22 Aralık 2016 17:31

Petrol-İş üyesi işçiler OHAL’i konuştu

Gebze'de Petrol-İş üyesi işçiler, OHAL'in biran önce kaldırılmasını istedi.

Paylaş

Damla ULUDAĞ / Özgür GÖZ
Gebze

Gebze’de Petrol-İş’in örgütlü olduğu fabrikaların temsilcileri gündemdeki gelişmeleri değerlendirdikleri bir toplantı düzenledi. İşçilerin grev ve mücadelelerinin OHAL gerekçesiyle engellendiği belirtilen toplantıda, patronlar tarafından fırsat olarak kullanılan OHAL’in bir an önce kaldırılması gerektiği dile getirildi. Toplantıda, barış, demokrasi ve özgürlükler için birlikte mücadele çağrısı yapıldı. 

Toplantıya Petrol-İş Gebze Şube Başkanı ve Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü Süleyman Akyüz ile Levent Tüzel’in yanı sıra yaklaşık 15 fabrikadan 40’ın üzerinde temsilci katıldı. İlk sözü alan Süleyman Akyüz, fabrikaların kendi yaşadığı sorunların yanı sıra tüm işçi sınıfının benzer dönemlerden geçtiğini belirtti. Vergi dilimiyle gerçekleşecek adaletsizlikle ilgili topladıkları imzaları hatırlatan Akyüz, bu imzaların mücadelenin sadece bir yanı olduğunu, daha önemlisinin ise eylemlilik ve kararlı duruş olduğunu söyledi. Kıdem tazminatı, kiralık işçilik ve zorunlu bireysel emeklilik sigortası ile birlikte daha önce kazanılmış her hakkın gasbedilmeye çalışıldığını dile getiren Akyüz “Ne yazık ki hükümet, almaya geldiğinde oldukça cömert. Ama hak vermek söz konusu olduğunda cimrilik ile birlikte oyunları bir türlü bitmiyor” dedi.   

İŞ CİNAYETLERİ VE İŞSİZLİK OHAL’DE ARTTI

Şu anda birçok fabrikada toplusözleşmelerin görüşüldüğünü ve Olağanüstü Hal’in bu görüşmelerde patronlar tarafından fırsat olarak kullanıldığını söyleyen Akyüz, şöyle devam etti: “Eğer bu işin başında halkımız bu süreçlerden etkilenmeyecek denildiyse şimdi neden işçi ve emekçilerin önü OHAL denilerek sürekli kesiliyor. OHAL ile grevlerin ne alakası var? Bu durum devam ettiği sürece istediğimiz sözleşmelere imza atabilmek için daha çok uğraşacağız” dedi. İş cinayetleri ve işsizliğin OHAL döneminde arttığını, OHAL’in ülkeyi daha iyi bir döneme taşımayacağının ortada olduğunu anlatan Akyüz, “O nedenle OHAL bir an önce kaldırılmalı” dedi. Akyüz şöyle devam etti: “Esas olarak hangi görüşten olursa olsun, hangi ilden olursa olsun işçilerin fabrikalarında birleşmesi gerekir. Burada bizlere düşen görev de hem bu birlikteliği hızlandırmak hem de sınıfın karşısında olan, örgütlenmesine hak almasına engel olan tüm etkenleri ortadan kaldırmak. Sınıfın birliği Gebze açısından baktığımız zaman toplam bir birliktelik yaratır ve bu birlikteliğin karşısında da hiç kimse duramaz.” 1989 yılından bu yana Gebze Sendikalar Birliği içerisinde farklı konfederasyonlara bağlı sendikaların birlik olmaya çalıştığını ve bunun korunması gerektiğini dile getiren Akyüz, “OHAL ile birlikte Gebze ve Kocaeli’de baskılar artıyor. Sendikalar olarak buralarda birlikte söz söyleyebilecek gücümüz var. Gebze Sendikalar Birliği de bunun en önemli gücüdür” diye konuştu.

SOMUT TALEPLER İÇİN MÜCADELE EDİLMELİ

Düzenlenen toplantıya katılan EMEK Partisi MYK Üyesi Levent Tüzel, asgari ücret tartışmalarına değindi. Tüzel, “Türk-İş 1600 TL, DİSK 2 bin TL asgari ücret talep ederken hükümet ve işverenler 1300 TL’nin bile bu dönemde yük olduğunu belirtiyor. Hal böyleyken şimdiden sendikalar kararlı bir mücadele hattı çizebilmeli. Hükümetin her yıl olduğu gibi bu yılki yaklaşımı da işçi ve emekçilerin yaşamından bir hayli uzak. ‘İstemenin sonu yok’ diyenler ülkedeki alım gücünün durumunu bilmiyor mu? Milyonlarca işçi ve emekçiyi ilgilendiren ve ülkenin en büyük toplusözleşmesi olan bu süreçte sendikaların öncülük etmesi ve taleplerde kararlı olunması gerekiyor” dedi. Sendikaların daha önce de kıdem tazminatı için “kırmızı çizgimiz” açıklaması yaptığını hatırlatan Tüzel, “Ama bu konuda somut bir yol çizilmedi. Bu dönemde bir an önce somut taleplerle birlikte mücadele sürecine girilmeli ve işçilerin talepleri ile birleşebilen sendikacılık anlayışı yerleşebilmeli” dedi. 

DEVLET DEĞİL BİZ BORÇLANIYORUZ

İktidardan yapılan “Biz bu halka hizmet ediyoruz. Yabancı güçler de bundan rahatsız oluyor” yönlü açıklamaların gerçeği yansıtmadığını ifade eden Tüzel, şöyle devam etti: “Kafa tutulan yabancı sermayelerle neredeyse tüm işyerlerinde sözleşmeler imzalanıyor. Fabrikaları birer birer özelleştirdikten sonra yabancı sermayeye kafa tuttuğunu söylemek ne derece samimi? Bu halka propaganda edilen Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, köprü ve havalimanı projelerinin astarı yüzünden pahalıdır. Devlet borçlanmıyor. Bizler borçlanıyoruz. Memlekette hal belliyken bu kadar büyük borçların faturası da yine işçi ve emekçiye çıkartılacaktır” diye konuştu.

KARA DÜZEN AKP İÇİN FIRSAT 

Darbe, komplo ve şiddet sarmalı ile birlikte AKP’nin daha fazla ilerleyemeyeceğini söyleyen Tüzel “Darbecileri temizlemek için çıkılan yolda kendine muhalif herkesi tasfiye ediyorlar. Cemaat ile hiçbir yakınlığı bulunmayanlar bile ‘FETÖ’cü ilan edilirken, hükümetin tüm yetkilileri kandırıldık deyip bu işin içinden kendilerini sıyırmaya çalışıyorlar. Peki 3 yıldır Cemaatle hesaplaştığını iddia eden hükümet darbe girişimini önleyemez miydi? Kaçınılmaz mıydı? Darbe döneminin geçmesine rağmen hep bir tehlike havası sezdiriliyor ki OHAL’le birlikte anayasa değişikliği de istedikleri gibi tartışılsın. Demokrasi var diyebilmek için önce milletvekillerinin nasıl cezaevlerinde tutulduğunu anlatabilmeleri lazım. Ama işçi ve emekçiye gelince durum değişiyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hazırlıklar hâlâ bitirilemediği için yasa 2017’ye bırakıldı. Soma gibi Şirvan gibi toplu katliamlar ve TEKEL direnişi gibi günlerde işçi ve emekçilerin hakları ve yaşadıkları gündem olabiliyor” dedi. 

SURİYE POLİTİKASINA ELEŞTİRİ

Peş peşe gelen patlamalar ve en son gerçekleşen suikast ile birlikte işçi ve emekçilerin kendi gündemlerinin unutturulduğunu söyleyen Tüzel, hükümetin Suriye politikasını eleştirdi: “Eminim hepimizin aklında sorular var. Türkiye niye bu tartışmalara dahil oldu? Bizim başka topraklarda ne işimiz var? Hükümet bu maceraları ile bir kazanım elde edebildi mi? Sözde kılıç sallayarak halkın gözünü boyamaya çalışıyorlar. Büyük devlet olmanın, güçlü olmanın yolu ilk önce güvenilir bir ülke olmayı ve güçlü bir ekonomiye sahip olmayı gerektirir. Ama şehadet ve kahramanlık övgüleri ile intikam algısı büyütülmek isteniyor. Bir de şehitlerin ailelerine sorun bakalım bu kadar sevindikleri bir şey mi şehit olmak?”

SORUNLAR BİRİKİYOR

Tüzel, “Niye son dönemlerde patlamalar yeniden uç verdi? Ülke neden güvensiz? Kutuplaşma ve tarafçılık işçiler için asıl nedenleri görmenin önüne geçiyor. Zamlar, sözleşmeler ile birlikte 2017 yılında fedakarlığı yine işçi sınıfına yükleyecekler ama hiçbir işveren kârına kâr kattığı zaman işçi ve emekçileri düşünmüyor” diye konuştu.

Hükümetin planının neoliberal İslam devleti olduğunu belirten Tüzel “Bu plan için de her şeyi altüst etmeye devam ediyorlar” dedi. Medyanın tek ses haline getirildiğini, yanlışa yanlış diyenlerin susturulmaya çalışıldığını belirten Tüzel, “Ya bendensin ya teröristsin algısı bu ülkeyi herhangi bir yere götürmez” dedi. Darbelerin ilk önce işçi ve emekçileri vurduğunu, ancak gerçekleşmeyen darbelerin fırsata çevrilmesinin de  yine işçi ve emekçileri vurduğunu anlatan Tüzel, ülkenin karanlığa doğru gitmesini engelleyecek gücün işçi sınıfı olduğunu söyledi.

ÖNCEKİ HABER

Pera’dan Tarkovski’ye 30. yıl seçkisi

SONRAKİ HABER

Antep'te, taşımalı ve özel okullara kar tatili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...