26 Aralık 2016 07:57

‘İçimizde bir volkan yanıyor’

Diyarbakır’da yurttaşlar sokağa çıkma yasakları sırasında yaşadıklarını anlattı.

Paylaş

Serpil BERK
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Dağkapı Meydanından geçerken soğuk havada bir büfenin önünde yakılan ateş içimizi ısıtıyor, çay içip ateşin başında biraz ısınmak iyi olur, diye düşünüyoruz. Çayı nereden alacağımızı sorduğumuz Yavuz Şahin’le sohbetimiz böyle başlıyor. Konuşma arasında gazeteci olduğumuzu öğrenen Şahin ellerini açıp, “Çok derdimiz var, kime nasıl anlatalım” diyor sitemli.

Sur, denildiğinde gözlerinin içi parlayan Şahin’in Sur mağduru ailelerden biri olduğunu öğreniyoruz. Biz konuşurken ayağı bandajlı, yavaş adımlarla yanımıza gelen Abdullah Polat da dahil oluyor bize ve sesi kesilen insanların içindekileri anlatıyor.

‘KAFESTEKİ KUŞ GİBİYİM’

Şahin anlatıyor: “Evimizin geniş bir avlusu vardı. Bütün aile birlikte yemek yerdik şimdi ne annemi ne de babamı görebiliyorum. Bugüne kadar hiç kira vermedim. Şimdi evim yıkıldığı için kirada oturmak zorunda kaldım. Hendek falan yoktu sokağımızda ama yine de evimiz yıkılmış, bu adalet mi? Hani bir kuşu kafese atarsın daralır ya bende aynı öyle olmuşum daralıyorum, yaşadığım yere dönmek istiyorum. Başka yerde yapamıyorum, hiçbir şeyden zevk almıyorum.”

‘KİRA ÖDEYEMİYORUM’

Evindeki eşyalara devlet tarafından 2 bin 170 lira fiyat belirlendiğini söyleyen Şahin, “Sadece buz dolabı, klima o kadar ediyor. Bunu kabul etmedim, itiraz da ettim. Bir sürü dilekçe de yazdım ama bir şey değişmedi. Kira ödemem gerektiği için mecburen sonra kabul ettim. Şimdiyse kabul etmeme rağmen parayı alamıyorum. Ankara’dan paranın yatmadığını söylüyorlar. 1 aydır almak için uğraşıyorum” diyor.

Kirada yaşadıkları evin sağlıklı olmadığını ve yakacak sıkıntısı yaşadıklarını anlatan Şahin, “Şu an bir çocuğum zatürre olmuş. Çoluk çocuk perişan olduk. 2 çocuğum var ve iş olmadığı için boştayım. Aldığımız kira yardımı düzenli değil. Düğünlerde müzisyenlik yaparak geçimimi sağlıyordum ama şimdi düğün de yok. 2 aylık kira paramı ödemem gerekiyor ama yok ödeyemiyorum” diyor.

‘DEMOKRASİ BİR HAKTIR’

Sohbetimize dahil olan Abdullah Polat, “Ses çıkarınca sesimizi kesiyorlar” diyor. Polat şunları kaydediyor: “En ufak ses çıkarsak copla, biber gazıyla, tazyikli suyla bizi dağıtıyorlar. Sonra da, kimse toplanmıyor, diyorlar. Hele bir bırakın, millet toplanıyor mu, toplanmıyor mu? Bırakın insanları tepkisini dile getirsin niye izin vermiyorsunuz?”

Kız kardeşinin ve ailesinin Sur’da yaşanan çatışma sürecinde 3 gün boyunca mahsur kaldıklarını gözleri dolarak analatan Polat, “Tahir Elçi’nin öldürülmesinden bir gün önce çok şiddetli bir çatışma yaşandı. Kız kardeşim ve ailesi ölümden döndü. Evleri tarandı başka eve geçtiler ve orda 3 gün aç susuz kaldılar. Köyden yardım için geliyorduk, bizi bırakmıyorlardı.  Bu yaşadıklarımızı, bu derdimizi biz kime anlatacağız? İçimiz de biriken bu öfkeyi bırakmıyorsun ki anlatalım. En ufak bir şeyde bizi hapse atıyorsun. Ben şimdi burada korkuyorum ki röportaj vereyim. Konuştuğun gibi seni baskılıyorlar. Demokrasi bir haktır ama biz bunu kullanamıyoruz” diye kaydediyor..

‘GERÇEKLER ANLATILSA HERŞEY DEĞİŞİR’

Medyada tek sesliliğin hakim kılınmak istendiğini ve yaşananların gerçek anlamda yansıtmadığını söyleyen Polat, “Bizim sesimiz olan bütün kanalları susturdular. Medya gerçekten doğruları anlatsa kimse destek vermez ki AKP’ye. Batıda yaşasaydım televizyonda ne anlatılıyorsa bende ona inanacaktım. Ama şahit olduğum, yaşadığım şeyler var, o yüzden ‘Böyle değil’ diyorum. Belediye başkanları ve milletvekilleri halkın sesi olduğu için tutuklandı. İçimizde bir volkan yanıyor, bir yerde patlayacak ama ne zaman patlayacak bilmiyorum” diyor.

‘BAŞKANLIK SIRTIMDAKİ YÜKÜ MÜ ALACAK?’

“Ben de konuşmak istiyorum” diyen Bitlis Mutkili Celal Türkmen 2013’te seçimleri kazanan Mutki Belediye Eş Başkanı Özcan Birlik ile yaptığı sohbeti anlatıyor. Birlik’in kendisine halka hizmet için geldiğini ve dediğini de yaptığını aktaran Türkmen, “Ne oldu yerine kayyım atadılar. Belediye başkanının yeri cezaevi mi, belediye mi? Milletvekilinin yeri Meclis mi, cezaevi mi? Halk seçti onları” diyor.

“Başkanlık bana ne yapacak” diye soruyor Celal Türkmen ve ekliyor: “Ben hamalım. Bana ne yararı olacak ki? Yine aynı yük sırtımda değil mi? Başkanlık sırtımdaki yükü mü alacak? FETÖ, diyorlar. Bugüne kadar onların için de değil miydi? Çözüm sürecini kaldırdıkları gün her şey değişti. Çünkü barış işlerine gelmiyor. Her yerde bombalar patlıyor, sürekli savaş, diyorlar. Bir an önce bunun bitmesi gerekiyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Bölgedeki barajlardan su tahliyesi yapılacak

SONRAKİ HABER

Hürriyet, manşetinin yalan olduğunu kabul etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...