24 Aralık 2016 15:17

Roboskî’de 5 yıldır ne bayram var ne düğün

Roboski katliamının üzerinden geçen 5 yıl boyunca köyde hiç düğün yapılmadı.

Paylaş

Dicle MÜFTÜOĞLU
Devran Toptaş

Savaş uçaklarından atılan bombalarla 34 bedenin parçalandığı Roboskî köyünde, aradan geçen 5 yıl boyunca hiç düğün yapılmadı. O günden bu yana gelinlik giymeyen, ellerine kına yakmayan gelinler, kara kıyafetlerle baba evlerinden ayrıldı.

Takvim yaprakları 28 Aralık 2011’i gösterdiğinde, gökyüzünü aydınlatan bombalarla günü-gecesi karanlığa bürünen Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyü, bombalarla parçalanan bedenlerden sonra bitmeyen bir yasa büründü. O günden sonra tutulan yas ile giyilen kara kıyafetler bir daha çıkartılmadı. 34 yurttaşın anneleri bir daha renkli tek bir kıyafet giymezken tüm köy karalara büründü.

Kürt geleneklerinin çok canlı bir biçimde sürdürüldüğü Botan bölgesinde gerçekleştirilen düğünler hep dillere destan oldu. Genç yaşlı, kadın erkek herkesin rengarenk yöresel kıyafetleriyle katıldığı düğünlerde söylenen türküler, klamlar eşliğinde hep birlikte halaya durulurdu. Düğünlerin şölene dönüştüğü yerlerden biri de Roboskî köyüydü, ta ki o kara güne kadar. Bayramların kutlanmadığı köyde, o günden bugüne tek bir düğün dahi yapılmadı. 34 canın acısını içinde taşıyan gelinler, mutluluğun temsili olan beyaz gelinlikler yerine kara elbiseleriyle baba evlerinden ayrıldı.

'ÜÇ GÜN ÜÇ GECE SÜREN DÜĞÜNLER VARDI'

Katliamdan önce mutlu olduklarını dile getiren, katliamda yaşamını yitiren Cemal Encu’nun annesi Xezal Encu, “3 gün boyunca düğün yapılırdı. Bir gün kına gecesi yapılırdı, sonraki gün gelin getirilirdi ve 3 gün boyunca da gece yarılarına kadar sürerdi düğünlerimiz” diyor. Çok da uzak olmayan bu geçmişi anlatırken, bir yandan da gözlerine dolan yaşları silen Encu, o günden bu yana bu köyde ne bir bayram kutlandığını ne de düğün yapıldığını ifade etti.

‘KARA ELBİSELERİMLE ÇIKTIM BABA EVİNDEN’

Kardeşi Aslan Encu’yu kaybeden Nazife Encu da katliamın ardından evlenenlerden. O da diğer gelinler gibi ne düğün yapmış, ne de eline kına yakılmış. “İnsanlar evlendiğinde beyaz elbiselerle renkli elbiseler giyinir, öyle uğurlanır. Ben evlenirken babamın evinden gelinliklerle değil, kara elbiselerle çıktım” diyen Nazife Encu, katliamdan sonra bu köyde sadece yakınlarını kaybedenlerin değil, hiç kimsenin düğün, eğlence yapmadığını belirtti.

Her günlerinin bir yas havasında olduğunu söyleyen Encu, gün geçtikçe katlanan acılarını “Ben de isterdim normal düğünle gelinlikle babamın evinden çıkayım. Biz kına gecesi düzenlemedik, düğün yapmadık. Eskiden gelin arabası konvoylar oluşturulurdu. Düğünlerimizde berbûk olurdu. Biz ne kına gecesi gördük, ne düğün gördük, ne de gelinlik gördük. Böyle kara elbiseler giyerek babamın evinde çıktım” sözleriyle kelimelere döktü. 

'YÜREĞİMİZ KARALAR İÇİNDE…’

34 gencin faillerinin bulunmayışı nedeniyle, hiç mutlu olamadıklarını da ekleyen Encu, özledikleri o eski günlerden şöyle bahsediyor: “Bizim adetlerimiz eskiden çok güzeldi. Eskiden bir düğün yaptığımızda biz giderdik gelin evinde ellerini kınalardık. Keyifti, eğlenceydi. Sadece benim değil diğer insanların da düğünü olmadı. Elime kına yakmadım, gelinlik giymedim. Her genç kız eline kına yakılmasını, gelinlik giymeyi ister ama biz giyemedik. Biz kara elbiselerle geldik. Biz yastaydık üzüntülüydük içimizden gelinlik giymek gelmedi. Eskiden biz düğünler yapardık, üç gün boyunca oynardık kırmızı, sarı, yeşil kıyafetler giyerdik. Şimdi elbiselerimiz siyah kaldı. Yüreğimiz de öyle karalar içinde.”

FAİLLER BULUNUNCAYA KADAR…

Encu, son sözlerini de yine katliamın failleri bulununcaya kadar kendileri için ne bir düğün ne de bayram olacağını söyleyerek noktaladı. (Şırnak/DİHABER)

{{288541}

ÖNCEKİ HABER

Ayvalık'ta Eğitim Sen’li öğretmenlere kaymakamlık tehdidi

SONRAKİ HABER

Bütçe, daha mürekkebi kurumadan işlevini yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa