22 Aralık 2016 00:37

Patlayan bombalar kaygıyla birlikte tepkiyi de arttırıyor

Esenyurt’ta çeşitli fabrikalardan işçilerle art arda gelen bombalı saldırıları, çatışmaları ve bunların fabrikalardaki yansımalarını konuştuk.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

Art arda gelen bombalı saldırılar, çatışmalar fabrikalarda da kutuplaşmayı derinleştirirken, bir yandan da memleketin durumuna ve geleceğe ilişkin kaygıları artırıyor. 

Bir zamanlar MHP’ye yakın durup ancak ayrıştırıcı dili nedeniyle oy vermeyen işçi de, AKP’ye oy verirken “gönlü MHP”de olan işçi de, CHP’li olan da, EMEP’li işçi de, işyerlerinde bölünmenin arttığına dikkat çekiyor. Bu bölünmenin işçi haklarının daha da geriletilmesini kolaylaştırdığı uyarısında bulunan işçiler, bu gerilimli savaş ortamının bir an önce sona ermesini istiyor.

Geçim derdi, çalışma koşulları, işten atmalar, talepler, toplusözleşmeler... Tüm bu sorunları konuşmak üzere Esenyurt’ta bir araya geldiğimiz çeşitli fabrikalardan işçilerle sohbete başladığımız sırada, dışarıda 20-25 kişilik bir grup Kayseri’deki saldırıyı protesto etmeye başladı. Büyük çoğunluğu liseli gençlerden oluşan grup, uzun süre sloganlar attıktan sonra mahalle aralarında dolaşarak bulundukları noktaya döndüklerinde sayıları 50 civarındaydı. İşçilerden biri daha önce burada yapılan böyle eylemlerin daha kalabalık olduğunu belirterek söze giriyor. İnsanların korktuğunu, dışarı çıkmaya cesaret edemediğini belirten Panoto işçisi, “Ben de kaygılanıyorum, çoluk çocuğumuz dışarı çıkıyor” dedi. Fabrikada herkesin mutsuz olduğunu söyleyen Arçelik işçisi, tepkinin AKP’ye yönelmeye başladığını düşünüyor: “Herkes dışarı çıkmaktan korkuyor, herkes çok tedirgin. Koyu AKP’li bir arkadaşım ‘Bir başka parti olsa oyumu ona veririm’ noktasına gelmiş durumda.” Gülsan Cam işçisi de aynı fikirde: “Patlamalar nedeniyle bizim fabrikada herkes AKP’ye tepkili. Birçok kişinin AKP’ye oy verdiği fabrikada zannedersin ki kimse AKP’ye oy vermemiş...”

MİLLİYETÇİLİK YÜKSELİYOR KAMPLAŞMA ARTIYOR

Kamplaşmanın arttığını belirten Panoto işçisi, yaşadığı bir olayı aktarıyor: “Geçenlerde biri geldi, ev arıyormuş. Komşum adama dönerek ‘Ben Kürtlere ve Suriyelilere ev vermiyorum’ dedi. Çok üzüldüm! ‘Hadi bu yaşananlardan dolayı Kürtlere vermiyorsun, peki Suriyelilere neden vermiyorsun?’ diye sorduğumda ‘Onların içine de sızmış olabilirler’ diye cevap verdi. Boş daireler var, vermiyorlar kiraya.”

Milliyetçi duyguların çok yükseldiğini ifade eden Arçelik işçisi de “AKP’li işçilerle MHP’li işçiler aynı çizgiye geldi” diyor. “Şimdi biz emekten söz ediyoruz dışarıdakilerin gündemi başka. Gündem bir değilse fikir olarak bölünmüş demektir ve birleşmen de çok kolay değil” diyen Panoto işçisi sözünü ettiği bölünmüşlüğün işçilerin yaşamı üzerindeki sonuçlarını şöyle açıklıyor: “Din üzerinden, siyaset üzerinden, tarikat üzerinden, milliyetçilik üzerinden bölüyorlar bizi. Bir sınıfta iki öğretmen var; biri matematik anlatıyor biri de Türkçe. Sınıf hangisini dinleyecek? Biz oturup emekten söz edince gündemimizin aynı olması gerekir. Patlamalar memleketin birinci gündemiyken iş yasaları ve diğer sorunlar ikinci planda kalıyor. Yakında zam yapılacak asgari ücret tartışmaları gölgede kalıyor.”

‘SİYASET KURUMLARINA SALDIRI DOĞRU DEĞİL’ 

Kayseri’deki patlamadan sonra bir grubun siyasi partilere ve sendikalara yönelik saldırısına da tepki gösteriyor Panoto işçisi: “Siyaset kurmak üzere kurulmuş kurumlara saldırılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü bu kurumlar bir çözüm noktasıdır. Çözüm noktasını, diyalog aracını ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Adam oraya bir büro kurmuşsa bir diyalog kapısı açmış demektir. Varsa bir derdin gel konuş demek için açmış. Benim de beğenmediğim siyasetçiler var. Satır alıp onlara saldırmam mı gerekiyor?” 

GEÇMİŞ HATALAR TEKRARLANMASIN 

Hakkari de askerlik yaptığını belirten Panoto işçisi, Kürt sorununda “Çok hatalar yapıldığını” düşünüyor: “O dönem köylere gidiyorduk. Kürtçe kasetleri bile topluyorduk. Ben kızıyordum. Elimizde yazılı böyle bir emir yok, neden topluyoruz. Köy boşaltmalar oldu. Bombalamalar oldu. Yani çok büyük yanlışlar yapıldı. Ve uzun yıllar da sürdü. Şimdi aynı yanlışlara dönmememiz gerekir. Benim de dilimi konuşmamı engellersen ben de terörist olurum tabi...” Çözümün masada olduğunu ifade eden işçi, “Biz evde çocuğumuz yemeğini beğenmediği zaman bile hemen oturup konuşuyoruz, ‘Neden beğenmedin? Ne istiyorsun?’ diye soruyoruz. Geçmişteki hatalar tekrarlanmasın artık” diyor.

İŞÇİLER ARAYIŞ İÇERİSİNDE

Görüştüğümüz Panoto işçisinin siyasete olan ilgisi Ecevit ile başlamış. Baykal’ın gelmesi ile birlikte CHP’nin marjinalleştiğini düşünerek uzak durmaya karar veren işçi, bu arada MHP’ye yakın durmaya başlamış. Ancak daha sonra MHP ile de arasına mesafe koymasının nedenini şöyle anlattı: “MHP’ye aidiyet duygusu daha yüksek diye ilgi duydum ama ona hiç oy vermedim. Çünkü MHP’nin de milliyetçiliği kullanarak insanları ayrıştırdığını gördüm. Savaş diliyle konuşması nedeniyle oy vermedim. Bunları düşününce bizi felakete götüreceğini düşündüm. Şimdi ise kafam karışık. Kime güveneceğimi bilemiyorum.” 

Gülsan Cam işçisi ise ilk dönemler yaptıkları çalışmalar ve yardımlar nedeniyle AKP üyesi olmuş. Ancak sonraki dönemlerde oy vermediğini söylüyor. Çünkü onun da “gönlünde yatan” MHP. Nedenini ise “Kardeşim MHP’li. MHP’nin geçmişte çok pek çok kişiye yardım ettiğini söylüyor” diye açıklıyor. Öte yandan Demirtaş’ın açıklamalarını da beğendiğini belirtiyor. 

ÖNCEKİ HABER

ABD: Rusya ile aramızdaki diyalog kopmadı

SONRAKİ HABER

Japonya'dan Doğu Çin Denizi hamlesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa