatırmam gerekiyor. Bu gidişle maaşa haciz gelecek. Birçok arkadaşımız ayrıldı. Arkadaşlarımızın yarısından fazlası borçlu. İşverenler de bunu kullanıyor.”  

Volkan Yıldırım vergi kesintilerinden de büyük oranda rahatsızlık duyduklarını belirtiyor. “Vergi dilimi yüzde 20’ye çıktı. Sözleşmeye de yazdık. Maaşımızdan vergi kesilmesini istemiyoruz. Bireysel emeklilik çıkardılar şimdi bir de. 1 Ocak’tan sonra o da kesilecek. Sistemden çıkacağız ama kesilecek. Zaten yetmiyor aldığımız” diyor. 

YÜKSEK ZAM ALINSA DA İŞÇİNİN ONAYINA SUNULMUYORSA BİR ANLAM İFADE ETMEZ

İşyeri Baştemsilcisi Sedat Sadak, yüzdelik zam değil, seyyanen zam istediklerini belirtiyor. Bunu da şöyle açıklıyor: “Bizdeki 150 işçinin yüzü asgari ücretle çalışıyor, geri kalanın saatlik ortalaması, çalıştığı yıla ve daha öncesinden aldığı paraya göre değişiyor. Hepsinin saatlik ücretini topluyorsun çalışan sayısına bölerek ortalamayı buluyorsun. Benim saatlik ücretim 7.32, ama ortalamaya vurduğunda 7.88’e çıkıyor. Direk 50 kuruş benim zararım olmuş oluyor. Sanki 7.88 alıyormuşum gibi hesap yapılıyor yani. Seyyanen olduğunda 16 lira alan arkadaşıma da, 7.32 alan arkadaşıma da aynı oranda yansıyacak zam,”

Temel taleplerinin sözleşmenin işçinin onayına sunulmadan bitirilmemesi olduğunu vurguluyor: “Yüksek bir oran da alınsa işçinin onayına sunulmuyorsa bunun bir anlam ifade etmeyeceğini söylüyoruz.” 

Sadak, işten ayrılmaya teşvik için verilen bonus çıkışları ile ilgili de şunları söylüyor: “Ekstradan altı maaş daha verelim, ihbarınızı da verelim, işsizlikten de faydalanın çıkın diyorlar. İşçi zaten zorda. Bu paralarla borcunu kapatıyor ama burada yıllarca mücadele ile elde ettiği haklarından feragat edip gidiyor. Birçok arkadaşımız, güvencesiz, sendikasız, 12 saatlik çalışma koşullarına mahkum oluyor. Beyaz yakalılar da dahil olmak üzere işçilerin yoksulluklarını bildikleri için parayla terbiye etmeye çalışıyorlar. Amaçları güvencesizleştirmek. Biz de buna karşı mücadelemizi veriyoruz, bonus değil insanca yaşayacak bir ücret talep ediyoruz.” 

İŞYERİ KOMİTESİ BU SÜREÇTE TİS KOMİTESİ OLDU

Schneider’da üç sendika temsilcisi bulunurken, 20-25 işçiden oluşan bir de işyeri komitesi var. İşyeri Komitesi bu süreçte TİS Komitesine dönüştü. Her bölümden işçilerin belirlediği kişilerden oluşan komite üyeleri, temsilciler fabrikada olmadığında inisiyatif alıyor.  

Temsilciler, her TİS görüşmesine gidip geldiğinde önce komite üyelerine bilgi veriyor. Komite üyeleri de işçilerle bilgileri paylaşıyor. 

Bunun dışındaki süreçte komite olarak ayda bir düzenli toplantı yapmaya çalıştıklarını belirten Sedat Sadak şunları söyledi: “İşyeri Komitesi TİS sürecinde özellikle işyeri temsilciliği gibi çalıştı. Bizim olmadığımız yerde iş yavaşlatma, iş bırakma ve yürüyüşlerle ilgili komitedeki arkadaşlarımız sorumluluk alarak yerine getirmeye çalıştılar. İşyeri yönetimi de komite üyelerimizin isimlerini biliyor. Kendilerine, ‘Bizim olmadığımız zaman temsilcilik görevini yürütebilecek ve sorumluluk alabilecek arkadaşlarımız bunlardır’ dedik.”

ÖNCEKİ HABER

Suriyeli kadınlar: Kimlik yok; sefalet, sömürü ve nefret var

SONRAKİ HABER

El Bab’da 1 asker hayatını kaybetti 9 asker yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...