21 Aralık 2016 02:14

Yeni yıl geliyor ama hayaller asgari

Tuzla'da bir kozmetik fabrikasında çalışan kadın işçilerle asgari ücret tartışmalarını ve yeni yıldan beklentilerini konuştuk.

Paylaş

Yasemin AKPINAR
İstanbul

Soğuk bir havada vardiya öncesi Tuzla’da bir kozmetik fabrikasında çalışan 3 genç işçi kadın ile elektrikli sobanın etrafında bir araya geliyoruz. Bir taraftan da geçim sıkıntısından, ısınma derdinden konuşuyoruz. Konu asgari ücrete ve yaklaşan yeni yıla geliyor.

“Hepiniz vardiyalı olarak ve asgari ücretle çalışıyorsunuz. Daha iyi bir ücret alabilmek için fazla mesaiye kalıyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde asgari ücret komisyonu toplandı. Asgari ücret tartışmaları başladı. Sizce asgari ücret ne kadar olmalı?” diye soruyoruz. Şükriye şöyle yanıt veriyor: “Bizlere 1600 TL bile yetmez. Çünkü her şeye zam geliyor. Elektriğe, doğal gaza sürekli zam geliyor. Yediğimize içtiğimize de gelmeye başladı bile. Sigaraya gelen zamlar yüzünden insanlar tütün kullanmaya başladı. 1600 ile hem borçlarımızı ödeyip hem de birikim yapamayız. Asgari ücretin en az 2 bin TL olması gerekir.”

HASTALIK OLURSA EKSİYE DÜŞÜYORUZ

Zekiye de kendileri için kişisel bir harcama yapamadıklarını, ailece bir sinemaya ya da en basiti dışarıya bir çay içmeye bile gidemediklerini anlatıyor. “1300 liranın neyimize yetmediğini anlatayım” diyor ve devam ediyor: “Biz 3 kişi çalışıyoruz. Hepimiz asgari ücret alıyoruz. Annemin ve benim maaşım konut kredisine gidiyor. Kalan 1300 TL ile mutfak masrafları ve faturaları ödemeye çalışıyoruz. En basitinden telefonlarımıza kontör yüklememiz gerekiyor, yüklemediğimiz zaman telefonunu kapatıyorlar. Nerede ucuzluk varsa oradan almaya çalışıyorsun. 5 liraya kazak, badi almaya çalışıyorsun. Bazen hastalık gibi ekstra bir durum olduğunda eksiye bile düşüyoruz.” 

YILBAŞI AĞACINA BAK FARKI GÖR

Söz yeni yıla ve yılbaşı süsleriyle donatılmış mağazalara geliyor. “Reklamlarda sürekli yılbaşı hediyeleri ve indirimleri gösterilmeye başlandı. Siz yılbaşı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? İşçiler arasında neler konuşuluyor?” diye soruyoruz. Şükriye devam ediyor. Taşeron işçi olarak işe başlamış. İşyerinde iki tane yılbaşı ağacı olduğunu söylüyor. “Kadroluların yılbaşı ağacı kocamanken bizim ağacımız küçük. Göz boyamak için koydukları belli. Beyaz yakalıların ağacı kocaman ve süslü. Ağaçlardan bile belli aramızdaki fark” diyor. Kadrolularla aralarındaki tek fark bu da değil. Yılbaşı tatili için pazar günü çalıştıklarını ve yüzde 100 zamlı ücret alırken, kadroluların yüzde 200 zamlı aldığını anlatıyor.

Zekiye ise şunları anlatıyor: “Bize yılbaşı eğlencesi düzenleyeceklerini söylediler. Kadrolu işçileri yemeğe götürdüler. Bizim için de çalışmadığımız gün 17.00 ile 19.00 arasında fabrikada yemekhane de kuru pasta ve meyve suyu ile eğlence düzenleyeceklerini söylediler. İşçiler gitmeyi kabul etmedi. O gün zaten çalışma yok, kuru pasta yemek için kimse fabrikaya gitmek istemedi.” “Fabrikada yılbaşından önce herhangi bir ikramiye veya cep harçlığı veriliyor mu?” diye sorduğumuz kadın işçiler, böyle bir uygulamanın olmadığını anlatıyor. Kadın işçiler diğer yandan işçilerin yılbaşı kutlamadığını, bu nedenle tepkili de olduklarını anlatıyor. Ama Şükriye hemen şunu ekliyor: “Yılbaşı kutlamasına karşılar ama yılbaşı ikramiyesi verileceğini söyleseler kabul ederler.”

‘BELKİ DE YILBAŞINDA İŞSİZ KALACAĞIM’

Yılbaşı ile ilgili düşüncelerini sorduğumuzda geçen yıl daha umutlu olduklarını ama bombaların patlaması, çatışmalar, yapılan zamlarla umutlarının azaldığını söylüyorlar.

Zuhal; yılbaşında bir planı olmadığını,ailesiyle bir arada olacağını söylüyor. “Eş,dost akrabanın bir araya geldiği güzel bir akşam geçirmek demek yılbaşı” diyor. Hiçbir zaman milli piyango bileti almamış, çıkacağına da inanmamış.

“Piyango size çıksa ne yaparsınız?” diye soruyoruz. Hayallerin artık o kadar cömert olmadığını, insanların çoğunun borçları olduğunu söylüyorlar. Zuhal, “Artık insanlar iyi niyetli düşünemiyor. Eskiden insanların ikramiye hayallerinde kimsesizlere ya da ihtiyacı olanlara yardım yapmak vardı. Şimdi ise böyle düşünen çok az insan kaldı” diyor. 

“Biz çocukken babam yılbaşında hepimize bilet alırdı. O zaman bilet o kadar pahalı değildi. Büyük bir heyecanla beklerdik piyangonun çekilişini. Yılbaşı sabahı büyük bir heyecanla erkenden kalkarak gazeteyi alırdım. Listeyi tek tek kontrol ederdim. Biletlerimize hep de amorti çıkardı” diyen Zekiye şöyle devam ediyor: “Beni zaten patronlar süründürüyor. İkramiye bana çıksa ben de zenginler gibi yaşamak isterdim. Bencilce gelebilir ama onlar gibi rahat yaşamak bizim de hakkımız değil mi?” 

Geçen yıl daha umutlu olduğunu ve bu nedenle piyango bileti aldığını anlatan Şükriye “Ama bu yıl umutlu değilim. Çünkü yılbaşı ile birlikte işçi çıkarmaya başlayacaklar. Belki de yılbaşında işsiz kalacağım” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Rusya: ABD'nin yaptırımları genişletmesi düşmanca

SONRAKİ HABER

Suikastın anatomisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa